Meyankökü || Pansmione & Drarry

?/8

Bölüm Şarkısı:
AURORA - half the world away

O geceyi muggle dünyasındaki küçük bir pansiyonda geçirdiler. Odadaki küçük yatağı Pansy sahiplendi, Draco'yu taş kadar sert olan koltuğa mahkum bıraktı.

Draco yol kenarlarındaki, parayla çalışan telefonlardan birini buldu, geçen yaz evin satıcısından aldığı telefon numarasını tuşladı. Ev eski ve küçük olduğu için hala boştu. Yarın evi almaya geleceklerini söyleyip telefonu kapattı.

Sabah

Pansy erkenden uyandı. Konforsuz yatakta oturur pozisyona gelip gerindi, beli tutulmuştu. Duvara dayalı koltukta kıvrılmış uyuyan Draco'ya baktı. Kaşları çatıktı, koltuk gerçekten rahatsız olmalıydı.

Yataktan kalkıp yerdeki çantasını açtı. Draco'ya verdiği kağıda, banyo havlusunu eklemediği için kendi kendine söyleniyordu. Çantasından Slytherin kazağını, kahverengi eşofmanını ve temiz iç çamaşırları çıkarıp yatağına koydu.

Daha sonra okul bavulunu açıp asla işini yapmayan ince Slytherin havlusunu aldı. Küçük odadan daha minik olan banyoya girip suyu açtı. Su buz gibiydi, en sıcak hali bile soğuktu.

Pansy iç çekip duşa girdi. Soğuk suyun karamsarlığını yıkamasını umuyordu.

- - -

Yere düşen damla seslerine uyandı Draco. Koltukta oturur pozisyona geçip gerindi. Boynuna giren şiddetli ağrıyı görmezden gelerek bavulunu açtı. Gri bir kazak çıkarıp terli tişörtünü değiştirdi. Küçük oda rutubet kokuyordu. Rengi solmuş duvar kağıtları ve tozlu küçük masayla hayli iç karartıcıydı. Cama yürüyüp perdeleri açtı, muggleların sabah telaşını izledi.

"Perdeleri kapatır mısın?" dedi Pansy titreyerek odaya girdiğinde. Draco perdeleri çekip Pansy'ye döndü. "Günaydın günışığı." dedi alayla karışık. Pansy kısa bir 'selam' ile yatağa ilerledi. Kıyafetlerinin önüne geldikten sonra gözlerini hala ona bakan Draco'ya çevirdi. "İlk defa mı kadın görüyorsun?" dedi iğneleyerek. Draco gülüp arkasını döndü. Pansy hızlıca üstünü giydikten sonra "Buradan nereye gideceğiz?" dedi nemli havlusuyla saçlarının suyunu sıkarken.

Draco açık bavulunu kapattıktan sonra "Önce evi halledelim, sonra eşya seçmeye gideriz." Pansy de çantasını topladıktan sonra ceketlerini giyip pansiyondan çıktılar. Binanın ilerisindeki durağa gidip beklemeye başladılar. Draco cüzdanından 3 ingiliz sterlini çıkardı. Önlerinde kırmızı büyük bir araç durunca Draco Pansy'nin elini yakalayıp onu araca soktu. "Chalk Farm lütfen." dedi ve sürücüye parayı uzattı. Kapılar kapandıktan sonra Pansy ve Draco aracın en arkasına geçip oturdular.

"Bu da ne?" dedi Pansy Draco'ya eğilerek. "Otobüs." dedi Draco. "Arabası olmayan mugglelar para ödeyerek bunlarca istedikleri yere gidiyorlar." Pansy anladığını belirtmek için kafasını salladı. Sonra başını yandaki cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladı.

- - -

Durakta inip yirmi dakika daha yürüdükten sonra beş katlı bir apartmanın önünde durdular. Giriş kapısının önünde bekleyen orta yaşlı bir adam vardı. Draco Pansy'yi çekiştirerek adamın yanına götürdü. "Bay Malfoy!" dedi adam sabırsızca. "Bir an gelmeyeceksiniz sandım."

Draco mahçup bir şekilde başını eğdi. "Otobüsle geldiğimiz için geç kaldık." Adam Draco'nun yanındaki Pansy'yi süzdü. Tek kaşını sorgular şekilde kaldırdı, sonra omuz silkip Draco'ya döndü. "Arkadaşın sanırım?" Draco kafasını salladı. "Birlikte kalacağız." Adam sessiz kaldı, arkasındaki kapıyı açtı. Birlikte dördüncü kata çıktılar, adam elindeki anahtarla kapıyı açıp ikiliyi içeri aldı.

Küçük bir evdi. Kapı salona açılıyordu. Salon ve mutfak birleşikti, salonun sağında ve solunda iki küçük koridor vardı. Sağ koridorun sonunda yan yana iki kapı vardı. Bu iki kapı aynı büyüklükteki odalara açılıyordu. Sol koridorda ise iki kapı, birisi banyoya birisi tuvalete açılıyordu. Yatak odalarında bir tane büyük bir cam, salonda iki büyük cam yere kadar iniyordu. Draco hevesle Pansy'ye evi gezdirmiş, her odada 'beğendin mi?' demişti. Karar verilip adamla anlaştıktan sonra, anahtarları aldılar.

Bavullarını seçtikleri odalarına bıraktıktan sonra salona geçip duvarın kenarına yan yana oturdular. "Şimdi ne yapıyoruz?" dedi Pansy. Keyfi yerine gelmiş gibiydi. "Harry ve Hermione'yi çağıralım. Ev alışverişinde yardım gerekecek, hiçbir şeyimiz yok." Pansy onayladıktan sonra, Draco'nun geçen sene ezberlediği yoldan Hermione'nin evine gittiler.

- - -

Draco zili çaldı. Kapıyı orta yaşlı bir kadın açtı. "Draco? Merhaba canım, Hermione'yi çağırmamı ister misin?" dedi Bayan Granger gülümseyerek. "Geleceğini söylemişti." Draco gülümseyip kafasını salladığında kadın arkasını döndü. Ancak gözü Draco'nun yanındaki kıza çarpınca geri onlara döndü. "Seni görmedim tatlım affedersin." dedi mahçup şekilde. Pansy kadın ona seslenene kadar kapının açıldığını bile fark etmemişti. Gülümsedi. "Önemli değil, ben Pans-" "Sanırım seni biliyorum." dedi kadın gülümseyerek. "Sen Draco buradayken bir şekilde adresi bulup mektup yollayan kızdın değil mi?" dedi. Pansy kafasını salladıktan sonra kadın tekrardan Draco'ya döndü. "Görmeyeli büyümüş gibisin, ya da gülümsediğin için değişik görünüyorsun." dedi şakayla karışık, daha sonra içeri girdi.

Draco'nun görünüşünde değişen çok bir şey olmamıştı bir yıl içinde, sadece suratında belli belirsiz görünen sarı kirli sakalları vardı. Onu olgun gösterdiğini düşündüğü için traş olmuyordu. "Seni çok seviyor gibi." dedi Pansy. "Seviyor zaten." dedi Draco aptalca göğüsünü şişirerek. "Beni kim sevmez." "Baban." dedi Pansy acımadan. Draco ağızı açık Pansy'ye döndü. "Acıdı." Sonra ikisi de güldüler.

Hermione kapıya geldiğinde önce Pansy'ye daha sonra Draco'ya sarıldı. Kapının yanından ceketini alıp dışarı çıktı. "Ev işini hallettiniz mi?' dedi heyecanla. "Beklediğimden daha güzeldi." dedi Pansy neşeyle. "Mükemmel!" dedi Hermione "Ne zaman bana gösterirsiniz?" "Tamamen eve benzedikten sonra." dedi Draco. "Hiç eşya yok şu an." "Zaten onun için geldik." dedi Pansy.

"Eve eşya almaya gideceğiz, yardım edersiniz diye seni ve Harry'yi çağıralım dedik." "Harry Kovuk'ta." dedi Hermione. "Cisimlenmemiz gerekecek." Üçlü Hermione'nin evinin arkasına yürüdükten sonra Draco ve Pansy Hermione'nin iki elini tuttu, bir pof sesiyle cisimlendiler.