4.Güneşin Gölgesi

167 14 59
                                    

4.Güneşin Gölgesi:

Güneşin Gölgesi:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

.

Herkes girdiği tünelde ışığı ararken benim aklım ardımdaki karanlıkta kaldı. Bir gece yarısı herkes evinin yolunu ararken ben bir insanın kalbinin çatısı altında uyuya kaldım. Ben anlayamamışım... Kurduğun düşler birinin elinin avucunda parçalanıyorsa insan o kişiye sevgisini bırakamazdı. Ve eğer ben  bu günün de geçmeyeceğini bilseydim, yarın için bugün birinin gölgesi altına sığınmazdım.

.

Bazen hayat eline, ayağına dolanırdı; kendi düğümünün içerisinden kurtulmaz, kendi seçimlerinin sonucundan yalpalardın. Düşmemek için ne tutacak biri olurdu seni, ne de tutunabileceğin bir anı. Filizlendirip büyüttüğün ağacın kamburusu çıkmıştır, bükülmüştür; sen tutunmaya kalkışsan devrilecek gibi olur, sırf bu yüzden elini kaldırıp kendini kurtaracak yer arayamazsın. 

Bazen ise biz hayatı dolandırırdık ellerimize. Etrafımızda dönen milyarlarca insanın her ayak darbesiyle bile hayatımızı değiştirebileceğine, tek bir bakışın bile yıkansa makinalarda temizlenmeyecek gözyaşları vardır üzerinde. Çitelesen çıkmayacak, çöpe atmaya kalkışsan canın yanacak... Temizlemek kolay sanılırdı, çıkar sanılırdı her leke kolayca üzerinden. Ama çıkmayacağını bilmemize rağmen duvarların her seferinde kulağımıza fısıldamasıyla yarın için dünün anılarını yaşattık kendi ellerimizle. 

Şimdi temizle! Temizle elinle kirlettiğin anılarını. Temizle gözyaşlarını. Temizle düştüğünde kanayan dizlerini. Temizle şimdi, kanayan dizine günlerce bakmana rağmen geçmeyen dikiş izlerini. 

Söyle şimdi? Geçmiş mi? Geçirebilmiş misin?

İçimde oluşan daralma hissiyle yerimden kalkıp camı açtım. Derin bir nefes aldım, ciğerlerimin ihtiyacı vardı buna. Kalbimin ihtiyacı daha farklıydı onun yanında. 

Gece çökmüştü, güneş batmıştı... Ama içimdeki beni rahat bırakmayan, nereye kaçsam beni ebelemek için peşimden koşan o his beni boğazlıyor, dört duvar arası sıcak yuvayı bile bana çok görüyordu. İçerisi sıcaktı, kalbim ise buzul denizinin üzerinden geçen ince ipin üzerinden geçmeye çalışırken hayat cambazlığı yapıyordu sanki dengede kalmaya çalışarak. Akılıma geldiğindeyse her seferinde Asar, o ipin üzerinden düşecek kadar dengemi kaybediyordum. 

Doruk ile konuştuktan sonra Rüzgar'ı da alıp apar topar ve eve gelmiştim. Rüzgar iyileşmekte olan Mircan ablanın yanına gitmişti, bende kendimi odama kapatıp dakikalarca durmuştum öylece. Doruk'un soylediklerini düşünmüştüm. Gösterdiği kanıtları düşünmüştüm.

AURORA'NIN DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin