bölüm yirmi dört²⁴

Start from the beginning
                                    

Çerçevenin kırıldığı merkez noktanın Jeno'nun yüzü olduğunu fark edince sıkıntıyla iç geçirdim, etrafı ise çatlaklar hâlinde ince kırıklarla devam ediyordu. Ürkütücü gözüktü.

Derin bir nefes doldurdum ciğerlerime, ardından Jeno'nun tepkisinin ne olacağını bilmesem dahi çerçevenin içerisinden fotoğrafı çıkardım ve yerden doğruldum. Tek bir yerine zarar gelmeyen fotoğraftan gözlerimi çektiğim sırada yere baktığımda kırıkların temizlenmesi gerektiğini düşünmüştüm ki bileğime dolanan el ile sıçrayıverdim.

Ne zaman yanıma geldiğini anlamamışken yakınımdaki yüzüne döndüm, o da bana bakıyordu ilk, ardından yere doğru yönletti bakışlarını.

"Elini kesebilirsin, ben temizlerim."

Durgunca tonladığında kafamı yavaşça sallayarak onayladım. Ona karşı gelip daha fazla sinirini bozmak istemiyordum çünkü bugün buraya onu daha çok yıpratmak için gelmemiştim.

"Sen de dikkat et."

Kolayca oluşturabilmeme rağmen karşılık bulamayacağını bildiğim bir tebessümle söylediğimde elimdeki fotoğrafı görmesine rağmen ses çıkarmadığını fark ettim.

Arkamı dönerek kaldırdığı ancak rastgele dizdiği ödüllere yaklaştım ve anımsadığım sıraya göre başladım düzenlemeye. O gün burada olan, duvar dibindeki hariç, hiçbir çerçeveyi görememiş olsam da ses etmedim ve elimdeki fotoğrafı ödüllerden tekine yaslayarak oraya bıraktım.

Bu fotoğrafı, her ne kadar gözünün önünden yok etmek ister gibi duvara çarpmış olsa dahi uzun zamandır ödülleri kadar değerli gördüğü bu köşede ayakta tuttuğunu biliyordum.

Jeno için önemliydi, ancak arkadaşlarının ona bu kadar değer verdiğini hiç zannetmiyordum.

İç geçirerek film CD'lerine yöneldim. Arkamdan geçip giden ve faraş getirdiğini görebildiğim Jeno'dan gözlerimi ayırdığımda CD'leri toplamaya başladım bu sefer. Birkaç tanesi o kadar sert düşmüş olmalıydı ki plastik kapakları yer yer kırılmış hatta açılmıştı bile, onları güzelce kapattıktan sonra hepsini bir araya getirmeye odaklandım.

"Ben hallederdim."

Koltuğun altına kadar gitmiş CD'yi yerinden aldığımda istemsizce aklıma doluşan an ile dudaklarımı birbirine bastırdım. Jaemin'in evinde buluşmaya gittiğimiz gün de aynı şekilde sürekli "halledebileceğini" söyleyip durmuştu ve ondan daha çok tutan inadım yüzünden birkaç bardağın kırılmasına sebep olmuştum.

"Her şeyi tek başına halledemeyebilirsin."

İmayla söyledim ancak sebebi bu dağınıklık için inat etmesi değildi, biliyordum, içten içe biliyordum ki birçok derdini kendi başına halledebileceğini zannediyor ve asla yardım istemiyordu. Yardım istemeyi geçtim, tek bir kelime bile dile getirmekten elinden geldiğince kaçınıyordu.

"Deneyeceğim," ,diye bir mırıltı işittim ondan, gözlerim elimde tuttuğum filmin renkli afişinden ayrılıp ona döndü. Tıpkı benim gibi çömeldiği sırada bakışlarını bana çevirdiğinde ise göz göze geldik, tek cümlesi anında aramızdaki atmosferin değişmesine sebep olmuştu.

"Tek başıma halletmeyi deneyeceğim
çünkü başka seçeneğim yok."

Bana göre vardı. Başka seçeneği vardı, hatta başka çözümleri bile ancak o kafasına bir şey koymuştu ve o şeye ters görünen her şeyi reddetmeye hazırdı.

Küçük gözlerini incelemeyi keserek önüme döndüğümde parmaklarım arasındaki filmi sıktım istemsizce, boğazımı düğümlemesi can sıkıcıydı.

there is a superhero in our school 英雄 jenoWhere stories live. Discover now