Belki acıtacak bir kesit iki

122 8 0
                                    

-Bunu duysan ağlar mıydın? Eğer bunda ağlamazsan, bundan sonra yazacaklarımın tek bir tanesinde bile ağlayamazsın.-

Gözyaşlarını başka güne sakla.
Bunu bana derken sen de benim gibi ağlıyordun. Yerdeydik ikimiz de. Üstümüzdeki şık smokinlere rağmen kim bilir kaç ayak tarafından aşındırılmış şarap kırmızısı halının üzerinde oturuyorduk. Beni dizlerimi kendime çekmiş bir halde hıçkırarak ağlarken bulduğunda bir an bile düşünmeden sen de benim yanıma oturmuş, benim dizlerime sardığım kollarımın üstüne sen de kollarını sarmıştın. Yanağını da dizlerimin etrafında sarılı olan kollarımıza yaslamıştın ve sen de ağlamaya başlamıştın.

Hafif bir şekilde doluyordu büyük salondaki şarkının sesi içeriye. Hıçkırıklarımız insanların gülüşme seslerinin içinde kulağa daha da acınası geliyordu. Zaten, gizli saklı dökülen göz yaşları ne zaman acınası olmaktan kurtulabilmişti?
İkimiz de acınasıydık. Ikimiz de ağlıyorduk. Önce kendimize, sonra birbirimize ve aslında fark etmeden o an içimizde parçalanan bazı güzel hislere ağlıyorduk.
Kimse bizi duymuyordu. Bir biz vardık birbirimiz için, acımız için kulakları sağır eden yürek gürültümüzün içinde, bir de yine biz vardık.

Bir ara kafanı kaldırdın işte. Ne kadar zaman sonra bilmiyorum. Bir ara kafanı kaldırdın. Gözyaşlarını başka bir güne sakla dedin. Ne kadar acınasıydın. Gözyaşların göz pınarlarından dökülürken dudaklarından bunlar dökülüyordu. Tanrım, ne kadar acınasıydın. Acınasıydık.
İçimiz parçalanıyordu. Kimse duymuyordu ve biz yine de şunu söyleyerek kaldırmaya çalışıyorduk birbirimizi. Gözyaşlarını başka bir güne sakla.

Çok küçükken bir kere sınıfta öğretmenimiz bir etkinlik yaptırmıştı. Sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeyler için birer liste hazırlamamızı istemişti.  İlkokul birdik.
Parmaklarımızın kelimeleri yaratabilme yeteneği olduğunu yeni öğrenmiştik. Öğretmenimizin isteği ise bu yeteneği geliştirebilmemizdi. O gün sevdigin şeyleri yazdığın listende bir madde vardı.
Ağlamayı sevdiğini yazmıştın.
Öğretmenimiz bunu neden yazdığını sorduğunda ise büyük annenin suyun bereket olduğunu dediğini söylemiştin ve sonra  şunları eklemiştin. " Ben de ağlarken aslında su yaratıyorum ve bunu, büyük annemi düşündüğüm her zaman yapabiliyorum. Biraz tuzlular ama sorun değil. Çünkü su berekettir."

Bana gözyaşlarını başka bir güne sakla dedin.
Ve bu sadece benim gözyaşlarımı daha da şiddetlendirdi.

 Ve bu sadece benim gözyaşlarımı daha da şiddetlendirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ve Bu Kesit Acıtabilir, Belki...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin