Ben: Ateşliyim ben, yakarım seni.

Tıpçı Anıl :Ateşinde yanmak isterdim ama şu an hastaneye gitmek lazım güzellik.

Ya bu güzellik senin yoluna siyah beyaz güller sersin.

(Bunlarda böyle işte ablaları. Nasıldı? )

Eylül'den

İşaret parmağımın ucuna doladığım saçımı serbest bırakarak önümde olan, bilgisayarda ki açık ödeve baktım.

"Bu ne ya? Sadece şunu çiziceksin deseydin ya hoca hanım. Ne bu atom parçalama formülleri. Şimdi elini vicdanına koy, hak ettiysem eyvallah."

Sağ alt köşe de  yazılı olan, ödevin son tarihine bakınca daha çok olduğunu gördüm. Muhtemelen yine son güne kalacaktı ve ben saçımı yola yola yapıcaktım.

Sinirle bilgisayarı kapatıp ayağı kalktım. Karnımdan gelen guruldama sesi ile yüzümü buruşturdum.

Aşağı inip mutfağa kısa bir bakış attım. Masanın üstünde olan bir tabak dolusu patates kızartması ile aklıma şu soru geldi, 'Allahım ben  bunu hak etmek için ne yaptım?'

İçeri girip dolaptan ketçap çıkardım. Çekmeceden de çatal. Masaya oturup patatesleri üzerine ketçap döktüm. Ben iştahla patatesleri miydeme götürür iken kapıda annem göründü.

"Ben de ne zaman gelir de cephaneyi fark eder diyordum." diyerek omuzunu kapıya yasladı.

"Anne içine kim kaçtı da aç olduğumu fark ettin."

"Aman, üzümünü ye bağını sorma kız." diyerek çıktı mutfaktan.

Tabağımı sil süpür yaptıktan sonra ellerimi yıkayıp odama çıktım. Telefonumu açıp Besteyi aradım.

"Buyrun benim."

Yatağa oturup uzandım, "Napıyorsun?"

"Keseleniyorum kanka. Noldu fotoğraf mı istiyiceksin benden?"

"Evet evet ondan. Dışarı çıkalım mı?"

"Ya git sevgilinle çık dışarı ."

"Seninle çıkmak istiyorum ki, seni aradım zeki arkadaşım."

"Ya bak. Şimdi Eylülcüm anlıyorum seni, mükemmel bir arkadaş olduğum için sürekli benimle görüşmek istiyorsun tamam da. Senden başka sevindirmem gereken kişiler var be kuzu. Kırılmanı da istemiyorum bak. "

"Zevzekliği ne zaman kesiceksin?"

"Pazar bugün canım. İzinliyim."

"Vallahi boş yaptın."

Yüzüne kapatıp sohbetine girdim.

Ben:Aslı ile dışarı çıkıcaz, gelmek istiyorsan 20 dakikaya kapının önünde ol.

Ona mesajı yollayıp telefonu yatağa fırlattım ve yataktan kalktım. Odamın açık kapısından çıkıp, Aslı'nın odasının önünde durdum. İki kere tıklattıktan sonra içeri girdim. Aslı yine her zamanki gibi asosyaliğini gösterip yatağına uzanmış kitap okuyordu. Yanına gidip ellerimi belimin kenarlarına koyup tıpkı bir anne rolüne büründüm.

Sessizce ayakta dikildim.

Gözlerini kaldırarak bana baktı,"Ne oldu abla? Ne dikiliyorsun kafamda?"

Bir elimi belimden çekip yüz üstü uzandığından dolayı tam vurulmaya layık olan kalçasına bir tane şaplak attım. Hemen acıyla çığlık atıp elini üzerine koyup ovuşturdu.

ÇİÇEK MAHALLESİ|✅Onde as histórias ganham vida. Descobre agora