bölüm on sekiz

Começar do início
                                    

Tamam, kabul ediyorum, ben de Ecmel kadar duygusaldım. Ama bunun için hamilelik hormonlarımı suçlayabilirdim.

Gözlerim dolmuştu, burnumu çekip ellerimi gözlerime doğru salladım. "Yapma Ecmel! Beni de ağlatacaksın bak, makyajım bozulacak." Bu uyarı Ecmel'in anında kendine gelmesini sağlamıştı. Hemen modunu değiştirip, "Tamam, tamam. Sakın ağlama. Makyajın bozulursa düğün saatine geç kalırız, abim de seni ağlattığım için beni öldürür."

"Aşağıda durumlar nasıl?" diye sordum, karnımı ovalarken. "Herkes çok heyecanlı." Ecmel bir anda gülümseyerek bana baktı, mavi gözlerinin içindeki bakış bir sürü anlam taşıyordu. "Annemin aşağıda olduğuna inanamıyorum." diye mırıldandı. Ona gülümsedim, "Elbette burada olacaktı Ecmel. O harika bir anne, oğlunun düğününü kaçırmak istemedi." Sonra dudağımın kenarını ısırıp, "Akbabalar Dilek Hanım'ı fark etti mi?"

Aşağıda İstanbul sosyetesinin en dedikoducu insanları vardı ve Dilek Hanım'ı onların yanına yem etmek sinir bozucu bir durumdu. "Fark etmezler mi!" diyerek gözlerini devirdi Ecmel, "Ama merak etme. Nil ve Giray yanında. Kimse Nil'in korkusuna anneme merhaba dışında hiçbir şey diyemiyor." Karşılıklı güldük. Nil'in sivri diline maruz kalmak sadece beni değil, herkesi korkudan titretiyordu. Ecmel sessizce, bakışlarını yere düşürüp, "Babamla henüz hiç konuşmadılar." 

Sessiz kaldım. Ecmel'in sözleri, aklıma annemi getirmişti. Asude Erdemli'nin aşağıda hiç oturmadan kendisini gösterdiğine ve gövde gösterisi yaptığına emindim. Dilek Hanım'ın şu anda neler düşündüğünü, hissettiğini hayal dahi edemiyordum. Ecmel birden neşeyle konuşup düşüncelerimi dağıttı, "Neyse, neyse! Bugün kötü şeylerden konuşmak yok. Bugün bizim en mutlu günümüz!"

Karşılıklı gülümsedik. Ecmel arkama geçip duvağımı düzeltirken kapı çalındı, bu defa gelen Fırat'tı. İçeri girmeden önce, "Gelebilir miyim?" diye sordu. Kafamı salladım, "Tabii ki." Bir elini takım elbisesinin cebine sokup, beni süzdü ve şaşkın bakışlarla, "Vay." dedi. "Sen..." Kafasını iki yana salladı. "Harika gözüküyorsun Işık."

Utanarak gülümsedim, "Teşekkür ederim."

Fırat, Ecmel'e dönüp, "Didem seni çağırıyor." dedi. "Sanırım acilen dedikodu yapmanız gereken bir elbise varmış.." Kaşları anlamayarak çatıldı, "Bu ne demekse artık." Ben Fırat'ın kafa karışıklığına kıkırdarken Ecmel, "Acil durum! Gitmem lazım!" dedi ve topukluları üzerinde, neredeyse koşarak odadan çıktı.

Fırat ile birlikte arkasından bakarken, hayretle başını iki yana salladı. "Evleneceği adama Allah sabır versin!" diye mırıldandı. Buna karşılık sadece gülerek, "Amin." dedim. Ecmel harikaydı ama uğraşılması bir o kadar da zordu. Onunla evlenen adam çok şanslı olacaktı.

Fırat bana doğru bir adım attı, "Nasılsın?" diye sordu sıcak bir sesle.

Başımı salladım, "İyiyim. Biraz heyecanlıyım." Fırat ile aramız olanlardan sonra düzelmişti, ama yine de son zamanlarda benim yaşadığım karmaşalardan, hazırlıklardan dolayı pek vakit geçirememiştik. "Düğün gününde bunu sormak mantıksız belki ama... abimle aranızdaki şeyleri çözebildiniz mi?" Bana merakla baktı, "Mutlu olacak mısın?"

Dudağımın kenarını ısırıp kafamı salladım. Yalandan göz devirip, bıkkın bir sesle, "Agah Ali'den bahsediyoruz, yani büyük ihtimalle zor olacak ama.." diye mırıldandım, Fırat ile aynı anda güldük. Sonra suratımda koca bir gülümsemeyle, "İçimde gerçekten mutlu olacağıma dair bir his var."

BAY VE BAYAN MÜKEMMEL (erdemli serisi#1)Onde histórias criam vida. Descubra agora