-21-

17.2K 1.5K 125
                                    

Kolumdaki saate baktım bir süre. 12 ye geldiğini gördüğümde ayağa kalkarak takımımı uyandırmak için ilerlemeye başladım.

Kısa bir süre içinde yanlarına vardığımda mışıl mışıl uyuyan masum suratlarına aldanmadan , ellerimi uzatıp hepsini üç santim havaya kaldırarak birden yere bıraktım.

Canlarının acımayacağını biliyordum. Ama acısa bile bu benim sorunum değildi...

Hepsi şoka girmiş bir şekilde yattıkları yerden kalktığında sırıtarak elimle kalkın hareketi yapıp parmaklarımla üçe kadar saydım ve arkamı döndüm. Onlara kalsa birdaha akşama kadar uyurdular... Hakları da vardı. Çok yorucu günler geçiriyorduk.

Ama son pusatı da alarak geri gitmemiz gerekiyordu... Diken üstünde ilerlemekten bıkmıştım artık.

Herkes 10 dakika içinde hazırlanarak yanıma geldiğinde daha fazla olduğum yerde durmadan , atıma binerek yavaşça ilerlemeye başladım.

" Kaptan , bize söylemediğin bir şeyin olduğunun farkındayız... Ama en azından iyimisin onu söyle. " diyerek atıyla son hız yanıma yaklaşan Daniel'e kısa bir bakış atıp ufak bir tebessüm gönderdim.

" İyi olduğum bir an yok benim Dani... Ama için rahat edecekse iyi sayılırım. "

Dediklerime gülen arkadaşıma göz devirerek diğer yanıma gelen Evan'a döndüm.
Dünkü olaydan dolayı cıvır diye düşünmüştüm ve ilk defa yanılmıştım...
Evan cıvık biri değildi ki. Son derece ciddi genelde sinirli ve mizaç kullanmayan biriydi o... Şimdi de sert düz suratını korumuş , olgunluğunu bozmadan dimdik ilerliyordu yanımda. Bazen bakışları beni korkutmuyor dersem yalan olurdu...

Onu şimdiye kadar döverek öldüremememin bir sebebi varsa o da son derece ciddi , sert ve olgun olmasıydı. Yapacağı her şeyi özenle seçerek en ince ayrıntısına kadar düşünen biriydi. Bilemiyorum işte... Bana olan duygularının gerçekliğinden emindim sadece. Hem de adımın Luna olduğu kadar...

●●●

" Luna , bebişim az dursak olur mu ? Çişim geldi de..."

Vanessa'nın atıyla girebildiği kadar dibime girerek söylediği şeyle atımı durdurarak kafamı olumlu anlamda salladım.
Hızlı bir şekilde ağaçların arasında kaybolan kelebeğin arkasından baktıktan sonra uyuşan ayaklarımın açılması için atımdan inerek ufak adımlarla yürümeye başlamıstım.

" Son ziyaretimizi nereye yapıyoruz cano " diyerek ilk defa ciddi bir soru soran John'a dönerek cevap verdim.

" Boyutlar arası geçit gücüne sahip olan Piter'ın kılıcının olduğu Brayn diye adlandırılan bir yere gidiyoruz. "

Neredeyse 10 dakikadır gelmeyen vanessa beni işgillendirse de kimseyi telaşlandırmamak için sesimi çıkartmamış , geldiğinde canını yakacağım kelebeģimi beklemeye başlamıştım .

Tam dönmüş Evan'a bir sorun mu var acaba diyecekken duyduğum çığlıkla son hız koşarak Vanessa'nın gittiği bölgeye doğru ilerlemeye başladım.
Emindim bu onun çığlığıydı...

Hemen arkamdan gelen prenslerle birlikte Cadılarla dolu bir yığının içine düştüğümüzde hızla elimi kaldırıp hepsinin önüne geçtim.

Daha ne olduğunu anlamadan ayak bileğime bir demir sarıldığında içimden bir şeylerin çekildiğini hissetmiştim.

" Kaçın... gücünüzü kullanmanızı engelleyecekler " diye zorlukla konuşan Vanessa'nın dedikleriyle telaş içinde Evan'lara dönerek son sesimle bağırdım.

" UZAKLAŞIN BURDAN...KAÇINNN! "

Bağırmamın ardından arkamdan kollarıma sarılan üç tane cadıyla birlikte olduğum yere mıhlanmak durumunda kalmıştım.
Gözlerim Evan'lara kaydığında çok geç olduğunu , hepsinin kelepçelenmiş olduklarını görmüştüm.

KUTSANMIŞ VARİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin