Bir kaç dakika içersinde tekrar uykuya dalmıştım.


Bir hafta sonra

"Yeosang yanlış yapıyorsun!" Joong hyung sinirle bağırdığında dudağımı sarkıtmamak için dişledim. "Üzgünüm bi an sesimi ayarlayamadım.."

Göz devirip sinirle yanımdan ayrılırken ağlamamk için tavana baktım. Abartma Yeosang, bunlar çok normal şeyler.

Herkes pratik odasına gelirken oturduğum köşeden ayağa kalkıp hırkamın önünü kapattım.

"Zaten pratik yapıp terleyeceğiz ne diye giyiyorsun onu?" Joong hyung bana konuştuğunda dudağımı sarkıttım. "Üşüdüm de hyung..." sadece kilo verdiğimi anlayıp benimle daha fazla alay etmenizi istemiyorum. Başını sallayıp onaylarken hepimiz yerlerimize geçmiştik.

Koreografi de Hwa hyung dizime oturup şarkı söylüyordu. İlk hareketleri yapmak için yan yana geldiğimizde derin bir nefes aldım. Güzel hyungum benim.

Dizimin üstüne oturduğunda gülümsedim ve ona baktım. Bir saniye içinde müzik durmuş ve San bana dönmüştü. "Yeosang! Hyunga bakmayı kesip dansa odaklanır mısın?!"

Utancımdan yüzüm kızarırken başımı eğip çocukların dediklerini yapmaya başladım.

Sonunda pratik bittiğinde çantamı sırtıma alıp stüdyonun çıkışa doğru adımladım. "Yeosang nereye? Yemeğe gidecektik hep beraber?"

"Şey ben eve geçeceğim size iyi akşamlar."
"Beraber gidelim işte uzun zamandır yemek yemiyorsun bizimle?" San konuştuğunda derin bir nefes alıp başımı salladım.

Kapıyı kapatıp soyunma odasına giderken duşta olanları beklemek için duvara yaslandım. Wooyoung yanıma gelince gerilsemde belli etmek istemedim.

"İyi misin? Kabus gördüğünden beri pek konuşmuyorsun?"

Başımı sallayıp boşalan kabine girerken iyi olduğuma dair mırıldandım. Kapıyı kilitleyip çantamı kapının arkasına astım. Burda giyinmeliydim. Onların yanında giyinmezdim.

Yani normal zamanda giyinirdim ama, şu an zayıfladığımı anlamalarını istemiyordum. Ha birde vücudumdaki anlamsız morlukları.

Duşun sıcaklığını ayarlarken üstümdekileri çıkartıp askılığa astım ve sıcak suyun altına girdim. Elimi karnımdaki morluğun üzerine koydum, hafifçe ovuşturduğumda dudağımdan acı bir inleme kaçmıştı. Hızla elimi çekip bacağımdaki morluklara baktım. Sanırım bir yere vurmuştum. Gözlermi kapayıp suyun yorgunluğumu almasını diledim.

Tanrım tam şu an beni yanına almaya ne dersin?

"Yeosang! İyi misin?!" Kapının hızla vurulması ile kendime geldim. Su hala başımdan akıyordu tek sıkıntı yere düşmemdi.

"Yeosang ses vermezsen kapıyı kıracağım!" Yunho hyungun endişeli sesi kulaklarıma dolduğunda hızla kendime geldim. "İ..iyiyim sakin ol."

"Tanrım... niye 1 saattir çıkmıyorsun?!" "Çıkıyorum şimdi hyung."

Suyu kapatıp havlumu vücuduma sardım. Güzelce kurulandıktan sonra eşofman takımımı giyip şapkasını kapattım ve eşyalarımı alıp duştan çıktım.

Y.n duşu giyinme kabini ile birlikte düşünün

Yunho bana hızla sarılırken kollarımı belime sarmaması için engel oldum. "Şey hyung ıslağım ya sarılma istersen..."

Yunho kollarını benden çekerken Woo uzanmıştı ama aradan sıyrılıp dolaba ilerledim. Telefonumu elime alıp çıkışa doğru ilerledim. "Ben sizi dışarıda bekliyorum."

Hızla dışarıya çıkarken arkamdan seslenmelerinş umursamadım. Şu an tek düşüncem nasıl yemek yiyeceğimdi.

Uzun süredir sadece atıştırmalıklar ile yetiniyordum ve haliyle midem aşırı küçülmüştü. İstesemde bir şeyler yiyemiyordum. Doktora gitmeyi düşündüm ama sonra gerek olmadığına emin oldum.

Ne diyecektim midem yemek almıyor mu? Götüyle gülerdi herhalde.

"Yeosang bak buraya!" Duyduğum sert ses ile o tarafa dönmüştüm. Yunho hyung bana kaşları çatık bakarken onu kızdırcak ne yapmış olabilirim diye düşünmedim değil. O her zaman pozitif sürekli güler yüzlü birisiydi.

"Efendim hyung?" Yanıma gelirken ellerini yüzüme yaklaştırdı. Yüzümü avuçlarken göz altılarımda baş parmağını gezdirdi. "Sen zayıfladın mı?"

Gözlerimi kaçırıp başımı iki yana salladım. "Hayır hyung hatta tam tersi kilo aldım belli olmuyor mu?"
Başını iki yana sallarken çocukların geldiğini görünce Yunho'nun ellerinden sıyrıldım.

Zorla gülümseyip onlara bakarken hepsinin endişe ile bana baktığını görmüştüm. Göz devirirken çantamın kolunu düzelttim. "İyiyim, merak etmeyin sadece bi an başım dönmüş... gece biraz uyuyamadım şu kabus yüzünden."

Joong hyung kolunun altına beni çekerken, "İstersen bir psikoloğa gidelim?" "Ah saçmalama hyung geçer bir kaç güne etkisi.. hadi gidelim yemeğe çok yorgunum eve gitmek istiyorum."

Hepsi beni onaylarken yakınlarda bir yere geçmiştik. Yemekler gelene kadar nasıl oldu bilmiyorum ama Woo yanıma gelmiş ve benimle muhabbet etmeye başlamıştı. Sanırım bir yıl sonra doğru düzgün ilk defa konuşuyorduk.

Teşekkürler Tanrım.





Nasıl gidiyor?
Gitmiyor

Teşekkürler bu kadar boş yaptım gidiyim diğer ficlere yazayım öptüm

Leucémie ~seongsang~ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin