1

19.9K 1.1K 1.9K
                                    

"Nasıl ya?"

"Ne oldu?"

"Yine geçememişim"

"Bu hocanın seninle bir derdi mi var?"

"Ne derdi olacak? Hyunjin geçemiyor işte" Changbin'in alayı ile yumruğumu koluna indirmiştim.

"Acıdı lan!"

"Kes sesini! Ben bu sefer çalışmıştım ama" deyip başımı kafeteryanın masasına gömerek ağlamaya başlamıştım.

"Bu seferki notun kaç ki?" Chan sırtımı sıvazlayıp sakinleştirmeye çalışarak konuşmuştu.

"11"

"Çükünün boyunu sormadı, not diyor"

"Minho seni bi sikerim görürsün çükümün boyunu!" deyip ağlamama kaldığım yerden devam etmiştim.

"Abi yalnız çükünle girsen daha yüksek alırsın, mal"

"Kadınla konuşsan belki seni geçirir?" Chan'ın müthiş tavsiyesi biraz düşünmeme neden olmuştu.

"4 defa kaldığı dersin öğretmeniyle mi konuşacak? Yüzsüz"

"Changbin sen çok kaşınıyorsun ama"

"Ya ben ciddiyim. Konuş, rica et. Geçirir belki ha?"

"Chan ben bu kadının dersine kaç defa girdim hatırlamıyorum, kadın beni niye dinlesin?"

"Of ben de tavsiye veriyorum işte, ne bok yiyorsan ye!"

"Ya!" kafamı bu sefer masaya vurmaya başlamıştım. "Bu sefer de geçemezsem tüm senem çöp olacak"

"Biz kalksak mı? Bunun yanında kendimi çok salak hissediyorum. Herkes buraya bakıyor" Minho kalkmaya yeltenmişti ki Chan kafasına bir tane geçirip tekrar oturtmuştu.

"Çocuk üzgün şu an senin yaptığına bak Minho!"

"Ya ben mi dedim derse girme sonra da dersten kal diye? Düzgün çalışsaydı o da!"

O kadar berbat hissediyordum ki. Tamam, diğer üç sefer pek çalışmamıştım ama bu seferkine çalışmama rağmen yine düşük not almıştım. Ailem bu sefer de kaldığımı öğrense artık yaşatmazlardı beni.

"Ben hala gidip konuşman taraftarıyım"

"Of kadını tam tanımıyorum bile"

"Bok herif, başka seçeneğin mi var?"

"Ya yapamam, lisedeki gibi not mu dileneyim?" dediğimde Minho kafama bir tane geçirmişti. Hep bana vurun zaten.

"Yarrama bak hele! Üniversiteli oldun diye öğrenci değil misin ha? Bak anneni tanıyorum, bu sefer de dersten geçemezsen seni sanayiye verir"

"Of ya of, tamam gidip konuşacağım. Kesin rezil olacağım." deyip oflayarak oturduğum sandalyeden kalkmıştım.

"Odası nerede bu kadının?"

"Gerizekalı, dur ben götüreyim seni" Changbin benim gibi sandalyesinden kalkmış ve kolumu tutarak yürütmüştü.

"Şans dileyin piçler!" diye arkamızda kalan Minho ve Chan ikilisine bağırıp yürümeye devam etmiştim.

Changbin beni kukla gibi fakültede bir oraya bir buraya sürüklerken sonunda gelmiş olacağız ki durup kolumu bıraktı.

"Şimdi muhtemelen odasındadır, gir ve düzgünce konuş, ne derse kafa salla, hak ver. Sonra seni geçirmesini iste. Kulu köpeği ol, başka seçeneğin yok!"

childminder | hyuninWhere stories live. Discover now