Yirmi Beş

270 21 55
                                    

Önündeki sehpanın köşesine sabitlemişti bakışlarını ve oturduğundan beri oraya bakıyordu. Dizleri birbirine yaslı, vücudu biraz öne eğilmişti. İki yanından koltuğa bastırdığı elleriyle arada bir kumaşı sıkıyordu.

Erhan bir süre sessizce onu izledi. Hem ona düşüncelerini toplamak için hem de kendine onu gözlemleyebilmek için biraz zaman vermişti. Geçen zamanı yeterli gördü.

"Bora çok mutlu görünüyordu."

Mira başını kaldırdı, karşıya baktı. "Öyle... Öyleyiz."

"Yeni bir gelişme mi var?"

"Evlenmeyi düşünüyoruz, en yakın zamanda."

"Öyle mi?" dedi Erhan, biraz şaşkındı.

"Sevinmemiş gibisin."

"Sevindim Mira, çok sevindim. Ama..."

"Elbette!" dedi Mira, asabi bir tavırla. "Aması var! Sen neler söyleyeceksin? Hangi yanlıştan bahsedeceksin?"

"Bir yanlış yok. Sadece biraz eksiklik var. Zaman eksikliği... Acele etmenize gerek olmadığını düşünüyorum. Evlilik çok büyük bir adım olur."

"Kuzenin geç bile kaldığımızı düşünüyor."

Erhan gözlüğüyle oynarken biraz sessiz kaldı. "Peki sen istiyor musun hemen evlenmeyi?"

Mira elini kaldırıp parmağındaki yüzüğü ona gösterdi. Evlenmeyi istemiyor olsaydı bu yüzük parmağında olmazdı. İstiyordu, hatta çok istiyordu.

"Anladım." deyip tebessüm etti Erhan. "Yalnız sen Bora kadar mutlu görünmüyorsun. Bir şeyler var. Bazı tereddütler... Mutluluğuna gölge düşürüyor."

"Kararımı verdim ve bundan mutluyum."

Erhan bir kere daha tebessüm etti. "Ama... Söyle, devamını getir, korkma. Sende de bir ama var. Dilinin ucuna kadar geliyor, söyleyemiyorsun."

"Ne duymak istiyorsun Erhan? Benden beklediğin, görmeyi istediğin şey bu değil miydi? Yolumu seçtim. Bora'yı seçtim. Şimdi de evleniyoruz."

"Evet, güzel şeyler söylüyorsun. Ancak gözlerin ve tavırların aynı şeyi söylemiyor. Yolunu seçtin. Bu kısımda hiçbir sorun yok. Ama o yolu yürümüyorsun, koşuyorsun. Buraya kadar emekleyerek geldin. Şimdi direk koşmaya başlarsan daha yolun başında çok kötü düşeceksin. Bora'nın sabırsızlığını anlıyorum. Artık onu mutlu etmek istiyorsun, bunu da görüyorum. Eğer sen acele etmeyelim dersen Bora senin hızına uyar. Sakince yürüyün. Sessiz kalmayın, birbirinizle konuşun. Hiçbir şeyin üzerini örtmeyin."

"Konuşuyoruz... Biliyor Bora her şeyi. Üzüntümü, pişmanlığımı... Onu ne kadar çok sevdiğimi... Sadece onu istediğimi... Bütün bunları biliyor."

"Sen ne biliyorsun peki Bora ile alakalı?"

"Her şeyi. Onu en iyi tanıyan benim."

"İyi düşün Mira. Mesela kırgınlıklarının ne kadarını biliyorsun? Bir şeyler anlattı mı sana hiç?"

Mira hafifçe yutkundu ve yine aynı yere baktı. Bora'nın ofiste abisine söyledikleri geldi aklına. O sözleri ilk kez duymuştu ağzından. Kendisi onun ailesini sürekli suçlarken Bora bir kez olsun benzer bir suçlamada bulunmamıştı. Demek ki yutmuştu hepsini onu üzmemek için. Ama abisine aynı hassasiyetle yaklaşmayıp içinde ne varsa söylemişti.

"Mira, bak, yıllardır tanıyorum seni. Dinliyorum. İyi ve mutlu olmanı istiyorum. Hak ediyorsun bunu. Bora da hak ediyor. Sizi yan yana görmek beni çok mutlu ediyor. Ama göz ardı edemeyeceğimiz şeyler var. Sizin öncelikle yanlış attığınız temeli sağlamlaştırmanız gerekiyor."

İki AşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin