thirty eight

15.1K 1.3K 3.5K
                                    

maraba ben geldim dila tekinoglu🧞‍♀️

simdi ben bu bolumun sonuna dogru bi baktim on sevisme(???????????) tarzi bi seyler yazilmis kendiliginden 🤓

neyse artik kotu motu olsun yine de atalim dedik umarim siz begenirsiniz ya valla asiri gerginim su an siciyom siiccc

ve son olarak yine dilenci gibi olduk ama yorum yaparsaniz cidden cok sevinirim 🧎‍♀️ umarim yaparsiniz 😔🧎‍♀️

iyi okumalar haramiler 🦖

+

son on dakika içerisinde yaptığı diğer yedi sefer gibi taehyung'un eli yine cebindeki telefonunu buldu ve saati kontrol etti. sabırsızlığından dolayı ısırarak şişmesine sebep olduğu dudakları öne doğru büzüldü, dolgun kırmızılıkları arasından bir of nidası döküldü.

zaman geçmiyor, aksine her saniye daha da geri gidiyormuş gibi hissettiriyordu. bir hafta dayanan taehyung, kavuşacakları saat yaklaştıkça şurada birkaç dakikaya katlanamaz hâle gelmişti.

jungkook'u gördüğünde hemen ona koşabilmek için ayakta bekliyor, yerinde kıpırdanıp duruyor, sürekli saati kontrol ediyor ve daha vakit olduğunu görünce de söyleniyordu.

''dünyada geçen bir dakika havaalanında geçen bir yıla bedelmiş demek ki. zaman kavramımın değişmesi için uzaya çıkmaya da gerek yokmuş.''

o sevgilisini beklemeye devam ederken yanına küçük bir kız çocuğu yaklaştı fakat taehyung sadece yolcu kapısına odaklandığı için at kuyruklu kızı fark edemedi.

birkaç dakikadır gözünü kırpmadan her hareketini izlediği, o güne kadar gördüğü en güzel erkeğin kendisiyle ilgilenmemesi küçük kızı biraz kızdırdı ve taehyung'un dikkatini çekebilmek için küçük sayılabilecek elleriyle şortunu çekiştirmeye başladı.

taehyung hissettiği ani temasla ürktü, hızla geri çekildi. ne zamandır orada olduğunu bilmediği kızla göz göze geldiğinde küçük kız sonunda istediğine ulaşmanın verdiği sevinçle taehyung'a gülümsedi.

''hey, korkmasana sarışın bebek! yalnız durduğunu gördüm ve hemen arkadaş olmaya geldim, ben yejin. ama tabii sen istersen prenses de diyebilirsin!''

şaşkınlığını birkaç saniye içinde üzerinden atmayı başardıktan sonra yejin ile aynı boya gelebilmek için dizlerinin üzerine çöktü. tanışma merasimini gerçekleştirmek için zarif elini öne uzattı.

"merhaba, ben de taehyung. tanıştığıma çok memnun oldum ye- ah pardon, prenses."

güzel çocuğun kendisine prenses diye hitap etmesi yejin'in yüzündeki gülümsemeyi daha da büyülttü. hızla taehyung'un elini tuttu ve annesinden gördüğü şekilde sıktı, hafifçe salladı.

"hih taehyung! elin çok, çok güzel! benim ellerimin de seninkiler kadar güzel olması için ne yapmalıyım?"

yejin'in iltifatına karşı gülümsedikten sonra sorusunun cevabını düşünmeye başladı.

"ah, bilmem ki hiç düşünmemiştim. ama sanırım yemeklerini güzelce yersen ve sağlıklı büyürsen ileride ellerin de yüzün kadar güzel olabilir."

yejin aldığı cevaptan pek memnun olmamış olacak ki dudaklarını büzdü, küçük ellerini taehyung'un elinin üzerinden çekti.

"ama sağlıklı beslenmek hiç güzel değil ki sarışın bebek! özellikle de böyle küçük ağaçlar var ya, işte en az onları seviyorum ben. çok çirkinler!"

stigma; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin