Ben küçük, minyon bir omega değildim fakat o o kadar büyüktü ki kucağında resmen kayboluyordum.

"Pekâlâ, şimdilik kalkman gerek. Burayı terk etmeliyiz o yüzden seni kucağımdan indiriyorum, beni anlıyor musun?" Hassas olduğumun farkındaydı, gerçekten şu an vücudumun ve duygularımın son derece kırılgan ve ürkek olduğunu hissediyordum. Harekete geçmek için onayımı bekledi. Kafamı sakladığım boynundan çıkarıp usulca salladığımda kolları ince belimi sardı ve beni kucağından kaldırdı. Kesilen temasımızın getirdiği yoksunluk hissi kalbimin panik ve korkuyla çarpmasına yol açarken dengemi sağlayamayarak önümdeki sıraya tutunduğumda hızla ayağa kalkarak beni kendine yasladı. Bacaklarım pelte olmuştu sanki, vücudumdaki hiçbir organa hükmedemiyordum.

"Sakinleş, buradayım, seni tutuyorum, bırakmadım, yanındayım." Ağzımı açıp bir şeyler söylemek, durumumuzu sorgulamak, en önemlisi kendime gelmek istiyordum. Temasımızı kesmesi, beni bu hâlde yalnız bırakıp gitmesi ihtimalleri kalbimin acıyla çarpmasına, nefesimin korkuyla kesilmesine neden oluyordu.

"Sorun yok, Taehyung. Gözlerime bak, iyisin tamam mı? Buradayım, hiçbir yere gitmiyorum. Buradan çıkmamız gerek ama feromonlarını kontrolsüzce etrafa saçıyorsun. Onlara sahip çıkmalısın, derin nefesler al. Hadi, sakinleşmeyi dene."

Aldığı derin nefeslerin ritmine uyarken içime çektiğim havanın onun kokusuyla dolu oluşu sakinleşmeme yarayan en büyük etkendi. Sonunda gözlerim kendi rengine döndüğünde ve omegam geri çekildiğinde sadece yarım saatte yaşadığım her şeyin yoğunluğuyla gözlerimi kapattım. Şu an yalnızca yorganımın altına saklanarak uyumak istiyordum. Jeongguk'un kokusunun da bana eşlik edeceği bir yol olsa güzel olurdu.

Benden yavaşça uzaklaştığında mızmızlanarak ona ulaşmak istedim ama bilincim kendime hâkim olabileceğim kadar yerindeydi. Yan yana kapıya doğru yürümeye başladık.

"Aslına bakarsan yanına evlilik mevzusunu konuşmak için gelmiştim. " Aramızdaki sessizliği yaran sözleriyle konuya odaklanmaya çalıştım.

"Birbirimize zıt insanlar olduğumuzun, kişiliklerimizin bir ilişki yürütemeyecek kadar uyumsuz olduğunun farkındasındır umarım. Bu konu açılana ve müstakbel eşim konumuna sen aday gösterilene kadar varlığından birhaberdim. Biraz asosyal birisin sanırım ya da sadece derslerine odaklanıp kendini hayattan soyutlamışsındır çünkü babanın onur konuğu olduğu davetlerde bile bulunmuyordun sanırım."

Kurduğu her cümle yüzüme bir tokat gibi çarparken istediğim yuvaya kavuşma adına beslediğim ufacık umutlar paramparça oluyordu. Ben tam olarak anlattığı gibi biriydim. Sıkıcı, öz güvensiz, eğitimine odaklanmış, hayattaki tek eğlencesi okuldaki minik çocuklarla oyunlar oynamak olan silik omeganın tekiydim. Dış görünüşüm dışında çekici olan tek bir yanım yoktu ve onu da kullanmayı beceremiyordum.

"Senin de benim farkımda olduğunu sanmıyorum, birkaç gündür gözlemlediğim üzere çevreyi çok umursamıyorsun. Her neyse, kendi karakterini gözden geçir ve tüm özelliklerinin tamamen zıttı birini hayal et. İşte o benim. Demem o ki evlenmek zorundayız evet, bizden bir çocuk da beklenecek. Hatta uygun niteliklerde bir yavruya ulaşabilmek için birden fazlasına da sahip olmamız gerekebilir."

Son cümlesini bariz bir alayla dile getirmiş olsa da canım yanmıştı. Yaşadığım her şeyi dünyaya getireceğim çocukların da yaşayacak olması, bu toksik zihniyetin nesilden nesile aktarılması korkunçtu.

"Yarım saat öncesine kadar adını dahi yeni öğrendiğim bir omegayla sevişmek zorunda oluşum beni geriyordu ve bu konu hakkında tedirgindim fakat görünen o ki bedenlerimiz arasında güçlü bir çekim var, bunun nasıl olduğu ve ne anlama geldiği hakkında bir fikrim yok ama en azından sorumluluklarımızı yerine getirirken zevk alacağız." Cümlelerini tamamlarken serseri bir sırıtış yakışıklı suratını süslüyordu.

Fikirlerini oldukça açık bir dille anlatırken benim ne kadar zor bir duruma düştüğümün farkında değildi. Babam dışında bir alfayla ilk defa bu kadar uzun süre iletişim kurmuştum, az önce yaşanan olaylar yüzünden hassastım, evliliğimiz hakkında söyledikleri ve benimle ilgili varsayımlarıyla kırılmıştım. Tüm bunlar üst üste gelmişken tabulara sahip olduğum müstehcen konular hakkında kirli bir dille konuşması yanından koşarak uzaklaşma isteğimi körüklüyordu. Her daim mantıklı tarafıma muhalefet olan omegam ise Jeongguk'a ve baskın kehribar kokusuna henüz doyamamış olmalı ki ona yapışmam için bana baskı yaparak kendi içimde çelişmemi sağlıyordu.

"Anlıyorum, zaten baskılarla yapılmış bir evlilikten sağlıklı bir ilişki ortaya çıkmasını bekleyemezdik. Az önce yaşanan olaylar hakkında söyleyecek bir şeyim yok. Anlık bir çekimle yaşandı sanırım her şey, amfi gibi uygunsuz ortamlarda tekrarı olmaz umarım. Evet, başka bir şey yoksa gitmeliyim." Ne söylemem gerektiğini bilemediğimden rast gele birkaç cümle kurdum. Cidden eve gidip dinlenmeye ihtiyacım vardı.

"Elbette, anlayışın için ayrıca teşekkür ederim. Yakında bir aile yemeği olacak, orada buluşacağız. Düğün hakkındaki detayları konuşuruz. Görüşmek üzere."

Ona yapmacık bir gülümsemeyle veda ettim. Eve doğru yürürken kendime Jeongguk'a kapılmamam gerektiğini hatırlatıyordum fakat kantinde saniyelik göz göze gelişimiz ve bana göz kırpışı bile beni deli gibi etkilerken aramızda bulunan bu saçma kimyayı nasıl görmezden geleceğimi bilmiyordum. En müstehcen anlarımı paylaştığım ve gelecekte de paylaşacağım tek alfaydı. Kurdum ona istemsizce bağlanıyordu. Umutsuzca iç çektim, beni sevmeyecek alfalardan şefkat beklemek benim makus talihimdi.

•••


merhabalarr
bir seyler kafanizda tam oturmamistir belki, neden bunlar ust uste bindi ilk konusmada falan diyor olabilirsiniz ama diger bolum netlesecegine inaniyorumm
begendiniz mi BEN COK UTANDIM NASI YAZDIM BUNU ASLA BILMIYORUM 🥵🥵

to begin again | taekookWhere stories live. Discover now