?/3

330 31 25
                                    

Bölüm şarkısı:
FINNEAS -Let's fall in Love for the Night

Sabah iki Slytherin hazırlanıp biçim değiştirme sınıfına yürüdüler. Pansy sağdan ikinci sıraya oturup asasını ve kitabını masasının üstüne koydu. Çanta taşıma gibi bir alışkanlığı yoktu.

"Acaba kimin yanına otursam?" diye düşündü Draco etrafa bakarak. Sınıf oldukça doluydu. Tanıdığı kişilerin yanı genel olarak doluydu ya da birine ayrılmıştı. Gözüne çarpan tanıdık Gryffindorlunun yanına çantasını bıraktı.

"Selam Potter." Harry çantanın masaya çarpmasıyla sıçradı. "Biliyorum yanına birinin oturmasından hoşlanmıyorsun ama başka boş yer yok." diye devem etti Draco.

Harry kendi çantasını Draco'nun yerinden kaldırıp kafasını salladı. "Ses yapmadığın sürece sorun yok Draco." Harry son yılında derslere odaklanmaya karar vermişti. Ron okula dönmeyip abisi George ile Weasley Şaka Dükkanını işletmeyi seçince okulda onunla haylazlık yapacak birisi kalmamıştı. Seherbaz olmak istediği için derslerinin üstüne düşüyordu bu yıl.

Draco sırıtıp Harry'nin ona açtığı boş yere oturdu. O sırada sınıfa giren Hermione şaşkınlıkla ikiliye bakıyordu. Harry yanına oturtulmasından hoşlanmadığı halde Draco'ya izin mi vermişti? İşte bu yeniydi.

Boş gördüğü Pansy'nin yanına oturan Hermione gözlerini Draco ve Harry'den çekmeden konuştu. "Harry'nin yanında birisinin oturmasına izin vermesi çok şaşırtıcı."
Pansy anlamadığını belirten bir şekilde kaşlarını çatınca Hermione baktığı masayı gösterdi. Pansy kafasını soluna çevirince şaşkınlıkla gözleri büyüdü. "Gerçekten bula bula o masayı mı buldun aptal..." dedi içinden.

"Ona yanında oturmak istediğini söylemiştim ama dinlemedi-" "Önemli değil, eğer grup çalışması yapacaksak sürekli kavga ederdik zaten. İkimiz de oldukça inatçıyız böyle daha iyi." Hermione Pansy'nin sözünü kesip gülümseyerek çantasından kitabını çıkardı. Daha sonra McGonagall sınıfa girmişti zaten.

- - -

"Dersimiz bitmiştir, gidebilirsiniz."

Draco dersin bitmesiyle oturduğu yerde gerinip derin bir nefes aldı. Eşyalarını toplarken sırasından kalkan Hermione'yi fark etti. Ona doğru gelecekmiş gibi hissetmişti. Asasını cübbesinin içine soktuktan sonra çantasını omzuna asıl Harry'nin kolunu yakaladı.

"Hadi Potter acele et." Harry daha ne olduğumu anlayamadan katır sürüklenirken sadece "Asam!" diyebildi. Draco yürümeyi kesmeden kendi asasını çıkarıp hızlı bir sessiz büyüyle Harry'nin asasını çağırdı. Asasını havada yakaladıktan sonra Harry, Draco'nun hızına yetişmek için adımlarını sıklaştırdı.

Hermione apar topar sınıftan çıkan ikiliye şaşkınca bakmakla yetindi. "Ne zamandır bu kadar yakınlar?" dedi yanına gelen Pansy'ye. "Yaklaşık 45 dakikadır.."

- - -

Draco karagölün yeşillik alanına gelene kadar Harry'yi sürüklemeye devam etti. Sonunda kolunu kurtaran Harry "Neler oluyor!" diyebildi. Draco "Aslında seni okulun dışına çektikten sonra bırakacaktım ancak burada tek başıma çok sıkılırım diye seni yanımda getirme kararı aldım." kısaca açıklamasını yaptı.

"Bu hala neden burada olduğumuzu açıklamıyor." dedi Harry çantasını çimlere bırakıp cübbesini çıkarırken. Daha sonra yere oturdu. Draco da onu taklit ettikten sonra biraz sessizlik oldu. "Kimseye söylemeyeceksin tamam mı?" dedi Draco sesini alçaltarak. "Özellikle Hermione'ye."

Harry kafasını sakladıktan sonra Draco asasını yerdeki yapraklara dokundurarak onları havalandırmaya başladı. "Pansy Hermione'den hoşlanıyor." "Ha tama- ne?" Harry kafası karıştığı belli, gözlerini Draco'nun havalandırdığı yapraklardan çekip ona dikti. "Ancak Hermione benden hoşlanıyormuş. Pansy'nin üzülmesini istemiyorum aynı zamanda Hermione'ye karşı romantik hislerim yok. O yüzden ondan uzak durmaya karar verdim. Normalde başka bir Slytherin öğrencisiyle şey... sevgili rolü yapacaktım ama bugün sınıfta yanı boş olan sadece sen vardın. O yüzden Potter-"

"Harry." Draco sözünü kestiği için kafasını Harry'ye çevirdi. "Harry de." "O yüzden Harry." dedi Draco söylediği isme bastırarak. Harry gülümseyip çantasının üstüne kafasını koydu. "Ortamdan ayrılmak için biraz seni kullanmış gibi oldum." Harry anladığını belirtir şekilde kafasını salladı. "O zaman şimdi sen benimle mi sevgili taklidi yapıyorsun?"

Draco yaprakları izlemeyi bırakıp hızla Harry'ye döndü. "Ha- hayır aslında- hayır ama- yani hayır ama izin verirsen- boşver hayır- ama istersen- yani yardım-" Draco'nun kendini savunmaya çalışması Harry'nin kahkahalar atarak gülmesine neden olmuştu. Gözlerini devirip kafasını göle çevirdi Draco.

"Komik değil. Hem ben gay değilim..." Harry gülmeyi kesip Draco'ya baktı. "Ama düz değilsin." dedi sırıtarak. Draco tekrardan hızla ona döndüğünde Harry, kocaman gözleriyle ona bakan bir Draco Malfoy'un her seferinde onu nasıl bu kadar eğlendirebildiğini düşündü. "Sen nasıl-" "Neden en yakın arkadaşlarımdan birinin evinde -muggle dünyasında bir evde- olduğunu merak etmiştim. Hermione anlattı."

Tekrardan bir sessizlik olduğunda Harry önceden kullandığından daha kısık bir ses tonuyla devam etti. "Yaşadığın şeyler hiç adil değil. Evet eskiden gerçekten de hiç çekilmez biriydin ancak yine de, bunları hakkettiğini düşünmüyorum." dedi Harry omuz silkerek.

Aslında Harry'nin söylediği şeyler her insanın söylemesi gereken minimum empatiydi ancak insanların ona sempati duyması Draco için çok yeniydi. "Şu an seni öpebilirim." Harry güldü. "Woah yavaşla Malfoy yalandan ilişkimiz beş dakika önce başladı." Draco'nun heyecanı ve şaşkınlığı iyice artarken "Bana yardım mı edeceksin?"

"Neden olmasın? Belki Hermione için de iyi sonuçları olur. Uzun süredir o da çok yalnız." Harry yattığı yerden kalkıp çantasını omzuna astı. "Bir şey olursa bana Hedwig'le haber yollayabilirsin. Bitirmediğim ödevlerimi tamamlamam lazım." Harry gitmek için arkasını döndüğünde Draco arkasından bağırdı. "Peki inanır mı -yani insanlar? Benim durumum Slytherinler arasında biliniyor, belki okula da yayılmıştır bilmiyorum ama sen? Sen gay değilsin ki-"

"Ama düz de sayılmam Draco." Harry alaylı şekilde sırıttıktan sonra okula doğru yürümeye başladı. Savaştan sonra Harry inanılmaz değişmişti. Sanki büyümeyi unuttuğu bütün yılları o 4 ay içinde tamamlamış, olgunlaşmıştı. Draco'ya geri cevap verebilen, laflarını ağzına tıkabilen, derslerini önemseyen birisi olup çıkmıştı şimdi.

"Yüce Merlin..." dedi Draco kısık sesle. "Neler oluyor..."

Meyankökü || Pansmione & Drarry Where stories live. Discover now