Babygirl

19.2K 118 129
                                    

Annem ve babam ben çok küçükken trafik kazasında ölmüşlerdi. Ben küçükken ailemin durumu baya iyiydi. İki katlı bahçeli büyük bir evimiz, Tedy adında küçük bir köpeğimiz vardı. Ama sonra o kaza hayatımdaki her şeyin bir bir elimden gitmesine sebep oldu.
Yetimhaneden 18 yaşında çıktıktan sonra kendime bir şirkette güzel bir iş buldum. Annemi ve babamı tanıyan birkaç iyi niyetli dostan güzel teklifler almıştım. Uzun bir süre şirketlerde çalıştıktan sonra kazandığım bursla mimarlık eğitimi aldım. Sonra bir gün bir lansmanda onunla tanıştım. Orlando... 30 yaşında kaslı, uzun boylu esmer bir adam. Tıpkı hayallerindeki gibi. Beni her daim sevebilecek biri. Bana ailesinin İtalyada olduğunu bu yüzden düğünümüze gelemeyeceklerini söyledi. Tanıştıktan kısa bir süre sonra evlenmiştik zaten. İşte her şey aile ile tanıştıktan sonra başladı.

"Gergin misin." Dedi Orlando.
"Hayır ben sadece," baya gergin olsamda bunu belli etmedim. "Sadece bugün çok yoruldum hepsi bu."
Arabadan yavaşça inip bu koca malikaneyi iyice inceledim. Yetimhanede büyümüş bir kızı böyle bir ailenin kabul etmesine hala inanamıyordum.

"Ah tatlım." Dedi annesi olduğunu düşündüğüm kadın Orlandoya sarılırken. "Bir yıldır burnumda tütüyorsun."

Orlandonun babası küçükken ölmüştü. Bir abisi iki erkek kardeşi vardı. Abisi Thredor ve kardeşi Andy evliydi. Alex ise evlenmeye sıcak bakmıyormuş.

"Tatlım sen de.." duraksadı Emma. Kıyafetimi saçlarımı iyicene süzdükten sonra " sen de Judith olmalısın."

"Evet efendim." Dedim elimi uzatarak ama kadın sıkmadan eve doğru ilerlerken Orlandoya baktım. O tatlı gülümseme bana bunu hemen unutturdu.

Ev hayal ettiğimden daha da mükemmeldi. Kristal vazolar avizeler altın kaplama saatler bir sürü tablolar işte tam filmlerde gördüğüm zengin evlerindendi. Salona girdiğimiz anda büyük bir kalabalık bizi bekliyordu. Orlandonun abisi ve eşi, kardeşi onun eşi ve çocukları, Alex ve bir sürü emir bekleyen hizmetkar... Kendimi yıllar sonra ilk defa evimde gibi hissediyordum.

"Merhaba Judith idi galiba ben Alex." Dedi fırlama çocuk. Davranışlarından buradan en çok onunla iyi anlaşacağımı hemen anlamıştım.

"Memnun oldum Alex."

"Ben de Andy." Dedi Alex'ten biraz daha uzun olan adam. "Bu da eşim Clara ve çocuklarım Phoebe ve Suzie."

"Memnun oldum." Dedim gülümseyerek.

Orlandonun annesi Emma şöminenin başında duran çifti büyük bir kibirle tanıttı. "En büyük oğlum Thredor ve eşi Jess."

Memnun oldum desem de ikisi de bana tip tip bakmaktan kendilerini alı koyamadılar. Jess biraz balık etli kızıl saçlı yaşı benden fazlaca büyük bir kadın iken Thredor benden oldukça yaşlı saçlarının bir kısmını sarıya boyatmış, yılan derisi gömleğiyle bana fazlasıyla soğuk bakan bir tipti.

Emma nın hizmetçi kadına bağırmasıyla yemek faslı başladı. Portakallı ördekten hindi götüne kadar masa her çeşit yemek vardı.

"Neden bu kadar acele ettiniz evlenmek için." Diye bir soru sordu Emma.
Orlando " çünkü aşık olduk." Dedi.
"Peki ya düğüne neden bizi çağırmadınız."
Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. "Siz çünkü İtalyadaydınız ve gelemeyeceğinize dair bir not bırakmıştınız." Dedim masumca.
Orlandonun abisi Thredor'dan bir kahkaha geldi. Eşi Jess," güzel şaka." Diyerek benimle adeta dalga geçti.

"Orlando işlerinizden dolayı İtalyada olduğunuzu ve düğüne gelemeyeceğinizi söyledi." Dedim Orlandoya bakarak. O ise hiçbir şey söylemiyordu.

"Şimdi yemekte bunları mı konuşacağız yani?" Sessizliğini bozmuştu.

"Hayır ama sadece annen olarak orada olmak isterdim. Bizim onayımızı almaman ve üstüne üstlük yalan söylemen hiç hoş olmadı." Dedi Emma sert bakışlarıyla.

"Önceden sizinle tanışmayı çok isterdim ama her şey çok ani oldu." Dedim geveler gibi. Hala Orlnadonun bana neden yalan söylediğini anlamaya çalışıyordum.

Yemek bitene kadar kimse konuşmadı. Birkaç defa Andy'nin küçük kızlarıyla konuştum hepsi bu.

Yemek masasından kalktıktan sonra acil telefon konuşması yapan Orlandonun peşinden gitmeye karar verdim. Bana söylediği yalanın elbet bir sebebi olmalıydı.
Geniş koridorda topuklu ayakkabılarımın çıkardığı sesten rahatsız olarak onu bulmaya çalışıyordum.

"Are you lost baby girl?"

Söyleyen kişi Thredor'du. Kendine doldurduğu içkiyi bana uzatırken.
"Teşekkür ederim ben Orlandoyu arıyordum."

"Onun buraya getirdiği kaçıncı kızsın biliyor musun?" Dedi küstahça gülerken.

Ben tam kaçıncı olacağımı sorarken Orlando koridorun sonunda belirdi. "Onu rahat bırak Thredor!"

Daddy Issues/ +18 Where stories live. Discover now