"Çiçeğim o benim.İsmi Nergis aslında ama ben ona çiçek diyorum.Hem o hafız sen biliyor musun?Biz hep onun yanına gidiyoruz.Kocaman bir kursta kalıyor." Diyerek kendince beni tanıttı Ali.Ben de Ali'nin yanına çökerek elinden tutup avucunu öptüm.
"Alim şimdi sen bize biraz müsaade etsen olur mu?Söz ben senin yanına geleceğim yine tamam mı?" Diyerek gitmesi için içimden duaları sıraladım.Şu an nasıl bir şeyin içerisindeydim hiç emin değildim.Tek bildiğim böyle bir tevafukla yollarımız kesişmişken bu fırsatı değerlendirmem gerektiği.Ve ben de bunu yapacaktım.
Ali önce ona sonra da bana bakarak başını salladı ve koşarak yanımızdan uzaklaştı.Bir süre Ali'nin arkasından gidişini izledim.Önümü dönersem ne diyeceğimi bilemediğim için oyalıyordum kendimi.Neyin içindeydim ben böyle?Güçlükle başımı çevirerek yerimden doğruldum.O sırada bakışlarını üzerimde hissettim.
"Seninle sanırım konuşmamız gerekenler var.Şu an pek uygun bir ortamda değiliz sanırım.Eğer sen de istersen bir yerde oturup konuşsak olur mu?Çünkü ben konuşmadan nasıl bir şeyin içinde olduğumu,ne olacağını kestiremiyorum." Diyerek eli boynuna gitti.Muhammed abim aklıma geldi.O da ne zaman utansa,sıkılsa hep böyle yapardı.Başımla onayladım.
"Yalnız olmamız uygun olmaz.Eğer iznin olursa arkadaşım da yanımızda gelse olur mu?İslami açıdan böylesi daha uygun olur." Diyerek örtümü düzelttim.Gözleri örtümü düzelttiğim ellerimdeydi.Başını olur anlamında sallayarak biraz kenara doğru adımladı.
"O zaman ben burada bekliyorum.Daha fazla konuşmadan sabredemeyeceğim çünkü." Diyerek başını kaldırdı.Gözleri gökyüzündeyken o kadar güzel bir görüntüsü vardı ki...İnsan hayran olmaktan kendini alamıyordu.
"Birazdan geliyorum." Diyerek yanından ayrıldım.
Ne yapıyordum?Neden yapıyordum?Ne yapmalıydım? Hiçbir şeyin cevabını bilmiyordum.Sadece kaderimin dönüm noktasında olduğumu hissediyordum.İzin verecektim hayatımın değişmesine.Her şey belki çok daha güzel olacaktı,belki de çok daha kötü...Yaşamadan bilemezdik.Ve ben de yaşamayı seçmiştim.Notu cebime sıkıştırarak Betül'e doğru adımladım.Yanına vardığımda önlüğünü çıkardığını fark ettim.Kimsecikler kalmamıştı.Ben nasıl fark etmemiştim?Boş vererek Betül'ün yanında durdum.
"Kuzu bak bir şey diyeceğim ama sakin ol.Soru sorma lütfen çünkü hiçbir şeyin cevabı yok bende maalesef.Benimle bir yere gelir misin?" Diyerek beklentiyle gözlerinin içine baktım.Anlamadığını belirten bir yüz ifadesiyle yüzüme baktı.Bir yandan da iyi olup olmadığımı kontrol ediyor gibiydi.
"Tamam,tabii gelirim kuzum.Daha sonra anlatacağını tahmin ediyorum." Diyerek gözlerime baktı.Anlatmazsan yandın bakışıydı bu.Başımı salladım.
"Tamam şimdi acilen çıkmamız lazım.İşler bitti değil mi?" Dedim.Acele ediyordum.Bir an önce her şey çözülsün istiyordum.
"Şu paraları Ayşe hocaya teslim edeyim geliyorum." Diyerek kolumu sıvazladı.Yanımdan ayrıldığında sakin olmak için kendi kendimi teskin etmeye çalıştım.Bir yandan da örtüme feraceme bakıyordum.Bir yerinde bir leke falan olmasın diye.

Heyecanlı mıydım?Fazlasıyla...
Tedirginlik? Hat safhada...

Allahım yardım et diye dua ede ede yerimde döndüm durdum.Aşırı derecede bir telaş hakimdi bedenimde.
"Heh geldim kuzum serbestiz,gidebiliriz." Diyen Betül'ün sesiyle hemen koluna girerek dış kapıya doğru adımladım.
"Kuzum bak şimdi sakin ol.Aşırı tepki verme.Ben birisiyle oturup konuşacağım ve yalnız olmamamız için de yanımızda sen olacaksın." Dememle Ne! Nidasını basması bir oldu.
Etraftan bir kaç yüz bize dönerken sessiz olması için şehadet parmağımı dudaklarıma götürdüm.
"Kızım sessiz olsana ya Allahtan aşırı tepki verme dedim.Detaylarını eve gidince öğreneceksin söz.Şimdi bir şey sorma lütfen." Diyerek kolundan tutarak tabiri caizse sürükledim.Sonunda onun yanına varmıştık.Bize bakarak duruşunu düzeltti.Hiçbir şey söylemeden yürümeye başladı.O önde biz arkada.Betül'le bakışarak yürümeye başladık.Bir arabaya doğru yöneldiğini görünce biz de arkasından gittik.Arabası çok güzeldi.Siyahtı.Siyah olan her şeye zaafım vardı.O yüzden bu araba da çok güzel gelmişti gözüme.Tam yanına vardığımızda durdu.Bana döndü.
"Çay bahçesi mi sahil mi?" Dedi.Bakışları yerdeydi.Biraz düşündükten sonra karar verdim.
"Muhammed Karadağ Parkı var biliyor musun?" Dedim ve olumlu anlamda başını salladı.
"Oraya gidelim eğer sana da uygunsa." Dedim.Olumlu anlamda başını salladı ve oturmamız için arka kapıyı açtı.Biz oturduktan sonra o da şoför koltuğuna geçerek arabayı çalıştırdı.Gayet sessiz bir şekilde yolculuk yapıyorduk.Betül'ün meraklı bakışlarını saymazsak her şey gayet sakindi.O sırada elleri radyoya gitti ve arabanın içini ney sesi doldurdu.Biraz sakinleşmek için gözlerimi kapatarak kendimi ney sesine vermeye çalıştım.Gözlerimi kapatınca gördüğüm rüyalar gözlerimin önüne geldi.Nasıl unutabilirdim ki?Şu an hemen önümde oturan adam süslüyordu rüyalarımı.Nasıl unuturdum?
Ney sesinin sona ermesiyle gözlerimi araladım.Yaklaştığımızı fark edince oturuşumu düzelttim.Çantamı omzuma taktığımda sesini işittim.
"Geldik." Başımla onaylayarak arabadan indim.Betül'ün de inmesiyle kapıyı kapattım.Betül koluma girerek daha fazla dayanamamış olacak ki sorularını sormaya başladı.
"Kuzum kim bu adam?Neden buraya geldik?Ne oluyor yahu?" Elimle susması için işaret ettim.En yakınım o olmasına rağmen ona bile açamamıştım daha içinde bulunduğum durumu.Hoş ben bile anlamamıştım ki ona nasıl anlatayım.
"Kuzum söz veriyorum eve gidince hepsini tek tek anlatacağım ama az sabret ne olur.Eve gidene kadar bir şey sorma lütfen." Diyerek koluma koyduğu elini hafifçe sıktım.Pek içinden gelmese de olumlu anlamda başını salladı.Ormanı parka çevirmişlerdi.Her tarafta kuş sesleri vardı.Sakinleşmek için Derince bir nefes alıp verdim.O sırada o durdu ve başını arkaya çevirdi.
"Oturalım mı?" Dedi ilerideki piknik masalarını göstererek.
"Olur." Dedim ve yanına adımladım.Geçip bir masaya oturdu.Ben de karşısına oturdum.Betül gelip kulağıma fısıldadı.
"Kuzum siz konuşun ben arka masadayım.Belki rahat edemezsiniz." Diyerek omzumu hafifçe sıktı ve arka masaya geçti.İkimiz de bir süre sessiz kaldık.Arada gözlerimiz birbirine değiyor hemen kaçırıp masanın üzerindeki ellerimize veyahut etraftaki ağaçlara çeviriyorduk bakışımızı.Uzun bir sessizlikten sonra boğazını temizledi ve dik bir şekilde oturdu.Sanki bir şey açıklamaya hazırlanıyor gibiydi.
"Öncelikle nasıl bir şey içerisinde olduğumuzu İnan bana bilmiyorum.Senin açından durumlar nasıl onu da bilmiyorum ama ben yaklaşık 7 aydır her pazartesi bir rüya görüyorum.Rüyamda hep bir çift göz var bana bakan ve bir ses var işittiğim.Sen de gördün mü bilmiyorum ama ben her gördüğümde senin gözlerini gördüm ve senin sesini duydum." Dedi ve o an başımı kaldırmamla gözlerimiz birbirine usulca değdi.Bir süre ne o konuştu ne de ben.Sanki gözlerimiz anlatıyordu her şeyi.Daha sonra güçlükle gözlerimizi ayırarak konuşmaya devam etti.
"İlk başlarda pek anlam veremedim ama sonra baktım ki hep aynı gün ve aynı tür rüya olunca ben de ne olacağını merak etmeye başladım.Kimsin? Nerdesin? Neden rüyalarımdasın? Hiçbirinin cevabını bilmiyordum.Ama sürekli seni arıyordum.Kendi içimde seni düşünüyordum.Kendi kendime şöyledir böyledir diyerek kalıplandırmaya çalışıyordum ama nafile.Seni hangi kalıba koysam yetmiyordu.Hep bir şeyler eksik kalıyordu.Ama bugün öyle olmadı.Bugün o kermese gelirken içimde bir heyecan vardı.Sanki bir şey olacakmış gibi hissediyordum.Ve rabbim karşıma seni çıkardı.Bu nasıl bir tevafuk İnan bana bilmiyorum.Belki de bu adam ne anlatıyor diyebilirsin ama durum bu.Ta ki gözlerini görene kadar sen olduğunu bilmiyordum.Bundan sonra ne olacak dersen onu da bilmiyorum.Kısacası ben pek bir şey bilmiyorum." Diyerek gülümsedi.O gülünce ben de güldüm.Bakışlarımız gülüşlerimizde asılı kaldı.Duruşumu düzelterek ben de söze başlayacaktım ki aklıma gelenle çantamdaki not kağıdını ve kurumuş gülü çıkardım.Masanın üzerine koymamla şaşkın bakışları önce notu sonra gülü ve en son da beni buldu.Yavaşça eli ceketinin cebine gittiğinde o da bir not kağıdı çıkardı ve masaya koydu.Aynıydı.Şaşkınlıkla gözlerine baktım.Yüzü huzurluydu.Omuzlarını silkti ve tek bir söz çıktı ağzından:
"Nasip." Gülümsedi.
"Nasip." Gülümsedim.

İçimde kalan son cesaretle söze başladım:
"Öncelikle aynı şeyleri yaşadığımızı belirtmek istiyorum.Bizim yolumuzu bir rüya kesiştirdi.Ve bu rüyanın sonucu olarak şu an buradayım.Belki de bu rüyalar olmasa şu an karşında oturuyor olamayacaktım.Kim bilir belki de bir gün bu rüyalara ve bu rüyaları gösterene teşekkür etmemiz gerekir." Diyerek gülümsedim.Normalde 2 saat boş boş konuşabilecek kapasitesi olan ben bu adamın karşısında 2 kelimeyi bir araya zor getiriyordum.
Gözlerimin en derinine baktı ve sesli bir şekilde güldü.Başını eğerek sağa sola salladı.Sonra birden yüzüme doğru bakarak alt dudağını ısırdı.
"Ben şimdiden şükrediyorum." Dedi.Ne demişti o? Kalbim dört nala koşmaya başlamıştı.Ama bu böyle dan diye söylenir miydi be adam.Yürek var bende de yürek.Bir süre balık gibi ağzım açık kaldım.Daha sonra kendime gelerek başımı eğdim ve gülümsedim.Utanmıştım.
Bir süre daha etrafı seyrettik.Sanki anlaşmak için kelimelere ihtiyacımız yok gibiydi.Oturmaktan sıkılıp yerimde hareket ettim.

"Yürüyelim mi?" Diyerek bakışlarımı çevirdim.Olur anlamında başını sallayarak ayaklandı.Arka masadaki Betül'e baktığımda kulaklığını takmış olduğunu gördüm.Bizi fark edince tek kulağındaki kulaklığı çıkararak konuştu.
"Siz konuşun beni dönerken buradan alırsınız." Söylediği söze karşı kıkırdadım.Furkan'a baktığımda onun da yüzünde tebessüm olduğunu gördüm.
"Burada bir yürüyüş yolu var.Çok güzel.Daha önce gördün mü?" Diyerek farklı bir konu açmaya çalıştım.Gözleri etrafta geziniyordu.Ağır ağır yürüyordu.Elleri cebindeydi.
"Evet.Her sene mutlaka gelirim.Çok sevdiğim bir abimin adına yapıldı burası.Gelmezsem vefasızlık olurdu." Duyduğum sözler üzerine adımlarım yere çakıldı.Çok sevdiğim bir abim mi dedi o? İyi de burası benim abimin adına yapılmıştı.
"Yoksa?" Dedim.Ne dercesine yüzüme baktı.
"Sen Muhammed Karadağ'ı tanıyor musun?" Dedim.Sanki çok farklı bir şey sormuşum da anlam verememiş gibi yüzüme baktı.
"Evet de neden sordun?" Dedi.
"Çünkü o benim abim de ondan sordum." Dedim.Bu defa adımları duran o oldu.
"Nasıl?" Dedi.
"Basbaya öz abim.Kardeşiyim ben onun.Asıl sen nereden tanıyorsun?" Dedim.Şok olmuş bir şekilde yüzüme baktı.
"Bir zamanlar doğuda okumam gerekmişti.O zaman bir dernek kurulmuştu.Arkadaşların vesilesiyle ben de katılmıştım.Muhammed abi ile de orada tanıştım.Derneğin kurulmasında çok büyük emeği var." Dedi.Ne derneği?Benim niye haberim yok?
"Ne derneği?Benim haberim yok dernekten." Dedim.Hafifçe güldü ve beni şok edecek o sözü söyledi.
"O öyleydi.Yaptığı hayır asla bilinsin istemezdi.Ondan söylememiş olabilir.Maaşının çoğunluğunu derneğe yardım olarak verirdi.Tam şehitliğe yakışan biriydi.Rabbim de nasib etti." Dedi.Sonra ne söylediğinin farkına varmış olacak ki elleri yine mahcup olduğunu belli edercesine boynuna gitti.
"Şey yani ben öyle demek istememiştim.Özür dilerim." Dedi.Derince iç çektim.
"Önemli değil.7 sene oldu insan bir şekilde kabulleniyor illaki.Çok özlüyorum ama sonra kabul olunduğu makamın güzelliğini düşününce seviniyorum da öyle bir yerde olduğu için." Diyerek yüzümdeki tebessümle gözlerine baktım.Bakışlarında şefkat vardı.Acıma değil,şefkat.Sen ne güzelsin be adam...
Oturduğumuz masadan baya uzaklaştığımızı fark edince tam dönelim mi demek için ağzımı açmıştım ki Furkan benden önce davrandı.
"Dönelim.Arkadaşın merak etmesin." Anlamıştı.Sevindim.Huzurluydum.Çocukluğumdaki o tatlı heyecanım geri gelmişti.
"O yazdığım notta numaram var.Eğer yanlış anlamazsan seni tanımak isterim." Bir anda durdu ve bana doğru döndü.Bir süre sustu ve öyle bir söz söyledi ki başka bir söze ne hâcet...
"Eğer sen de istersen iki cihanda yol arkadaşın olmak isterim.Bu rüyaları gerçeğe taşımak isterim.Hem en güzel hayalim hem de en güzel gerçeğim ol isterim bal gözlü kız." Dedi ve cebinden en son gördüğümüz rüyadaki notu çıkardı.Almam için uzattı.Titreyen elime hakim olmaya çalışarak uzattım.Tam avucumun içine bıraktı.
"Yolumuz güzelse ve Allah içinse neden yürümeyelim?Ayağımıza dikenler de batsa sonunda Gül varsa neden beklemeyelim?" Dedim ve gözlerinden 2 damla yaş süzüldü sakallarına.
"O zaman aramanı bekliyorum Nergis." Dedi.Ne de güzel demişti.Ne de güzel çıkmıştı ismim dudaklarından.
"Yarenlik kolay değildir ama.." dedim.
"Yâr güzelse neden olmasın." Dedi.
Baktı.
Baktım.
Anlattı.
Anladım.
Sözlere gerek yoktu.
Biz gözlerimize bakarak ruhumuzu görmüştük...

Eveeet bomba gibi bir bölümün daha sonuna geldik.

Sizce bölüm nasıldı?

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum 🤗

Sîret-i GülWhere stories live. Discover now