"Yok, o işte. Bu kez sadece ben gelmek istedim."

"Çok iyi yapmışsın." diye gülümsedi Dilek Hanım. "Ama sanıyorum ki buraya gelmenin bir sebebi var?" Tam ağzımı açmıştım ki Dilek Hanım dizime dokunup beni susturdu, "Kızım, Agah Ali'nin seninle evleneceğine çok mutluyum. Seninle ilgili hiçbir şüphem yok, hatta sevdiği kadın sen olduğun için çok mutluyum. Ama bu düğün..." Suratı düştü, "Bu seninle ya da Agah Ali'yle alakalı değil, Işık. Bu kimseyle alakalı değil. Benimle alakalı. Senelerce bu ev bana sığınak oldu. Benim kaçışım.. Belki haksızlık, belki doğru değil, belki sağlıksızca ama..." Hafifçe gülümsedi, "Herkesin korkuları vardır değil mi?"

"Haklısınız." dedim sessizce. "Herkesin korkuları vardır. Benimki sizdiniz Dilek Hanım." Bana şaşkınca baktı, ben de konuşmaya devam ettim. "Ben senelerce sizinle tanışmaktan çok korktum. Ecmel ve Fırat sizi nasıl harika bir kadın olduğunuzla, nasıl iyi bir anne olduğunuzla ilgili hikayeler anlattığında, Agah Ali'nin ne kadar dürüst ve merhametli bir adam olduğunu her gördüğümde size hayran kaldım. Nasıl bir anne onca zorluğun arasında bu kadar güzel çocuklar yetiştirebilir diye.. ama aynı zamanda da sizden çok korktum. Belki bunu söylemem yanlış ama siz benim idolüm oldunuz Dilek Hanım. Sizinle tanışıp, sizin benden nefret edecek olmanız senelerce kabusum oldu benim. Agah Ali o gün beni buraya getirirken binlerce senaryo geçti aklımdan. Hepsi kötü senaryolardı. Hepsinde bir şekilde evden atılmamla bitiyordu." Dilek Hanımla hafifçe güldük, devam ettim,

Gözlerimde yaşlarla, "Dilek Hanım, annemin size yaptığı korkunç bir şeydi. Bir kadının bir kadına yapabileceği en iğrenç şeydi. Nasıl bir kabus yaşadığınızı tahammül edemiyorum bile. Nelerle uğraşmak zorunda kaldığınızı, nelere göğüs gerdiğinizi.. Belki bunu istediğim için yüzsüz olduğumu düşüneceksiniz ama... ben Agah Ali'yi çok seviyorum. Onun da sizi ne kadar çok sevdiğini, size ne çok değer verdiğini biliyorum. Lütfen Agah Ali'nin düğününde mutsuz olmasına izin vermeyin. Lütfen orada olun... bizim yanımızda."

Dilek Hanım cevap vermediğinde yutkunarak, utançla kafamı eğdim. Buraya gelirken ne düşünmüştüm ki? Agah Ali bile onu ikna edememişti, ben nasıl edecektim? Buraya gelip, onu annemin ve eski kocasının olacağı düğüne çağırdığım için gerçekten kötü bir insan olduğumu düşünüyor olmalıydı. Yarın bir gün ben aynı durumda olsam, Agah Ali ve yeni karısının katılacağı düğüne hiç acı çekmemiş gibi, her şey yolundaymış gibi katılabilir miydim? Hiç sanmıyordum. Kafamı utanç içinde iki yana salladım, "Çok özür dilerim... buraya gelip sizi bunun için zorlayamam. Dilek Hanım, lütfen yanlış anlamayın.. ben.."

"Işık." Dilek Hanım uzanıp elimi tuttu. Kafamı kaldırıp zorlukla ona bakabildim. Onun da gözleri, akmayan yaşlarla parıldıyordu. Ben cevabını beklerken Dilek Hanım bir anda gülümsedi ve, "Geleceğim." dedi.

Agah Ali'ye o akşam yemek yerken annesinin düğüne geleceğini söylediğimde ilk önce donakalmıştı. Sonra tüm içtenliğiyle gülümseyip bana sarılmış ve alnımı öpüp, gözlerime minnetle bakarak teşekkür etmişti. O an, bu dünyada bu adam için yapamayacağım hiçbir şey olmadığını tekrardan hatırlamıştım.

Kapı tıklandı, Ecmel ilk önce başını uzatıp içeri girdi ve kapıyı ardından kapattı. Üzerinde yere kadar uzanan, koyu yeşil, askılı, derin bir göğüs dekoltesine sahip ve sırtı neredeyse tamamen açık bir elbise giymişti. Esmer teni koyu yeşil elbisenin içinde parıldıyordu, çok güzel gözüküyordu.

Bana bakarken kaşlarını büktü ve bir elini inanamıyormuş gibi ağzına götürdü. Yine gözleri dolmuştu, onun bu duygusallığına hafifçe kıkırdadım. Her gelinlik provasına benimle birlikte katılmıştı ama yine de, her defasında aynı tepkiyi veriyordu. "Işık... inanamıyorum! Çok güzelsin! Melek gibisin!"

BAY VE BAYAN MÜKEMMEL (erdemli serisi#1)Where stories live. Discover now