''Sizden biri mi? Şaman olmadığını sanıyordum.'' Hana güldüğünde elini çekerek geri çekildi. Göz göze geldiğimizde omuz silkti, ''Ne var? Öyle söyledi.''

''Henüz kimse farkında değilken ayrılsanız iyi olur.''

Yaşlı adam masadan aldığı şişelerle birlikte tezgahın arkasına geçti. Varlığımızı umursamadığı açıktı. ''Bunu iyileştirmenizin bir yolu yok mu?'' dediğimde yalnızca omuz silkmekte yetinmişti. Başlarda ölme ihtimalim uzak gelse de durmaksızın hissettiğim acıyla bu fikre alışmaya başlamıştım. Ölmeye hazırdım ama bir hiç uğruna ölmeye niyetim yoktu.

''Bunu neden yapayım? İyileşip bizlere karşı savaşman için mi?''

''Klanınız bu savaşta tarafsızlığını koruyacak.'' Hana oturmak için bir sandalye çektikten sonra konuşmuştu. Az önceki neşesini kaybetmişse benziyordu. Yüzündeki alaycı ifade kaybolmuştu. ''Min Klanı yardımınızı unutmayacak.''

''İhtiyacım yok. Kirli ellerden bir şey dilemem.''

İnatçı bir adam olmalıydı. Söylediklerinin hiçbirine karşı çıkamazdım. Klanımız düşman kanıyla yıkanmış topraklar üzerinde hüküm sürüyordu. Ama değişmek için bir şansımız vardı. Yoongi vardı, Jimin vardı. Ve diğerleri. Yoongi klanımızın önceki liderlerine benzemiyordu. Hatalarımızdan ders alabilir ve yeni bir düzen kurabilirdi. Ve de Jimin. O da hiçbir lider eşine benzemiyordu. Her zaman şaşkın bir ifade ile dolaşsa da akıllıydı- henüz göstermemiş olsa bile. Sevgisi ile Yoongi'yi doğru tarafta tutmayı başarabilirdi. Taehyung için endişe etmiyor değildim ama o güçlüydü. Benden daha fazlasıydı. Güvende olduğu sürece ayrı olmamıza katlanabilirdim. Ayrılığımız ölümle gelmiş olsa dahi. En azından kendimi bu fikre ikna etmiştim. Olması gereken buysa, olmalıydı. Bu yüzden, değer verdiğim ve korumak istediğim insanların zarar görmesine izin veremezdim. Şanslarını ve geleceklerini onlardan almayacak ve kimsenin de almasına izin vermeyecektim.

''Min lideri şamanlardan nefret ediyordu. Bu hikayemizin başlangıcı.'' diye mırıldandım. ''Gücü artıyordu ve şamanlar tehlikede olduklarının farkındaydı.'' Öne doğru bir adım attım. Defterden, defterde yazanlardan bahsetmeye istekli olmasam da o adama ihtiyacım vardı. En azından klanım güvende olana dek. ''Bu yüzden güçlenen düşmanı durdurmak için eski zamanlardan kalma bir güce başvurdular.''

''Bu bilindik bir hikaye.''

''Hayır,'' dedi Hana. ''Kimse Min Klanı hakkında böyle bir hikayeyi dile getirmeye cesaret edemez.''

''Tabii onlardan birinin izni alınmamışsa.''

Adam elindekileri bırakarak bana döndü.

''Devam edin. Ne biliyorsunuz?''

''Bir grup şamanın düşmanı kontrol etmek için onu ve soyunu lanetlediğini biliyorum.'' dediğimde dudaklarının arasından kısık sesli bir inilti çıktı. ''Ama zaten siz bunu biliyorsunuz.'' Minhyuk'a ait olduğunu düşündüğüm eski bir defteri o gece bulmuştum. Bulunduğu yerden metrelerce uzağa bırakılmıştı. Sayfaları notlar ve çizimlerle doluydu. Artık kullanılmayan Doğu ve Güney dilleriyle yazışmıştı çoğu şey. Hepsi de Yoongi'de ortaya çıkan şeyle alakalıydı. Liderin kardeşi klandan uzakta geçirdiği zamanı boşa harcamamıştı.

''Şamanlar lideri kontrol etmek istediler; tasması olan bir köpeği kontrol eder gibi.''

Ak Gölge taburesine çökerken bir şey söylememişti.

''Ama ihanete uğradılar ve bu işe karışan herkes Min öfkesini tattı. Böyleyse lanet de diğer her şey gibi tarihe karıştı. Liderin klan topraklarından sürülen kardeşi ortaya çıkana dek.''

Revenge - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin