Ben ve Kurallar

200 52 41
                                    

OKURKEN CRİNGEDEN GÖZÜNÜZ YAŞARACAK. NEYSE ANLATMAYA ÇALIŞTIĞIM ŞEYE ODAKLANIN. EHEHEHH

Evet, konumuz mutluluk, bakış açısı ve sınırlarımız. Hayat bir yapboz olsaydı inanın bana bu üç parça yapbozun en büyük parçaları olurdu. Ben kimim? Ben ne istiyorum? Bu dünyaya sadece diğerleri gibi yaşamak ve hiç bir iz bırakmadan ölmek için mi geldim? Sen hiç sordun mu kendine bu soruları? Ben sordum. Hala da soruyorum. Sürekli hatırlatıyorum kendime kim olduğumu ve sınırlarımı.

Şuan sor mesela kendine bu soruları. Cevap veremedin değil mi? Tıkandın kaldın. Bilmiyorsun. Umursamıyorsun. Çünkü sen diğerleri gibi olmaya mahkumsun. Böyle yaşamak zorunda olmasan da senin tercihin diğerleri gibi yaşamak, ölmek, baş kaldırmamak. Çünkü baş kaldırırsan ve uyum sağlayamazsan dışlanırsın, koskoca dünyaya sığdıramazlar seni. Böyle olmasından korkuyorsun değil mi? Eğer bunlar senin kaldıramayacağın bir yük ise kork çünkü öyle olacak zaten! Ama korkmuyorum diyorsan düzeni sen yarat. Sınırları sen yarat. Kuralları sen koy. Bunu saf ve temiz duygularla, tüm insanlığın çıkarına olacak şekilde yap. Çünkü ben öyle yapıyorum.

Nasıl mutlu olunur? Benim hayata bakış açım nasıl? Kendime koyduğum kurallar neler?

Bana göre bu üçü hayatın en karmaşık ama en gerekli üç ana parçası. Neden mi? İnsanı hayata bağlayan ve yaşamak için çabalamasını sağlayan duygu mutluluk olurken insanın doğru ve başarılı bir ömür geçirmesini sağlayan şey ise bakış açısı ve kurallardır.  Biliyorum kulağa farklı şeyler gibi geliyor ama değil. Çünkü çoğu insan bu dediklerimin farkına hayatlarının bir döneminde varır. Ancak sadece erken varanlar kazanır.

Ben buna hayatımın en büyük dönüm noktası ismini verdim. Henüz bir ergen olsam da ben kendi fikirlerime ve sınırlarıma sahibim. Mutluyum çünkü hiçbir şeyden şikayetçi değilim. Aksine başıma gelen bütün olumsuzluklar için şükrediyorum çünkü ben hatalarımla ben oldum. Evet ben oldum! Ben varım! Ben değerliyim! Ben özelim! Ben mutluyum! Ben her şeyim ve ben hiçbir şeyim! Yere göğe sığamasam da benim gibi 7 milyar tane insan daha var! Evet ben ve sen o kadar çok şeyiz ki biz küçük bir evreniz!

Nasıl mutlu olunur?

Eveettt yıllardır bilim insanlarının bile cevaplayamadığı bu soruyu ben cevaplayacağım.
Hazırsanız açıklıyorum! Veeee cevap; SEVMEK!
Evet, doğru duydunuz! Cevap sevmek. Çünkü mutluluk sevmekten gelir. Hayatı sevmek, sevmeyi sevmek, kendini sevmek hatta seni sevmeyen herkese inat havayı, suyu, toprağı, güneşi sevmek seni dünyanın en mutlu insanı yapar. İnanın ki siz sevdikçe ve istedikçe üstesinden gelemeyeceğiniz hiçbir şey yok. Mutsuzluğu bile severseniz neden yıkılasınız ki?

Yanlış anlamayın! Sevilmek değil sevmek. Kimseden sizi sevmesini beklemeyin, sizi seven olursa ne güzel. Ama eğer sevilmiyorsan kabul et ve devam et. Kendi yoluna bak.

Benim kendime koyduğum kurallar neler?

Belki de bu hayatta kendime yaptığım en büyük iyilik sınırlarımı belirlemek oldu. Kendime koyduğum ilk kural neydi biliyor musunuz? Duygularını çöpe at! Evet ben duygularımı çöpe attım.

Yanlış anlamayın, eminim ki aranızdaki en duygusal, en vicdanlı, en sevgi dolu insanlardan biriyim. Ama karar verirken asla duygularım beni yönetemez. Ben duygularımı yönetirim. Küçük bir örnek vereyim. Bu dönüm noktasını yaşamadan önce erteleme hastalığım vardı. Aklıma bir plan geliyor ya da bir sorumluluğumu yerine getirmem gerekiyor diyelim. Onu mutlaka son güne ertelerdim. Hatta hayallerimi bile! Öyle ki harekete geçmek şuan yazdığım kitabımı yazmama bile vesile oldu. Şimdi ne yapıyorum biliyor musunuz? Bana ve etrafımdakilere zarar verecek tüm duyguları bir güzel çöpe attıyorum. En başta da güven ve üşengeçlik duygusunu! Buna biraz da nefsimi terbiye ettim diyebilirim.

Bir sonraki en önemli madde ise hiç kimseye güvenme oldu. Hatta ailene bile! Haberlerde miras için birbirini öldüren kardeşleri görmeniz bile yetmiyor mu insanların ne kadar nankör olduğunu açıklamaya? Eğer yetmiyorsa açıklıyorum; insanlar nankördür.

Yeri gelir en güvendiğiniz dostunuz başka birini size tercih eder. Yeri gelir en yakınınız başarılarınızı kıskanır. Bu böyle uzar gider. Siz herkese güven verin, hiçbir zaman birini yarı yolda bırakmayın, size çok büyük kötülük yapılsa bile sizdeki sırları koruyun ama ne olursa olsun kimseye güvenmeyin. Evet bu bir yük! Evet bu çok çok zor bir şey ama güvenmek ve bir güzel kazık yemek daha kötü. Kazık yendi, onaylandı.

Ve bu listenin olmazsa olmazı cesur ol kuralı. Ne yapın biliyor musunuz? Hayata en fazla ölürüm gözüyle bakın. Çünkü en fazla ölürsünüz. Mesela senin o kıvrana kıvrana çıktığın sahneye ben “ Ööff en fazla rezil olurum ve lise bitene kadar benimle dalga geçerler.” diyerek çıkıyorum. Ya da terasın demirlerine çıkıp hava almaktan korkuyorsanız size tavsiyem derin bir nefes alın ve içinizden "En fazla ne olabilir ki?" diye sorun. Yani cesur olun ama “En fazla ölürüm.” deyip de hayatı boşlamayın. Çünkü siz hayalleriniz için varsınız!

Bu liste böyle gidiyor işte. Mesela “ Yalnızlığı sev.” diyorum kendime. “Bu yolda kimseye ihtiyacın yok. Tek başına kendi krallığını kur.” diyorum. Ya da tabiri caizse benim kitabımda intikam almak yasak, kin tutmak yasak, bir kişiye bağlanmak yasak, korkmak yasak, sadece kendini düşünmek ve sadece başkalarını düşünmek yasak, hayallerini ve amacını unutmak yasak, surat asmak yasak ( gülümsemek benim zorluklara karşı geliştirdiğim bir savunma mekanizması) böcekleri bile öldürmek yasak ( böceklerden korkarım) çünkü tüm yaşamlara saygım var. Böyle işte ama bir sonraki en büyük kural ne derseniz en büyük kurallardan biri kendine koyduğun tüm kurallara uy. Ama sadece kendi kurallarına! Başkalarının sana koyduğu yasaklar hoşuna gitmiyorsa bir güzel çiğne o yasakları. Mesela kendime ‘kimseye güvenme’ kuralını koyduktan sonra çok istedim birilerine güvenmeyi ama... Ya da çok istedim sabah ezanı okunurken uyumayı ama kurallar benim iyiliğim için var. Ve bu kurallar benim küçük krallığımın havada kalmış bazı kuralları. Ben bu öğütler sayesinde özgüvenimi kazandım, kendimi sevdim, yenilmedim.


Her canlı, her insan, her yaşam özeldir sadece bunun farkında olanlar daha özel hisseder.)

____________________________

Ay bu yazı çok cringe lann. Utanıyorum. İtiraf edin hadi cringe. Aslında içinizden 17 yaşındaki bu kız ne yaşadı da böyle oldu diye geçiriyor olabilirsiniz. Evet, hiçbir şey yaşamadım. Yani yaşasım aslında ama bunlar çok minik şeyler. Tek suçum yaşadığım küçük şeylerden büyük dersler çıkarmak oldu. Ay neyse bu yazıyı 5-6 ay önce yazdım ve düzenlemeye üşeniyom. Şimdii vurun beni👈

KENDİM(ehehehh)Where stories live. Discover now