"Biliyorum biliyorum."

Bir süre daha sohbet ettik ve kapattık. Nazenin ile oturup film izledik ve bu sayede gece oldu bile.

"Abla ben nerede yatacağım?"
"Oda var bir tane misafir odası. Koltuk koymuştum oraya onu açarız."
"Nevresim var mı yeni?"
"Olmaz mı? Annem ve benim huyumu bilmiyorsun sanki?"

Her gün nevresim değiştirmek zorunda hissediyorum kendimi. Bu bana annemden geçen bir huy. Her gün değiştirdiğim için de yedek olarak bir sürü vardı.

Nazenin için yatağı yaptıktan sonra odasından çıktım. Mutfağa gidip su içerken kapı çaldı. Bu saatte? Kesin yine sorunlu Çağatay.
Kapıya gidip kimin olduğuna baktığımda tabii ki de doğru tahmin ettiğimi gördüm.
Kapıyı açın karşımda ilk günkü gibi dağınık bir Çağatay vardı.

"Ne vardı?"
"Çay var mı çay?"
"Çay mı?"
"Çay."
"Bu saatte?"
"Ya kızım çayın saati mi olur? Var mı sende yok mu?"
"Var."
"Ver."
"Rica etseydin verirdim biliyor musun?"
"Açelya ver şunu!"
"Ne oluyor ya? Ölümcül mesele gibi alt tarafı çay!"

Alt tarafı çay? Bunu söyleyen benim? Çay manyağı ben!

"Alt tarafı çay mı?"
"Evet."
"Bak beni yine sinirlendiriyorsun. Çay ver bana."
"Doğru düzgün iste. Böyle mi ister bir insan? Böyle mi rica eder?"
"Açelya. Bak şu an gerçekten sinirleniyorum. Ciddiyim."
"Bana ne. İhtiyacı olan kişi ben değilim."

Kapıyı kapatmaya çalışınca hemen engel oldu.

"Ya tamam!"
"Dinliyorum."
"Verir misin?"
"Neyi?"
"Çayı!"
"Bağırma bana!"
"Abla?"
"Canım?"
"Kim geldi? Ne oluyor?"
"Yok bir şey. Önemli değil."
"Ver artık şunu."
"Düzgün iste dedim!"
"Senin bana işin düşecek biliyorsun değil mi?"
"Hayır."
"Açelya, bana çay verir misin?"
"Veririm."

Nazenin kapının arkasından ablasını izlerken Açelya kapıyı aralık bırakıp mutfağa geçti.
Nazenin merakla kapıda kimin olduğuna baktı.

"Merhaba!"
"Merhaba?"
"Ben Nazenin. Siz kimsiniz?"
"Çağatay."
"Memnun oldum."

Çağatay sadece kafasını salladığında Açelya geri geldi.

"Al bakalım."
"Nihayet."
"Teşekkür edeceğine dediğine bak."
"Vermek için kırk takla attırdığından anca bu kadar."

Ben samimi olmayan bir gülüş atınca Çağatay ona bile yapmaya tenezzül etmeden merdivenlere yöneldi.
Arkasından kapıyı kapattım.

"Abla kim bu?"
"Sorunlu komşu."

Nazenin anlamaz gözlerle bana bakarken boşver deyip odasına gönderdim ve ben de gidip yattım. Nihayet!

°°°°°

Sabah izinli olduğum için bol bol uyuyacağımı düşünmek aptallık olmuştu. Nazenin'i okuluna götürmem gerekiyordu ama benim yataktan asla kalkma gibi bir düşüncem yoktu.

"Abla kalksana hadi!"
"Kızım senin ehliyetin yok mu ya?"
"Yok tabii ki!"

Niye getirdim ki ben bunu buraya? Sinirle yataktan çıkıp üzerime kalın bir şeyler giydim ve evden çıktık.

"Geç kalmadık değil mi?"
"Kalmadık."

Okulun önüne gelince hemen arabadan inmesini söyledim.

"Git hadi. Uykuma devam edeceğim."
"Of abla!"
"Dur dur. Paran var mı?"
"Var."
"Olsun bunu da al."
"Gerek yok babam daha yeni gönderdi."
"Olsun."

Gözlerini devirerek parayı alınca kafasına vurdum.

"Sanki cebine uyuşturucu koydum!"
"Ne vuruyorsun ya? Acıdı!"
"Tamam tamam "

Yaklaşıp öptüğümde gülümseyip o da öptü ve arabadan indi. Tam o an Su geldi.

"Açelya abla! Merhaba nasılsın?"
"İyiyim Su sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim."

Konuşma burada bittiğinde el sallayıp oradan ayrıldım. Ama uykum tamamen açıldığı için kahvaltı yapmaya karar verdim ve bir yerde durup simit poğaça aldım. Eve gelip çay yaptım. O olurken de sabah üzerime giydiğim saçma şeyleri çıkardım. Mutfağa gidip kahvaltımı yaptıktan sonra balkona çıktım.
Aşağıda kediler vardı bir sürü. Evimde hayvan besleyebilsem bir sürü evcil hayvanım olurdu ama malum tek yaşıyorum ve gidince gelmeme gibi huylarım var. Mutfağa geri dönüp birkaç tane plastik kap alıp aşağı indim. Donmamasını umut ederek içlerine su doldurdum ve evin kenarlarına koydum. Buralar çok soğuktu ve şimdiden minik göletlerin üstü buz tutmaya başlamıştı bile. Bahçeye minik hayvan evleri yapmam lazımdı. Şimdilik onu yapabilecek malzemem olmadığı için sadece yemek ve su verebilirim. Arabaya binip büyük bir markete gittim ve büyüklerinden birkaç paket mama aldım. Eve dönüş yolunda yollara azar azar döktüm ve eve gelince de su kaplarının yanına mama döktüm.

"Ne yapıyorsun?"

Bordonun AşkıWhere stories live. Discover now