Mert, terlik sanki bana değmiş gibi umursamadı. O sırada Alp abi mutfağa girip ablama sarılırken "Güzelim umursama şu şerefsizi." dedi.

Salak, it, şerefsiz. Doktorumla niye böyle konuşuyorlardı?

Dayanamayıp "Noluyor ya?" diye sordum.

Ablam "Senin bu şerefsiz doktorun Alp'in çocukluk arkadaşı. Ben üniversitedeyken de birkaç kere Alp'in evine gelmişti. Orada tanışmıştık. Benimle tanıştığından beri Alp'e yürüyor." dedi.

Mert "Kızım anlaşmıştık sen bana yemek yapacaktın, ben sevgilinden uzak duracaktım. Sen bozdun anlaşmayı, ben bir şey yapmadım." dedi.

Gerçekten çok şaşırmıştım. Tamam Alp abiyle arkadaş olduklarını biliyordum ama bu kadar yakın olduklarını bilmiyordum. Misafirimizin o olduğunu bile bilmiyordum!

Ablam "Çok konuşma, çıkın mutfağımdan hadi." deyip Alp abi ile Mert'i gönderdi. Sonra bana dönüp "Farem sen de şu yumurtayı çırp, söz sonra seni de azad edeceğim." dedi.

Kafamı sallayıp biraz önce bıraktığım yumurtalara ilerledim. Elimde hala çırpacak duruyordu, hızlı bir şekilde karıştırıp içeriye gittim. Alp abi ve Mert pes atıyorlardı.

Alp abi, sadece benimle pes atardı! Doktorum olmasa ona kinlenebilirdim ama kinlenemiyordum!

Ayaklarımı yere vura vura odama gidip kendimi yatağa attım. Telefonumu çıkarıp Netflix'e girdim. Lucifer 4.sezon 10.bölümünü açıp 45.dakikasına getirdim. Lucifer'ın "Enough(yeter)" diye bağırması aşırı hoşuma gidiyordu.

Aradan geçen bir saatin sonunda ablamın "Barın, sofraya!" diye bağırmasıyla tekrar içeriye gittim. Masa hazırlanmış, yuvalama servis edilmiş, herkes oturmuştu. Masada yok yoktu. Gözlerimden kalpler fışkırtarak her zamanki yerime Mert'in yanına oturdum.

Sanki günlerdir açmışım gibi yuvalamaya saldırdığım da hepsi gülmüştü. Ama sorun bakalım ne kadar umrumdalardı, söyleyeyim hiç.

Mert gülüp "Bir kere Gaziantep'te yuvalama yüzünden dayak yiyordum." dedi. Alp abi anlamaz bakışlarla "Neden?" diye sordu. Biz ablamla nedenini anlamıştık çünkü Antepli olmak...

Mert "Ilk gittiğim zamanlar klinikteki arkadaşlarla yemeğe meşhur bir Antep restaurantına gittik. Yuvalamayı da duymuştum birkaç kez, menüde göremeyince garsonu çağırıp 'Yuvalama yok mu?' diye sordum. Garson 'Var efendim, menüde yazıyor.' dediğinde 'Sanırım benim menümde bir hata var. Burada böyle bir çorba yok .' dediğimde arka masadaki bir teyze ayaklanıp çantasını kafama geçirdi." dediğinde biz ablamla kahkaha atmaya başladık.

Mert "Teyze 'Sen yuvalama nasıl çorba dersin! Biz onu yapmak için kaç saat uğraşıyoruz, senin haberin var mı?' diye bağırdı. Ne olduğunu bile anlamamıştım, arka masadan kalkan birkaç kişi teyzeyi geri oturtduğunda mekanda bulunan tüm teyzelerden kınama sesleri duydum. Meğer yuvalama çorba değilmiş. Antepte yuvalamaya çorba diyeni dövüyorlarmış." dediğinde ablamla krize girmiştik. Çünkü gerçekten dövüyorlardı.

Böyle saçma sapan şeylerin anlatıldığı bir akşam geçirmiştik. Alp abi, her zamanki gibi rakı çıkarmıştı. Çok içmemiştim çünkü sabah dersim vardı.

Mert sanki ona hiçbir şey anlatmamışım gibi davranmıştı. Bu beni o kadar rahatlatmıştı ki, anlatamam.

Ablama temizlikte yardım etmiş, birlikte bitirmiştik. Onlar diğer koridordaki odalarına gittiklerinde, bende kendi odama girip kısa bir duş aldım. Duştan çıkıp giyinip kendimi direkt yatağa attım.

Ablam sabah saçlarımı kurutmadığım için ağzıma sıçacaktı ama umursamayıp kendimi karanlığa teslim ettim.

28.04.2021

Ben geldimmm. Nasılsınız bebeklerim?

Bu bölüm böyle olaysız geçirdik, önümüzdeki bölüm yine seans olacak sanırım. Geçiş bölümü gibi bir şey oldu.

Yuvalama bu arkadaşlar ve gerçekten çorba dediğiniz de büyük tepki gösteriyoruz

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Yuvalama bu arkadaşlar ve gerçekten çorba dediğiniz de büyük tepki gösteriyoruz. Çünkü yapması o kadar emekli bir şey ki...

Sizce nasıl gidiyoruz? Yazıyorum ama güzel mi değil mi bilmiyorum.

Yine çok konuştum. Hepinizi öpüyorum baay🌈

Casper💜

DİLHUN (GAY)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora