10 - FIGHT

4K 357 250
                                    

10 - FIGHT

Regulus, annesinden gelen mektubu buruşturup şömineye attı ve yanışını izledi. Her zamanki şeyleri yazmıştı ve sormuştu. Derslerin nasıl, çalışmaların nasıl ilerliyor, Quidditch başarın için kutlarım, Black gibi davranman gerektiğini unutma... 

Kendisiyle alakalı tek bir cümle bile yoktu. Hiç olmamıştı.

Yüzünü asıp koltuğa bıraktı kendini. Buna alışkındı. Ailesi tarafından ilk öncelik olmamaya yani. Sirius gibi buna öfkelenmektense o, bu durumu kabullenmişti. Regulus'a değer vermediklerinden değildi, sadece soy isimlerine daha fazla değer veriyorlardı.

Kendisine gönderilen diğer bir mektup ise Lucius Malfoy'dan gelmişti. Karanlık Lord'un sağ kollarından olan Narcissa'nın eşi Lucius, Regulus'a gönderdiği mektupta Ölüm Yiyen adaylarıyla ilgili işlerden artık sorumlu olduğunu yazmıştı.

Karanlık Lord, Black ailesinden iki kişinin kendisinin yanında olmasından oldukça memnundu ve onların üzerlerine fazlaca sorumluluk yüklemekten çekinmiyordu. Hogwarts'ta Ölüm Yiyen işlerinin sorulduğu kişi olacak olan Regulus bu durumun üstesinden kalkabileceğine emindi ancak adımlarını dikkatli atması gerekiyordu.

Herhangi bir şüphe durumunda okların tamamı Regulus'a dönerdi çünkü.

"Lord sana oldukça güveniyor ha?" dedi Barty sabah kahvaltısında fısıldayarak. Lucius'un mektubundan elbette ki en yakın arkadaşlarına bahsetmişti Regulus. "Bu muhteşem olmalı."

"Öyle tabii." dedi Regulus şüphelerini arkadaşlarına göstermeden. "Kısacası, Ölüm Yiyen adayları ve Ölüm Yiyen olan Hogwarts'taki herkes bana hesap vermek zorunda." Sırıttı, gri gözleri neşeyle parlamıştı. "Bu demektir ki sizin üstünüzüm!"

Rabastan gözlerini devirdi abartılı bir ifadeyle ancak Regulus'un mutluluğu ve kendine güvenini gördüğünden laf atmamıştı.

Oğlan, lorduna daha yararlı bir şekilde hizmet edeceği için, kendisine bu denli güvenildiği için çok mutluydu. Hizmet etmek için hali hazırda can atıyordu zaten ve şimdi önemli konumlara giden yolu açılmıştı. 

Muhakkak bu yolun açılmasında kuzeni Bellatrix'in lordlarına olan bağı ve yardımları da rol oynamıştı.

"Bir havalar gelmiş buna Rabby, görüyorsun değil mi?" Barty dudak büktü. "Bizi unutur yakında."

Regulus sırıttı ve önündeki peyniri ağzına attı. Birkaç endişesi olmasına rağmen keyfi gayet yerindeydi. Ta ki içeri giren Henry Acton'ı görene kadar. Yüzündeki gülümseme dondu, gri bakışlarına pus çöktü anında.

Sabahtandır kendisini çevreleyen pozitiflik kaybolmuş, yerini büyük bir öfke almıştı.

"Hey, Reg, ne oldu?" Annabel'in meraklı bakışları Black oğlanının üzerindeydi ama çocuk onu duymamıştı, gözleri hala Acton'daydı. Oğlan Gryffindor masasına oturup kahvaltısına başlamıştı. 

Regulus bir anlığına Sirius'a baktı. Ağabeyi hiçbir şey yokmuş gibi neşeyle kahvaltısını edip karşısında oturan Potter ve Evans'a takılıyordu. Acton'ı umursamadığı belliydi. Yanındaki Lupin'in koluna omzunu atmıştı ve arada onu kendine çekerek yüzüne döndürüyordu gri gözlerini.

Sirius, intikamını alıp tehdidini çocuğa söylediği için rahattı elbette ancak Regulus boş boş oturduğundan içindeki öfkenin geçmemesi normaldi.

Gri gözleri karşısındaki Gryffindorluyu delecek kadar sert bakışlara ev sahipliği yapıyordu. Asasını çıkarıp onu lanetlemek için içinde karşı konulamaz bir dürtü vardı ancak Regulus zekiydi, profesörlerin olduğu bir ortamda bunu yapıp ceza almayacaktı.

𝐁𝐄𝐓 𝐎𝐍 𝐇𝐄𝐑「Regulus Black」Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz