50. öpücük- Bölüm 7

265 5 0
                                    

Salona gelip tekrar Rüzgar’ın yanın oturduğumda , Tuna karşımızdaki koltuğa iyice yayıldı.

Tuna sinir bozucu bakışlarını bana diktiğinde, Rüzgar’ın dikkatini çekmiş olsa gerek, eliyle ikimizi işaret ederek, ‘Siz sevgili falan mısınız? ‘ dediğinde, birden çıkışarak ‘Hayır.’ Dedim. Neden bu kadar hızlı ve kesin söylediğimi bilmiyordum. Tuna, ellerini göğsünde birleştirdi ve başını öne eğerek güldü. ‘Hayır değiliz. Kumsal’ın hiç sevgilisi olmadı. Hatta bu zamana kadar hiç öpüşmedi bile.’ Dediğinde, Tuna’nın yüzünde alaycı bir gülümseme vardı.

Resmen şuan benimle dalga geçiyordu. Bu fazla sinir bozucuydu.  Bebekliğimden beri yanımdaki tek erkek Tuna dı. Öpüşmeyi bırak hiç erkek arkadaşım olmamıştı, olmasına da izin vermezdi zaten.

Nil, Rüzgar’ın önünden bana doğru eğildi ve gülerek ‘Gerçekten hiç öpüşmedin mi sen?’ dediğinde, gözlerimi Tuna’ya kilitledim.  Rüzgar doğrularak, hafifçe bana döndü ve alaycı bir gülümsemeyle ‘İlk öpücüğünü almamış bir ufaklık ha ?’

Hala Tuna’ya bakıyordum. Tuna, azını kıpırdatarak ‘Çocuk.’ Dediğinde , iyice sinirlenmiştim. Ben çocuk değildim ve bunu ona kanıtlayacaktım.

Rüzgar bana dönük alaycı gülüşlerini atmaya devam ediyordu.

Vücuduma hızla akın eden sıcaklık, fazla mayıştırıcıydı. Gözlerimi kapadıktan birkaç saniye sonra, sıcaklık kesildi. Gözlerimi açtığımda Rüzgar şaşkınlık içinde tam burnumun dibinde duruyordu. Evet onu öpmüştüm. Kendime inanamıyordum.  Ben. Rüzgar’ı. Öpmüştüm .

Utanç içerisinde ayağa kalktığımda, kolumda şiddetli bir acı hissettim. Yeşil gözler tam karşımdaydı. Tuna, fazla sinirli ve çenesi kaskatıydı.  Birkaç saniye geçmeden, acı bir sesle  başım aniden yana döndü ve yanağımda şiddetli bir acı hissettim. Tuna bana tokat atmıştı.

Bir an ne yapacağımı şaşırdım ve öylece kaldım. Nil ve Rüzgar ayağa kalktı. Nil kaşlarını çatmış bir şekilde ‘Tuna! Ne yaptın sen.’  Dediğinde, Tuna hiç umursamamıştı bile. Hala kolumu sıkıyordu ve gözlerini bir an olsun gözlerimden çekmiyordu. Rüzgar, Tuna’nın beni tutan kolundan tutup çekerken, ‘Bırak kızı Tuna.’ Dediğinde, Tuna gözlerini bile kırpmadan, bağırdı  ‘Sen karışma!’ sesi gözlerimi kısmama neden olmuştu.

Onu gerçekten anlayamıyordum. Birini öpüp öpmemen onu ilgilendirmezdi, ilgilendirse de bu şekilde davranması gerekmiyordu. Canım fazla acımamıştı fakat kalbim fazlasıyla kırılmıştı. İçimdeki düşünceler gözyaşlarımla birleşti ve beynim benden habersiz Tuna’yı sert bir şekilde itti.

‘Git buradan Tuna! Senden nefret ediyorum.’ Dediğimde yüzünde pişman olmuş bir ifade belirdi. Gözlerime bakamıyordu fakat bu sefer ben tam gözlerinin içine bakıyordum.

Bana yaklaşarak saçımı okşadığında ‘Özür dilerim bir tanem böyle yapmak…’ lafını onu iterek kestim ‘Ben senin bir tanen falan değilim. Hatta bundan sonra hiçbir şeyin değilim. Git buradan Tuna!’ değimde bana hızla arkasını dönüp ortadaki masaya hızlı bir tekme geçirdi ve kapıyı hızla çarparak çıktı.  Nil hızla bana sarıldığında, bu gerçekten iyi gelmişti. Uzun bir süre öyle kaldıktan sonra, Nil’den ayrılarak Rüzgar ‘a döndüm. Tam arkamda kaşlarını çatmış bizi izliyordu. Mavi gözleri tam karşımda görünce, fazlasıyla utandım ve hızla Nil’in bize verdiği odaya giderek kendimi yatağa attım. Düşüncelere dalarak uyumaya çalıştım.

Gözlerimi açtığımda pencereden süzülen ay aşığı gücünü kaybetmiş, gün doğmaya başlamıştı.  Birkaç saat önce yaşananları sanki uykumda bile düşünüş gibiydim. Bu çok utanç vericiydi. İlk öpücüğümü ,hakkında hiçbir şey bilmediğim birine vermiştim.

HÖDÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin