Bölüm: 1

32.4K 1K 214
                                    

Bölüm 1: Dinler misin beni?

Gözyaşlarımı sildim elimin tersiyle. Her günüm böyle geçiyordu. Beni üzen insanlar için kendimi üzüyor, eve gelip kendi kendime ağlıyordum. Dertleşebileceğim kimsem yoktu, omuzunda ağlayabileceğim herhangi biri... Çevremdeki herkesin nefretini üzerime topluyordum.

Arama motoruna aklıma ilk gelen ismi tuşladım. Beni daha önce hiç görmemiş birine dökebilirdim belki de içimi. Sırlarımı birine yayamaz, benimle alay edemezdi böylelikle.

"T" İlk çıkan isim "Tuna" olmuştu. Üzerine pek fazla düşünme gereği duymadan profiline tıkladım. Parmaklarım klavye tuşları üzerinde oyalanıyor, yazacaklarımı toparlamaya çalışıyordum.

hazanaydin: Ölmekten çok korkuyorum; ama yaşamak da istemiyorum...

Saatlerce bekledim telefon başında. Bana cevap vereceğine inanıyordum. En azından iyi ya da kötü herhangi bir tepki verebilirdi.

Bildirim sesiyle birlikte zaten elimde olan telefonuma çevirdim bakışlarımı. Tam olarak da o kişidendi mesaj, Tuna Kılıç...

tunakilic: Dalga mı geçiyorsun benimle?

hazanaydin: Kırgınlıklarımı sana anlatsam...

hazanaydin: Dinler misin beni?

tunakilic: Anlamadım?

hazanaydin: Seninle dertleşmek istiyorum.

tunakilic: Tanışıyor muyuz?

hazanaydin: Hayır, hesabını da tesadüfen buldum.

tunakilic: Anlıyorum...

hazanaydin: Peki dinleyecek misin beni?

tunakilic: Mümkün olduğunca.

hazanaydin: Sıkılabilirsin?

tunckilic: İnsanları dinlemeyi severim.

tunakilic: Sorun yok o yüzden.

Ne cevap yazacağımı düşündüm uzunca bir süre. Pek konuşkan biri değildim, böyle bir işe neden kalkıştığımı bile bilmiyordum.

tunakilic: Yazacak bir şey bulamadığını anlayabiliyorum.

tunckilic: Sıkma canını, içinden geldikçe yazarsın.

Yazıyor...

tunakilic: Kendinden bahsetmek ister misin?

hazanaydın: İsmim Hazan, lise son sınıf öğrencisiyim.

tunakilic: Bu kadar mı?

hazanaydin: Ne eksik ne fazla.

tunakilic: İsmin güzelmiş.

hazankilic: Teşekkür ederim.

tunakilic: Ben Tuna, tıpkı senin gibi lise son sınıf öğrencisiyim, yüzücülük yapıyorum.

hazanaydin: Vay!

tunakilic: İstanbul'da ailemden ayrı yaşıyorum.

hazanaydin: Nedenini sorabilir miyim?

tunakilic: Eğitimim için.

hazanaydin: Küçükken İstanbul'da yaşamak isterdim; ama büyüdükçe yaşadığım şehire daha da bağlandım.

tunakilic: Nerede yaşıyorsun?

hazanaydin: Ankara.

tunakilic: Daha önce Ankara'ya gitmedim.

hazanaydin: Bir gün yolun düşerse seni gezdirebilirim.

tunakilic: Süper olur!

  Markete girdim elimde kalan son paramla. Bir an önce iş bulmalıydım. Bu şekilde devam edersem geçimimi sağlayamazdım, sağlayamıyordum da.

"Hoş geldin Hazan!"

"Hoş buldum Gökhan Ağabey." Reyonları karıştırıp birkaç paket hazır çorba aldım.

"Ne kadar tuttu?" diye sordum kasa başındaki Gökhan Ağabey'in karşısına dikilirken.

"Bu seferlik benden olsun." Bıkkınlıkla nefes verdim.

"Çok teşekkür ederim; ama kendi ihtiyaçlarımı karşılayabilirim."

"Biliyorum; ama ağabeyin olarak yardımcı olmak istiyorum."

"Gerek yok Gökhan Ağabey. Ne kadar tuttu?"

"Yirmi iki lira." Cüzdanımdaki elli lirayı uzattım, beş paket çorbanın bu kadar tutması inanılır gibi değildi.

"Dedenlerle görüşüyor musun?" diye sordu Gökhan Ağabey para üstünü uzatırken. Özel hayatım hakkında konuşmaktan nefret ediyordum.

"Nefret ettiğin halde neden tanımadığın birine yazdın o zaman?" Kendimi sorguladım.

"Hazan..." Gökhan Ağabey'e çevirdim bakışlarımı.

"Hayır, görüşmeyi de düşünmüyorum." Marketten ayrılıp evime doğru yola koyuldum. Aklım iş bulma fikriyle doluydu. Kimseden yardım alamazdım, kendi başımın çaresine bakmalıydım.

Bulaşıkları makineye dizdikten sonra salona adımladım. Orta sehpayı, koltukları, televizyonu satsam belli bir miktar gelir elde edebilirdim. Eşyaların tek tek fotoğraflarını çekip birkaç sitede satışa sundum. İnstagram'da da bilgilendirme amaçlı story attım.

tunakilic: Paraya mı ihtiyacın var?

hazanaydin: İş bulmam gerekiyor.

tunakilic: Anlıyorum...

tunakilic: Bekle biraz.

Telefonumu kapatıp anne babamın odasına girdim. Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. İki ay oluyordu onları kaybedeli, günlerim anılarımızı özlemekle geçiyordu. Odanın her bir yanı bana onları hatırlatıyordu. Hiçbir şeye dokunmuyordum, her şey bıraktıkları gibiydi.

tunakilic: Birkaç iş ilanı buldum.

Mesaja tıkladım odadan çıkarken. Art arda birkaç görsel yollamıştı.

tunakilic: İşine yarayabilir.

hazanaydin: Çok teşekkür ederim.

Yarın okuldan sonra gidip görüşebilirdim iş yeri sahipleriyle.

hazanaydin: Gerçekten çok yardımın dokundu.

tunakilic: Lafı olmaz.

Dinler misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin