DERS ÇALIŞMAK

75 37 20
                                    

Birincisi bu yazıyı sınav senesinde olan arkadaşlar sakın okumasın jdnsndk Çünkü sizi ders çalışmaktan soğutabilirim. Neyse başlıyorum hazırsanız. Gene ne saçmalıycam acep?

Öncelikle hiçbir zaman sınıfın tembel öğrencilerinden olmadım. Kendimi övmek değil amacım ama hani şu ders çalışmayıp da gene de yüksek not alan öğrencini olur ya her sınıfta. Hah işte o benim. Her zaman bir sınırım olmuştur ve o sınırın altına düşmem. Bunu zekayla çelişkilendirmeyin çünkü hepimizin normal zekada insanlar olduğunu düşünüyorum. Benim tek artım ise bu işin sırrını çözmem oldu. Bir gün dönüp etrafımdaki diğer öğrencileri gözlemle fırsatım oldu. Oturdum hepsi hakkında sesli düşündüm. Sonra bir şey fark ettim. Biz ders çalışmayı, okulda başarılı olmayı gözümüzde o kadar büyütmüşüz ki bunun altında ezilmişiz. Sınıf arkadaşlarıma baktığımda göze batan iki grup öğrenci gördüm.

Birinci grup oturup saatlerce ders çalışıp afedersin kıçını yırtan, yarış atı gibi yaşayan arkadaşlarımdan oluşuyor. Ders çalışmayı, sınıfta ya da okulda derece yapmayı, belki de ailesinin zoruyla iyi bir yerlere gelmeyi o kadar dert etmiş ki o arkadaşlarım, ders çalışmadan geçirdikleri her anı zaman kaybı olarak görüyorlar. Tenefüslerde, boş derslerde, kantinde, her an, her saniye o test kitabı ellerinde. Yani kızamıyorum onlara çünkü mutluluğu, başarıyı sadece ders çalışarak elde edebileceğimizi zannediyorlar. Oysa senin hayallerin yok mu be kardeşim? Hiç oturup düşünmedin mi ben neden yaşıyorum diye? Sen neden yaşıyorsun? Eşşek gibi ders çalışmak için mi?

Aranızdan bazılarının bana sövdüğünü "Öyle diyorsun da Tuba ilerde okuyup adam olmamız, meslek sahibi olup mutlu olmamız gerekmez mi?" diyorsunuz. Evet, elbette gerekir. İleriye dönük yatırımlar yapman gerekir ama şimdi mutsuz olup, gece gündüz ders çalışarak ileride mutlu olamazsın. Bak ileride de mutlu olamayacaksın arkadaşım. Üniversiteyi bitirip eline diplomayı alınca mutlu olacağını mı zannediyorsun? Oysa sen farkında değilsin ki ileride sırtına daha büyük sorumluluklar indirmek için şimdi çabalıyorsun. Sen zannediyorsun ki üniversite diplomanı eline alınca istediğin hayata sahip olacaksın. Ne yazık ki öyle olmayacak. Sen patronuna söyleyemeyip içine attığın laflarla uğraşacaksın, sen öğrencilik yıllarında olduğu gibi erken kalkacak, hep bir sorumluluk altında ezileceksin. Yani şuan geniş bir pencereden bakın mesela. Millet it gibi çalışıp meslek sahibi olup sonra daha da it gibi çalışıp mesleğinin sorumluluklarını yerine getiriyor. Yani biz bu durumda daha çok çalışmak icin çalışmış oluyoruz. Yanlış mıyım? Tek fark elinde biraz paran olmuş olacak. Ama mutlu olacak mısın? Eğer hayallerinin peşinden gidersen evet. Neyse ne demek istediğimi anlayacaksınız.

İkinci grup arkadaşlarımda yine dersleri gözünde çok büyütüp en başından pes etmiş, mutluluğu kendine layık görmeyen arkadaşlarımdan oluşuyor. Onlara ne denir bilmiyorum ama tek tavsiyem; hayata tutunmak için bir sebebin yoksa sadece nefes alan bir ölü olarak yaşarsın.

Yani iki gruptan birincisi mutluluğu üniversite diplomasıyla kazanacağını zannediyor, ikincisi mutluluğu en başından istemiyor ya da ulaşılamaz zannediyor.

Şimdi o kadar eleştirdim sadede geleyim bari. Benim hayallerim var arkadeşlerim. Onlarin ne olduğunu tabiki burada söylemeceğim çünkü baya uçuk kaçık şeyler. Evet, ders çalışarak mutsuz olmak yerine hayallerim için çabalıyorum. Mesela bir kitap yazıyorum çünkü o mınyak hayalleri gerçekleştirmek için kendi paramı kazanıyor olmam gerekir. Ben de o yüzden kitap yazıyorum ve bir gün bastırmak ya da başka bir şekilde piyasaya sürmek istiyorum. Bu sayede hayallerime bir adım daha yaklaşmış olurum. Şimdi siz de diyeceksiniz ki "Ben avukat olmak istiyorum o yüzden de ders çalışıyorum diyeceksiniz. Şunu düşünüyorum; kimsenin hayali mesleği olamaz. Meslekler bizim hayalimiz olmak için değil, hayatımızı devam ettirmek ve para kazanmak için varlar. Seni avukatlıkta neyin mutlu edeceğini sanıyorsun? Dosyalarla boğuşup, sabahın köründe kalkıp, patronundan nasıl gezmek için izin alacağını düşünüp mutlu olamazsın. Ha diyorsan ki avukatlık mesleği çok heyecanlı diye o zaman da sevdiğin mesleği yapmış olacaksınız ama hayallerinizi yaşayacak mısınız? Sizin çalışmak dışında hobileriniz yok mu mesela? Gezmek, kafeye gitmek, arkadaşlarınızla muhabbet çevirmek, yalnız kalmak, kitap okumak, yağmuru seyretmek, dünyayı gezmek ya da yardım etmek. Bunun gibi birçok örnek verebilirim sizlere. Ancak ileride meslek sahibi olursanız kendinizi mutlu eden şeyleri gerçekleştirmek için önce patronuna ağız eğip ondan izin alman gerek ya da tüm sorumluluklarını halletmen gerek.

Kısacası şunu söylüyorum; evet, ileride hayatını sürdürebilmen için bir mesleğe ihtiyacın var ama mesleğini hayatın yapmak zorunda değilsin. Mesleğin sana sadece para getirecek o yüzden hayatını sürdürebilmek için, mesleğin için çabala ama sırf ileride para kazanacaksın diye de kendini bunaltma, ya da hayattan zevk almaktan bıkma. Çünkü siz mesleğiniz için, paranız için yoksunuz. Siz bu hayatı yaşamak, sizi mutlu eden şeyleri ve hayallerinizi yaşamak için varsınız. Yani meslek ve para her zaman ikinci planda kalmalı. Çünkü siz eşşek gibi çalışıp üç-beş kuruş kazanmak için değil hayalleriniz için varsınız.

Yaşamak ve yaşamak vardır. Biri hayatta kalmak için yaşar biri de attığı her adımdan zevk almak için. Ve emin olun ölüme en yakınken sadece yaşayamadıklarınız için üzüleceksiniz.

Bir söz vardı; yaşamak istediklerinizi yapmak için ölmek üzere olduğunuzu bilmenize gerek yok.

Eveet, umarım anlatabilmişimdir. Yani kısaca diyorumki "Hayatınız için çabalayın, boşlamayın ama paranın, kariyerin köpeği de olmayın". Diyorum ya; hayatınızı yaşayın. İstediğiniz hayatın hayalini kurun. Ve onun için sadece paranın yeterli olmadığını görün. Zaman lazım. İstemek lazım. Gene aklımdakini çok iyi anlatamadım ama olsun. İçimi döktüm. Öylesine yazdım yani. Yorumlarınızı bekliyorum. Öpüldünüz♥️
Bu arada medyada 4 dk lık kısa bir video var. Mutlakaa izleyin😘

KENDİM(ehehehh)Where stories live. Discover now