"he cried"

1.6K 200 114
                                    

Birkaç gündür Suna'yla hiç konuşamamıştı. Araya haftasonunu girmesi dışında okulda her karşılaştıklarında kaçmıştı ondan çocuk. Kendini anlatmaya hazır hissetmiyordu henüz.

Antrenman sona ermişti. Suna yine giyinmeden salondan çıkınca Osamu peşinden ilerledi. Dışarı adımını attığı an üşüdüğünü hissetmişti ve Suna'nın onun yüzünden buna katlanmak zorunda kaldığını gerçeği yüzüne çarpmıştı.

"Suna! Bekler misin?" Çocuk onu duymasına rağmen tepki vermedi ve yürümeye devam etti. Osamu ise onu yakalamak için koşmuştu.

"Suna!" Çocuğun kolunu tutup kendine çevirdiğinde gözlerinin dolu olduğunu görmüştü. "Ne oldu? İyi misin?" Sesi yumuşamıştı ama aynı zamanda endişeliydi de.

"İyiyim, bırak kolumu!" Kendini ağlamamak için zor tuttuğu belliydi.

"İyi olmadığını görebiliyorum, bari şimdi yapma. Anlat bana Suna. Lütfen." Çocuk başını öne eğdi kendini gizlemek ister gibi ve olağanca gücüyle mırıldandı. "Çok acıyor." Ağzından çıkan iki kelimeden sonra dayanamamış, yanağından bir yaş akmıştı.

Osamu yumruğunu sıktı. Çocuğun geldiği bu hâli görünce kalbinin acıdığını hissetmişti. Bir şey yapmalıydı, onu iyi hissettirecek bir şey yapmalıydı.

Kollarını bedenine sardı usulca. Canını acıtmamaya dikkat etmişti ama yine de emin değildi bundan. Ama çocuktan ses çıkmadığına göre sorun yoktu.

Suna kendini saran kolların arasına iyice sığınmış, başını çocuğun omzuna sıkı sıkı bastırmıştı. Hıçkırıkları boğuk boğuktu kendini bastırdığından dolayı. Ama canının ne kadar yandığı yine de anlaşılıyordu.

Hiçbir şey diyememişti, tek yapabildiği sarılmaktı. Bunun yeterli olmadığını düşünüyordu ama Suna için o kadar büyük bir şeydi ki..Biri tarafından vurulmak dışında dokunulmak, şefkatli dokunuşlarını hissetmek, onun için çok büyüktü.

Ağlamasına anca son verebilmişti ve geçen bu dakikalarda Osamu çocuğu sıkı sıkı sarmayı hiç bırakmamıştı. Acısını almak ister gibi, onu her şeyden koruyabilecek gibi sarılmıştı ama bunların mümkün olmadığını ikisi de biliyordu. Sadece mümkünmüş gibi davranmışlardı birkaç saniyeliğine.

"Ben..gitmeliyim." diye mırıldandı Suna salondan çıkan çocukları görünce ve Osamu'nun bir şey demesine kalmadan oradan uzaklaştı.

Osamu şok olmuş yüz ifadesiyle salona geri dönmüştü. Her şey o kadar hızlı olup bitti gibi hissettiği için şokta gibiydi biraz.

"Osamu, ne oldu lan? Konuşuyorsunuzdur diye gelmedim ama-"

Bir anda başını kaldırıp Atsumu'ya dikti gözlerini. "Ağladı. Ağladı amına koyayım!" Hafif bağırarak söylediği şeyle Atsumu kaşlarını çattı. O olmadığı zaman hep bir boklar oluyordu zaten.

"Neden?"

"Gidip tuttum kolundan çevirdim kendine. Bir baktım gözleri dolu dolu. Ne olduğunu sorduğumda 'çok acıyor' deyip bir anda ağlamaya başladı." Sertçe yutkundu cümlesi bitince. Konuşup ağlamaya başladığı an gözlerinin önüne gelmiş, tekrardan canının yanmasına neden olmuştu.

"Hay anasını satayım ya!" diye sinirle mırıldandı Atsumu. "Cidden yardım etmemiz lazım."

"Hâlâ hiçbir bok bulamadık ama!"

"Bulacağız, sakin ol."

"Olamıyorum, lanet olsun olamıyorum. O kadar kötüydü ki Tsumu.." Lafını bitirdiğinde birkaç yaş akmıştı gözlerinden. Kendini çok kötü hissediyordu.

bruises || SunaOsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin