12.BÖLÜM

40.4K 1.5K 223
                                    

Efsun'a nasıl bir açıklama yapsam diye düşünüyordum. Serhat konuşmaya başladı.

"Neden Erva' ya soruyorsun ki? O nereden bilsin? Milli eğitim, beni staj için buraya gönderdi. Bu kadar basit yani."

Bu, Efsun'un hiç de hoşuma gitmemişti.
Efsun, Ayağa kalkıp, "Kusura bakma ama git başka bir yerde çalış. Neden bu odada çalışmak zorundasın?"

Serhat, Efsun'a doğru yürüyerek,
"Çalışma yerlerime karışma hakkını nereden buluyorsun?" dedi. Efsun Bana dönüp,
"Ben lavaboya gidip, geleceğim," dedi. Bu ikisi arasındaki ilişkiyi anlayamıyordum.

Efsun gideli uzun zaman olmuştu. Serhat'ın canı ise çok sıkkındı.

"Serhat. Efsun neden sana böyle davranıyor? Aranızda, daha önce benim bilmediğim bir şey mi oldu yoksa?" dedim.

Gözlerini kısarak, "Öyle bi şey yok. Tek yaşadığımız, Efsun'un sadece beni kullanması," dedi.

"Ne kullanması ya?"

Efsun bizi, kapının önünde, kapıya yaslanmış bir şekilde dinliyordu.

Odaya girip, ağır adımlarla benim yanıma yaklaştı. Ağladığı çok belliydi. Gözleri çok kızartmıştı.

"Erva, belki de Serhat'a artık onu neden kandırdığımı söylemeliyim," dedi kahkaha atarak.

Ne oluyordu buna böyle?

"Mesela Serhat'ın annesinin, lisedeyken beni tehdit edip, Serhat'tan ayrılmam için, beni köşelerde sıkıştırdığından mı başlayayım? Ya da Annesinin, benim dış görünüşüm ve ekonomik durumum ile dalga geçip, Serhat'ın sadece beni heves ettiğinden mi bahsedeyim?" deyip bir kahkaha daha attı. Şuursuzca davranıyordu.

"Ya da eğer Oğluyla ayrılmazsam, babamı işten kovmakla tehdit etmesinden mi bahsedeyim?" deyip Serhat'a yaklaştı. Efsun'u hiç böyle görmemiştim.

Bana daha önce hiç bunları anlatmamıştı.
Serhat da olayı benim gibi idrak etmekte zorlanıyordu. Hızlı adımlarla Efsun'un yanına gidip, "Neden bunu bana söylemedin? Neden?" Efsun'un, ağlamaktan sesi değişmişti. Gözleri kanlanmıştı.

"Söylersem ne değişecekti? Ama artık eski Efsun gibi bunu saklamanın bir anlamı yok. Zaten 5 yıl sakladım ben bunu," dediğinde Serhat onun yanına yaklaşarak, kollarından tutup onu sarsarak, "Niye bunu bana söylemedin Efsun? Eğer anlatsaydın, bunu çözebilirdik. Neden ikimizi harcadın neden?"

Sesi çok çaresiz çıkıyordu. Ağlamak üzereydi. gözleri dolmuş bir şekilde bana baktı.
Bende onun kadar şaşkındım. Efsun konuşmaya başladı, "Annen haklıydı. İkimiz çok farklıydık. Sen bu şehrin en zenginlerindenken, ben sıradan bir insandım. Bu çözülebilir bir şey değil," dedi.

Serhat hâlâ Efsun'un kollarını tutuyordu. Efsun, ondan kurtulmak için, onu ittirmeye çalıştı. Ama o, yerinden kımıldamadı bile.

"Nereye gidersen git Efsun. Sen sadece benimsin. Bunu aklına sok," deyip çıktı Serhat odadan.

Efsun, yere çökerek ağlamaya başladı.
Yüzüne doğru gelen saçlarını, kulağının arkasına sıkıştırıp, "Ağlama Efsun. Neden ağlıyorsun? Kendini niye bu kadar üzüyorsun?"

Çöktüğü yerden kalkınca, ben de kalktım.
Onu, masama oturttum. Elini tutup, "Serhat'ın annesi artık kimse, aşktan anlamayan ve paragöz biri olduğu çok belli. Ben hissediyorum. Bundan sonra güzel şeyler olacak, üzülme," dedim.

"Umarım." dedi Efsun.

İÇİMDEKİ TUTSAK (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin