2| Kokladım Sabahı En Saf Yerinden

En başından başla
                                    

Sesini çıkaramazken annesi onun içindekileri duymuş gibi kaşının hemen üstünden öpüp oğlunun elinden tuttu. Kocasına döndüğünde Zhan'a bakan şefkatli gözleri gitmiş, kuzguni gözleri karşısındaki gözleri paramparça edecekmiş gibi sertleşmiş; güzel kadının kaşları çatılmıştı.

"Zhan bizim çocuğumuz. Oğlumu kovamazsın, hiçbir yere gitmiyor." Annesi hâlâ sıkı sıkı elini tutarken Zhan'ın sol gözünden bir damla firar etti. Böyle bir kadını nasıl ardında bırakıp gitmişti? Ne kadar genç ne kadar aptaldı. Nankör bir evlat oluşu yüzüne bir tokat gibi çarpmıştı yine.

"Nasıl bu kadar çabuk affedebilirsin? Bu çocuk üç yıldır bir kez bile annesini babasını sormayı aklına getirmezken-"

"Ne yaparsa yapsın oğlumuz. Ben oğlumu hiçbir yere göndermiyorum." Annesinin gözleri o an kendisine döndüğünde Zhan göz pınarlarındaki ıslaklığa rağmen elini sıkı sıkı tutan bu kadına kocaman gülümsedi. 

Fakat babasının pes etmeye niyeti yoktu. Hâlâ sinirli gözlerini Zhan'ın üstünden çekmemişti.

"Defolup gittikten sonra pişkin pişkin geri dönüp aile dostlarımıza bizim oğlumuz nişanını bozduktan sonra utanmadan sizin karşınıza çıkabilir, bir suçu yok mu diyeceğiz?"

Yanli babasına yaklaşıp yumuşakça kolunu kavradı. Babası hiçbir zaman bu kadar sinirli olmamıştı. Biliyordu. Annesi kadar o da Zhan'ı özlemişti. Yoksa kim 3 yıl boyunca bıkmadan usanmadan oğlunun izini sürüp iyi olup olmadığını öğrenmek isterdi ki? 

Annesi kadar göstermese de babası Zhan'ın eve kendi isteğiyle döndüğünü duyduğunda bir hışımla kalkmış derhâl Zhan'ı görmek istediğini söylemişti. 

Genç kız babasına güven verircesine gülümseyip kalktığı koltuğa yeniden oturmasına yardımcı oldu. Böyle tartışarak bir sonuca varamazlardı. 

"Baba, Wang amcanın A- Zhan'a ne kadar değer verdiğini sen de iyi biliyorsun. Gerekirse konuşuruz. Sebebini açıklar kardeşim, özür dileriz."

Yanli konuşurken tekrardan o aile ile görüşmek zorunda kalacak olması hatta neden Yibo'dan kaçıp gittiğini söyleyecek olması Zhan'ın kalbinin patlarcasına atmasına sebep oldu. Yeniden Yibo'yu görecek olmak ellerini titretmişti. İstemiyordu. 

Gitmek istemiyordu. Ardında bırakıp gittiği kişiyi görmek istemiyordu. Kırdığı kalple yüzleşmeyi hiç istemiyordu.

Gözleri titrerken annesi onun bu endişesini fark etmişti. Oğlunun omzunu okşarken kilo vermiş olan yüzüne minik bir öpücük kondurdu. Oğlu çok zayıflamıştı. 

"Bir süre özür işini erteleyelim. Zhan ne zaman isterse-"

"Ne zaman isterse mi? Buraya geri dönmesi büyük bir küstahlık iken beyimiz ne zaman isterse mi özür dileyecek?" Babasının sesi yeniden yükselirken Zhan'ın vücudu bir yaprak gibi titremiş, midesi bulanmaya başlamıştı. Bir şeyler yapmalıydı. Bu kâbustan kurtulmanın bir yolu olmalıydı. O an en kısa çözümü düşünerek babasının gözlerinin içine baktı.

"S-sadece Wang amca gelsin. Ondan özür dileyeceğim. L-lütfen baba."

Gözlerindeki yaşların yerine yenileri eklenir ve gözlerinin etrafı kıpkırmızı olurken babası inanamayarak yıkılmış olan oğlunun yüzüne baktı. Anlayamıyordu. Oğlunun neden böyle davrandığını bir türlü anlayamıyordu.

"Neden böyle yapıyorsun Zhan? Yibo senin nişanlındı. Neden kaçıyorsun söyle? Yoksa... yoksa başka biri mi-"

"SEVMİYORDU. BENİ SEVMİYORDU...Sevmedi baba." Zhan kendisine engel olamayarak sonunda içinde biriken o zehirli cümleyi kalbinden atıp yok edercesine haykırırken ağzından büyük bir hıçkırık kaçtı. Sonuna doğru sesi kısılmıştı. Acıdan dolayı şişmiş gözlerini oynatamadığı için yorgun gözleri babasının gözlerine takılı kaldı. Babasının ona olan bakışları değişirken Yanli'nin gözleri şaşkınlıktan dolayı kocaman olmuştu.

Bu Yüzden, | Yizhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin