43 - PREGNANCY

3.5K 258 526
                                    

43 - PREGNANCY

MAYIS 1981

Hışımla girdiği evin kapısını büyük bir gürültüyle kapatıp kendisinden önce giren eşinin suratına bile bakmadan koridorda ilerlemeye devam etti. Bedenindeki her bir hücre öfkeyle ateş püskürürken kasları titriyordu. 

"Jen." Regulus elini tutup onu durdurmaya çalışırken Jennifer elini sertçe çekip yoluna devam etti. Banyoya gidip kapıyı üzerine kilitleyerek sıcak suyun altında rahatlamak istiyordu yalnızca.

"Yapma böyle." Regulus karısının arkasından ilerlerken Jennifer tırmandığı merdivenlerin ortasında dan diye durarak vücudunu kocasına çevirdi. Safir mavisi gözleri öfkeyle dalgalanıyordu. Burun kanatları derin ve öfkeli nefesler alıp vermekten hızla inip kalkarken Regulus ne diyeceğini bilmiyordu.

"Ne yapmayayım?" dedi sarışın dişlerinin arasından. "Tepkisiz mi kalayım hiçbir şey yokmuş gibi? Bunu mu isterdin?"

Regulus'un gri gözleri kararsızlıkla parladı. Ne derse desin Jennifer'ın öfkesinin oluşturduğu duvarları geçemeyeceğini bildiğinden sessiz kalmayı mantıklı buluyordu ama sessizliğine Jennifer daha fazla sinirlenebilirdi.

"Özür dilerim." dedi sakince. "Yemin ederim seni üzmek istemedim." 

Safir mavisi gözler yaşlarla dolmaya başlayınca Regulus gözlerini kaçırdı ondan. Ağlamasını istemiyordu, özellikle ağlamasının nedeni kendisiyken buna tanık olmayı hiç istemiyordu. Dünya üzerindeki her şeyden daha fazla sevdiği kadını böyle görmek istemiyordu.

"O anda aklına pek geliyor gibi değildim." Gözlerini bir anlığına kapatıp derin bir nefes aldı Jennifer. "Beni yalnız bırak biraz, sakinleşmem gerek."

Oysa sabah uyandıklarında günün böyle gideceğini ikisi de tahmin edememişlerdi. 

Saatler Önce,

Jennifer üzerini giyinirken aynadaki yansımasına bakmadan edemiyordu. Altı aylık hamile olduğunu fazlasıyla gözler önüne seren büyük karnını saran elbiseye bakarken dudaklarını büktü. 

Hamilelik çok güzel bir şeydi. Rahminde büyüyen canlıyı gün geçtikçe daha fazla hissediyor olmak onu çok mutlu ediyordu. Attığı minik tekmeleri büyük bir hevesle karşılıyordu her seferinde ancak büyüyen karnını görmek hoş değildi. Kendini çirkin hissediyordu.

Veela olmak her zaman çok güzel olmak demekti ve Jennifer her daim kendisini beğenmişti. Fakat hamileyken öyle olmuyordu. Saçları cansızlaşmıştı, yanakları şişmişti ve kocaman bir göbeği vardı. 

Banyonun kapısının açıldığını duyunca gözleri içeriden takım elbisesiyle çıkan yakışıklı kocasına döndü. Bir de bu vardı. Regulus'un yanına yakışmadığına dair bir his içini dürtükleyip duruyordu devamlı ve Jennifer o sesi baskılamak konusunda gün geçtikçe zorlanıyordu.

"Sevgilim." Regulus'un gri gözleri aşkla karısına baktı. "Hazırsın demek. Fazla gecikmeden gidelim mi?"

Jennifer hiç beğenmediği vücuduna aynada son bir bakış atıp gülümsemeye çalışarak başını salladı ve kocasının uzattığı eli tutarak odadan çıktı.

Bugün safkanların katıldığı elit bir kokteyl yapılıyordu. Pek asil ve pek köklü Black ailesinin üyeleri de bu kokteylde boy göstermek zorundaydı elbette. Regulus ve Jennifer, Walburga'nın ısrarlarıyla Black ailesini temsilen katılıyorlardı.

Ayarladıkları arabayla kokteylin yapılacağı yere giderlerken Jennifer artık cisimlenemiyor oluşunun rahatsızlığıyla yerinde kıpırdandı. Bebek için tehlikeliydi artık cisimlenmek ve Jennifer tabii ki ona zararı dokunacak bir şey yapmayacaktı.

𝐁𝐄𝐓 𝐎𝐍 𝐇𝐄𝐑「Regulus Black」Kde žijí příběhy. Začni objevovat