bayılma

3.4K 43 13
                                    

Elini bana uzatırken "Hadi onlara dans nasıl edilirmiş gösterelim Judith." Dedi. Uzattığı eli tuttuğum anda beni pistin ortasına çekmişti bile. Sarhoş olduğum için ayakta zor durmama rağmen deli gibi dans etmek istiyordum. Dans özgürlüktü, dans uçmak demekti, dans aşktı...

Ülkenin en iyi caz piyanistlerinden biriydi piyanonun başındaki adam. Thredor elini belime attığında ilk defa uzun uzun bakmıştım gözlerine. "Bu şarkıya bayılıyorum."

Pistte dans ederken kimseye aldırmadan tamamiyle vücudumu kullanarak dans ediyordum. Ayık kafayla bu hareketlerin onda birini bile yapamazdım. Utanır ve barmen çocuktan bana bir martini hazırlamasını rica ederdim. Ama şimdi daha iki gün önce tanıştığım bir adamla kendi sınırlarımı aşar gibi dans ediyordum.

Thredor beni kendine çekerken elleri sırtımdan kalçama kadar indi. Gözlerine bakamıyordum ama şikayet etmeyecektim. Beni defalarca kez döndürürken alkış seslerini az buçuk duyabiliyordum. Müzik neredeyse bitmek üzereydi. Feci yorulmuştum. Benim bırakacağımı anladığı an bir anda beni kendine doğru çekti. Belimden tutup bedenimi aşağıya çekerken daha önce hiç böyle bir an yaşamadığımı farkettim.

"Günaydın." Dedi Bayan Molly. Etrafıma bakarken sabah olduğunu bile idrak edemiyordum.

"Ne işiniz var burada?"

"Doktor bey ara ara sizi kontrol etmemi söylemişti. Rahatsız ettiysem özür dilerim." Bunları mahcup bir şekilde söylüyordu.

"Ben... ne doktoru ne oldu bana?" Bir anlık şaşkınlıkla söylüyordum bunları.

"Dün gece davette bayılmışsınız. Neyseki aile doktorumuz sizi hemen muayene etti. Bir sıkıntınız yokmuş ama birkaç gün kendinizi yormayacakmışsınız. He birde içki... Özür dilerim."

"Önemli değil." Dedim Bayan Mollynin eğilmiş başına bakarken. "Stresliyken içkiyi hep kaçırırım."

Yataktan kalkarken yanı başımda duran kahvaltı tepsisine baktım. "Kahvaltıyı kaçırdım sanırım saat kaç?"

"Ee şey aslında." Kekelemeye başlamıştı. "Onlar şu an kahvaltı masasındalar ama sizin burada daha rahat edeceğinizi düşündüler."

Hizmetçi kadın odadan çıktıktan sonra gardrobun başına geçip rahat bir giysi seçmeye koyuldum. Kahvaltımı aşağıda onlarla birlikte yapacaktım. İçkiyi fazla kaçırdığımdan başım çok ağrıyordu. Siyah bol kotumu üstüne de beyaz spor gömleğimi giydim. Saçlarımı tepeden sıkı topladıktan sonra dün geceden kalma makyajımın üstünden geçtim.

"Günaydın Judith." Dedi Alex gülümserken. "Kristen ona bir tabak getir lütfen." Birkaç gün önce bahçede konuştuğum hizmetçi kızın adını şimdi öğrenmiştim.

Masaya Orlandonun yanına otururken bana hiç bakmadığını farkettim. Elimle çaktırmadan dürtünce gözleri gözlerimi buldu. Sinirliydi.

"Noldu?" Diye fısıldadığımda bana cevap vermedi.

"Kahvaltıdan sonra seni çalışma odama bekliyorum Judith!" Dedi Emma.

"Bir sorun mu var?" Kristen tabağımı getirirken onun da bana öfkeli olduğunu anlamıştım. Burada ne uluyordu?

Yemek faslı boyunca kimse benimle konuşmamıştı. Andynin küçük kızları ve Alex haricinde herkes sessizdi. Yemekten sonra çalışma odasına giderken içimi derin bir gerginlik sardı. Kapıyı tıklatırken elimin titrediğini farkettim.

"Biliyor musun bir dönem ben de alkolle savaşmıştım." Camdan bahçeyi izleyen Emma söylüyordu bunları.

"Düşündüğünüz gibi değil." Dedim cama yansıyan suratına bakarken. "Ben sade-"

"Dün gece yaptığın rezilliğin hesabını vermelisin Judith!" Dedi bana bir anda dönerken. Yanıma yaklaşırken kendimi ne kadar çaresiz hissettiğimi farkettim.

"Judith nasıl bir aileye geldiğini farkında değilsin."

"Bu aileye layık olmadığımı düşünüyorsunuz ama sizin bile bilmediğiniz şeyler var." Dedim Thredor ve Kristenin yasak aşkını kastederek. Odadan çıkarken arkamdan bir şeyler söyleyen Emmaya aldırmadan aşağı kata iniyordum. Orlandoyla konuşup buradan gitmek isteyeceğimi söyleyecektim.

"Biliyor musun" dedi koridorun sonundaki Jess. Bana yaklaşırken gözlerinin altındaki morluğun sebebini az buçuk anlayabiliyordum. "Bu güne kadar kocamı elimden almak isteyen çok kadın oldu."

"Sen sarhoşsun." Dedim odamın kapısını açarken. Ama bir anda beni duvara sıkıştırıp gözlerini gözlerime gömdü adeta.

"Yanlış kişiye bulaşıyorsun Judith!"

"Ben hiçbir şey yapmadım." Dedim bağırır gibi. "Dün gece olanlarla ilgili hiçbir şey hatırlamıyorum. Ama yanlış kişiyi sıkıştırdığını söyleyebilirim. Senin yerinde olsam Kristeni sıkıştırırdım." Elinden kurtulup odaya girdiğimde peşimden geldi. "Ne diyorsun sen? Hizmetli Kristen mı?"

"Odamı hemen terk et!" Bağırışmalarımıza kimsenin gelmemesine şaşırarak gardrobun yanında duran valizimi yatağa fırlattım. "Ben gidiyorum."

Jessin odadan çıkmasıyla sol gözümden yaş akması bir oldu. Ne yapıyordum ben? Neden bu ailenin evinde kalıyordum neden Orlando bana sinirliydi?

Valizimi hazırlarken Orlandoya odaya gelmesi gerektiğini mesaj attım. İki dakika sonra kapı çaldığında gelen kişi o değil, Thredordu.

Daddy Issues/ +18 Where stories live. Discover now