Bir kaç saat sonra şirketin dönen kapısından içeri girdiğimde çoğu kişi bana minnetle bakıyor, selam veriyordu. Ben de onlara karşılık verdiğimde asansöre yöneldim. En üst katın tuşuna bastığımda boş asansör hız kesmeden 30. kata çıktığında ayağımla kısa bir ritim tuttum.

Kapılar açılıp asansörün çanı çaldığında çıktım ve ilerlemeye devam ettim. Topuk sesini duyanlar bana dönüp selam verirken gülümsemekle yetindim. Geçerken bir kaç kişinin uzattığı belgeleri imzalıyor, çizimlere bakıyordum. İnşaattan daha çok mimariye kaymıştık son zamanlarda. İnsanlar yapılardan çok tasarım için geliyordu. Bu da benim işime gelirdi ancak.

"Aksel hanım! Sizi gördüğüme o kadar çok sevindim ki, nasıl anlatabilirim bilmiyorum!" asistanım büyük bir aşkla gözlerime bakarken kaşlarımı çattım.

"Nedir herkeste ki bu patron aşkı?" diye sorduğumda odamdan gelen bir sesle neredeyse yerimden sıçradım.

"Acar mı o?" dedim şokla. Kafa salladı.

"Sizden sonra daha otoriter biri gelmez diyorduk ama... Tanrı işte, tükürdüğünü yalatır insana..." gülümsedim.

"Acar iyi çocuktur ya..." diye mırıldandım odama doğru ilerlerken. Pek bir şey değişmemişti kapıyı araladığımda. Dosyalarım aynı yerdeydi, duruyorlardı. Sadece bir kaç kağıt yere düşmüştü.

"Acar bey... Girebilir miyim acaba?" dedim alayla. Bana bakarken hafif sırıttı.

"Tabi ki Aksel hanım, bir şey mi olmuştu?" ayağa kalktı. "Buyurmaz mıydınız?" elimi kalbimin üzerine koydum ve gülümsedim.

"Çok naziksiniz." kıkırdadım ve koltuğuma oturdum.

"Şaka maka idare ettiğin için teşekkürler. Hatta duyduğuma göre biraz fazla idare etmişsin. Kaptırıyorsun kendini." omuz silkti önde ki koltuğa otururken.

"Yapıyorum bu işi ben ya." küçük bir kahkaha attım.

...

"Tamam, o işi alalım. Sinan Ayvaz'ın ev projesini de akşam mailimde görürsem mükemmel olur. Farkındayım bu aralar daha kişisel çalışır olduk. Ama bu sefer talep te arttı. Cemre sen benimle bir odama kadar gel, diğerleri dağılabilir arkadaşlar. İyi akşamlar." herkes masada ki dosyalarını ve kağıtlarını toplayıp kahveleriyle odayı terk ettiklerinde çalışmayı özlediğimi fark ettim. Yoğun tempo insanı güçlendiriyordu.

Ben de kalkıp yanda ki odama geçtiğimde Cemre beni takip etti ve arkamdan odaya girdi.

"Reklam anlaşmalarına bir bakalım. Şuanlık program ne kadar izin verirse alalım. Bu dergi işi yalnızca model olarak değil şirkete de yardımı oldu. İnsanlar tanımasa da tanımaya başladı. Beni, şirketi." kafa salladı.

"Aynen öyle, o yüzden ben çok güzel olan 1-2 tane iş seçtim. Yetersiz derseniz diye ya da beğenmezseniz yedekler de var." kafa salladım.

"Tamam, getir bir bakayım."

...

"Kötü olmuş kuzum ya... Ama biliyorsun , Barlas asla ama asla bırakmaz seni. Biraz kafa dinlemeye ihtiyacı var ve bu reddedilemez." kafa salladım menüye bakarken.

"Menüde de doğru dürüst bir şey yok..." diye mırıldandım. Barlas'ı düşündükçe kafayı yiyordum ve bu çok iğrençti.

"Ama hep buradan yersin sen." dedi garsonu çağırırken. Omuz silktim.

• Aksel • Where stories live. Discover now