y e d i

4.3K 461 712
                                    

Merhabalaaaar
Uzuuun bir aradan sonra yazabildim. Love Among Us'a çok daha istek olduğu için onu öncelik tutuyordum çünkü aynı anda ikisine yazabilecek enerjimin olmadığını geç fark ettim. Yine de bu hikâyenin yeri bende çok ayrı ve derin olduğu için birden gelen ilhamla yazmış bulundum.🌃

İyi okumalar, yorumlarınızı eksik etmeyin 💞

•••



"Her zaman aynı şeyleri söylüyorsun. Ben de çok üzülüyorum ama ne yapabilirim ki? Bence bu konu kapansın. İyi geceler anne."

Jimin hemen telefonunu kapadı ve masasının üzerine yerleştirdi. Gece saat ikiydi. Gün içinde aramayı unuttuğu annesi, tripli bir şekilde aramıştı. Onu çok severdi ama sanki moralini bozmaya ant içmiş gibi konuşmalar yapmıştı.

Jungkook ile olan ilişkilerini biliyordu. Destekliyordu desteklemesine ancak her şey laftaydı. Altı ay önce, öğrendiği an sorduğu ilk soru 'onun ailesi de seni biliyor mu?' olmuştu.

Cevap elbette ki 'hayır'dı. Jungkook'un ailesi, henüz onun yönelimini bile bilmiyordu ki! Bunu söylemesi ile annesi anında itiraz etmişti. Seni neden gizliyor?, korkak birisi sevgi veremez, ileride üzülürsün, başın çok ağrır, cesur birilerini bulamadın mı?, senden utanıyor gibi gibi.

Uzun zaman sonra tekrar bu konuyu açmıştı gecenin bu saatinde. Keşke Jungkook'un bende kaldığını söylemeseydim diye içinden geçirdi. Bunun üstüne bir de kendini kullandırtma temalı bir konuşma geçmişti. Sürekli Jungkook'u evinde ağırlaması annesinin sinirini bozuyordu. Onun gözünde hâlâ ne yaptığını bilmeyen biri olmak berbattı.

Yatakta huzurla uyuyan sevgilisine baktı. Sınavlardan dolayı yeterince uyku alamadığı için normalden daha erken uyumuştu. Gülümsedi. Gün içinde terör estiren, kaslı adam, bebekler gibi uyuyordu.

Düşünmek istemiyordu ama annesi aklına soktukça, hâlâ neden ailesine yönelimini açıklamaktan çekindiğini düşünüyordu. Sonsuza kadar kapalı bir kutu içinde yaşayacak mıydı? Nereye kadar sürebilirdi ki?

Yanına gitti ve ona doğru döndü. Sırt üstü uyuması işine gelmişti. Hemen dirseğinden destek alıp, onu izlemeye koyuldu. Elini de yanağına attı ve yavaş yavaş okşamaya başladı. En sevdiği aktivite buydu belki de. Onu özgürce sevebilmek.

Yanağına öpücük kondurdu, ardından saçına. "Seni çok seviyorum." Dile getirdiğinden çok daha büyük bir sevgi vardı içinde. Sadece ona karşı olan ve her geçen gün büyüyen.

Yutkundu. Masum bir şekilde severken gözü üstündeki tişörtünün açık bıraktığı teninde kalınca aklı direkt olarak banyodaki o anlara gitmişti. Alt dudağını dişledi. Tekrar yaşanması için her şeyi yapardı. Ne yapacaksın ki? Sahiden ne yapabilirdi ki? Utangaçlığı olduğu müddetçe en fazla öpüşürlerdi.

Seni çıplakken biliyor, inlerken biliyor, boşalırken biliyor, güzel iltifatlar ediyor, dokunmak için neredeyse yalvarıyor, teması kesmek istemiyor ve sen sadece öpüşmek diyorsun? Üstelik onu kaybetmekten deli gibi korkarken? Aptalsın.

İç sesi yine ve yine haklı çıkarken sadece iç çekti. Doğrusu, yaşanılan olaylardan sonra aşırı utangaç değildi. Sadece çekingenlik vardı. Bir zahmet onu da at ve bir an önce yakışıklı sevgilin seni altında inletsin.

Kulakları kızardı ve içi gıdıklandı. Düşüncesi bile vücudundan tatlı bir titreme geçirtiyordu. Sevdiği adamı arzulamak içinde yanan bir ateşti.

special adviser •jikookWhere stories live. Discover now