+Sağol kardeşim. Evet bir şeyler oldu diyip akşam olanları kısaca anlatmıştım.

- Şuan nasılsınız peki?

+Bilmiyorum, ne normal ne de değil. Biletimi öne alıp dönsem mi diye düşünüyorum. Ne yapsam bilmiyorum.

-hayır dönme sakın kardeşim. 1 hafta daha dayanabilirsin bence. Hem bu şekilde dönmen belki işleri biraz daha karıştırır. Biraz daha dayan. Belki sorun bir şekilde çözülür..

+Onu bu halde görmek çok zor Warda. Neredeyse hiç gülmüyor. Eski halinden eser yok. Belli etmemeye çalışsa da hep dalgın. Çok üzülüyorum bu halini gördükçe.
Hem kendine kurmaya çalıştığı düzenini bozmuş gibi hissediyorum. Ki öyle de yaptım biliyorum. Bu gelişim onun için daha kötü oldu. Belki de hiç gelmemeliydim buraya. Yine ona kötülük etmiş oldum..... Warda neden böyleyim ben, neden elimi attığım her şeyi paramparça ediyormuşum gibi hissediyorum? Artık çok yoruldum, gerçekten çok yoruldum Warda....

Derken gözlerimdeki yaşları silmek için başımı yasladığım dizimden kaldırdığımda Fahri'yle göz göze gelmiştim... Gözleri dolmuştu. Ne zaman geldiğinden ve Warda ile konuşmamın ne kadarını duyduğundan emin değildim ama son söylediklerimi duyduğu yüzünden anlaşılıyordu....

+Fahri ne zaman geld....n derken
Bana doğru gelmeye başladığında telefonda olduğumu anımsayıp Warda'ya hızlıca

+Seni sonradan arayacağım diyerek, cevap vermesini beklemeden aramayı sonlandırmıştım. Kalbim korkudan deli gibi atmaya başlamıştı.

+Ne oldu Fahri, neden geliyorsun derken çoktan yanıma kadar gelmiş ayağımın dibine oturup başka da bir şey dememe fırsat bırakmadan bana sıkıca sarılmıştı. Bir müddet sonra Fahri;

-Akşam sana sesimi yükselttiğim için, sana kötü davrandığım için özür diliyorum. Beni affet...

+Hayır benden özür dileme...

-neden? Yoksa beni affetmeyecek misin?

+Çünkü sen özür diledikçe ben kendimi daha çok suçlu hissediyorum...

Biraz daha sıkı sarılmıştı... Kokusunu içime çekmiştim. Özlemiştim onu. Sarılıyordu ama yine de dinmiyordu hasretim. Garip ve alışık olmadığım bir histi bu his...

Bir süre sonra ne kadar istemesem de benden ayrılmıştı.

-neden bu kadar sulu gözlüsün derken gözyaşlarımı silmeye başlamıştı.

+Bana diyene bak. Sende aynısın. Derken çekinerek bende onun yanağına düşen iki damla yaşı silmiştim.

Sonra kendimi biraz daha geri çekip komudinin üzerinde duran selpaktan bir tane kopartıp gözümde kalan yaşları sildikten sonra burnumu da silerek selpağı komudinin kenarısına bırakmıştım.

+Neden geldin bir şey mi söyleyecektin?

Cevap vermek yerine bana tekrardan uzanıp sarılmıştı. İki kolumda önümdeydi, tam anlamıyla savunmasızdım. Onun bir eli belimi diğer eli sırtımı sıkıca sarmıştı. Kalbi yine deli gibi atıyordu.

-ne zaman söyleyeceksin?

+Özür dilerim...

-hayır onu değil. Demişti sesi mutlu gibi çıkıyordu..

+Neyi? Bileti mi diyorsun? Aldıktan sonra söyleyecektim belki de söylemeden sen işteyken sessizce giderdim.

Daha sıkı sarılmıştı.

AŞK / Hayallerin Ötesinde Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon