Bölüm3 - Tesadüf ya da Tesadüf zannettiklerimiz

Start from the beginning
                                    

Kahvemden bir yudum daha aldım ve gözlerimi manzaradan ayırarak odama çıkmak için haraketlendim. Kesinlikle akşam yemeğini de burada yemeliydim. Daha önceki duyumlarıma göre burası Türkiye'de yapılan Fransız yemekleriyle en ünlü restoranlardan birisiydi. Burayı sevmemin nedenlerinden biriside bu diyebilirim. Fransa da 6 yıl yemek eğitimi almış ve bu tatlar üzerinde uzmanlaşmak için uğraşan ben buranın hayranıydım.

Yavaş adımlarla odama doğru ilerlerken aniden duyduğum yüksek bağırma sesiyle çaprazımda kalan mutfak bölümüne döndüm. Bu tarz şeylerde hep merakıma yenik düşerek olayı araştırma yoluna giderdim ve bu merakım başıma hep bela olurdu. Tahminlerime göre patron çalışanlarını azarlıyordu. Bende stajyer dönemlerimde bu tür bağırma ve azarlamalara mağruz kaldığım olmuştu.

Yine merakıma yenik düşerek aralıklı kapıdan içeriye göz gezdirdim. Görüş açıma arkası dönük bir adam ve tahminimdeki gibi iki çalışan girdi. Arkası dönük olduğu halde bile yakışıklılığını anladığım adam takım elbiseli, uzun boylu ve kumral gözüküyordu.

" Ne demek şeften haber alamıyoruz ya bu akşam çok önemli konuklarımızın olduğunu bilmiyor mu bu adam"

Otelin müdürü olduğunu anladığım kişi sesini alçaltmaya çalıştı ve derin bir nefes alarak parmaklarını saçlarının arasından geçirerek devam etti. Bu sefer daha sakindi.

"Bakın arkadaşlar İstanbul daki Fransız yemekleriyle ünlü tek otel bizim otelimiz. Bu misafirler kendi ülkelerine ait yemeklerden yemek istedikleri için bu otele yerleştiler. Yani ne olursa olsun ya şefi bulup mutfağa getirin yada birkaç saat içinde başka bir Fransız aşçı bulun."

Kesinlikle benden bahsediyorlardı. Bu akşam ki yemekleri ben yapabilirdim ama onlar kabul edermiydi bilemiyorum. İçeri girip girmemek arasında gidip gelirken bu işe hiç bulaşmamam gerektiğiyle ilgili kendimi geri çekmeye çalıştım. Tam arkama dönüp odama gidecekken arkamda birisinin sesini duymamla aniden irkildim. Elinde tepsi bulunan bayan garson meraklı gözlerle bana bakıyordu.

" Ne yapıyorsunuz burada ? "

Kulak misafiri olup sonradan yakalanan ve her insanın söylediği en klasik yalanlardan biri olan 'lavaboyu arıyordum' cümlesini tam kuracaktım ki arkamda kalan demin içeriyi gözetlediğim kapı yavaşça açıldı.

Arkası dönük olan o adam bana bakıyordu. Yine tahminlerimde yanılmamıştım bu adam o sırada söyleyeceğim cümleleri  unutturacak  kadar yakışıklıydı. Garson patronu görmesiyle mutfağa girmişti. Adam bana bir adım daha yaklaştı.

" Sanırım yanlış geldiniz lavabo sol tarafta "

Deminki sinirli halinden eser yoktu. Aksine gülümsüyordu. Bende nezaketen yüzüme bir tebessüm kondurdumve teşekkür ettim. Adam hiç birşey demeden merdivenlere doğru ilerledi.

Her ne kadar bu işten vazgeçsemde aniden yardım etme isteği uyanmıştı içimde. Ben bile ne olduğunu anlamadan kendimi o adama seslenirken buldum.

"Hey bakar mısınız ? " Adam bana dönerek karşımda dikildi.

"Buyurun bir sorun mu var ?"

Şuanda tüm durumu en kısa şekilde nasıl anlatabilirim düşüncesindeyken henüz söyleyeceklerimi ayarlamamış halde konuşmaya başladım.

" Ben demin konuştuklarınızı duydum. Sanırım bir sorun var. Bu akşam mutfakta size yardımcı olmak isterim. Fransa'da bir lokantada şef olarak çalışıyorum."

Adam bana şaşkın gözlerle bakıyordu. Ne diyeceğini bilmiyormuş şekilde bakmaya devam etti. Vereceği tepkiyi merak ediyordum.

"Lütfen yardımcı olun. Bu akşam ki misafirler bizim için çok önemli eğer onları memnun ederseniz size çok minnettar kalırız."

GÖLGEMSİ ( ASKIYA ALINDI )Where stories live. Discover now