"tamam çık yukarı koca bebek, dolabın sag tarafında senin kıyafetlerinden birkaç tanesi var, oradan rahat olanları giy üstüne geliyorum ben de elimi yüzümü yıkayıp" dedi yüzündeki mutlulukla.

kıkırdayarak, seke seke merdivenlere yöneldi hyunjin.

"hyun düzgün çık düşeceksin şimdi"

"bir şey olmaaz" dedi gözden kaybolurken.

felix de banyoya doğru ilerledi. İçeri girip kapıyı kapattı. elini yüzünü yıkadıktan sonra aynada kendine baktı. güzeldi aslında çirkin falan da bulmuyordu kendini. çilleri,
en çok onları seviyordu. yıldız gibiydiler. yani herkes öyle söylerlerdi. kaç tane olduklarını saymayı aklının kenarına not etti.
havluyla kurulanıp çıktı banyodan ve üst kata ilerledi. perdelerden dolayı biraz karanlıktı içerisi hyunjin'de köşedeki lambayı açmıştı o yüzden herhalde. bir yandan da odadaki kitaplıktaki kitaplara bakıyordu, felix yanına ilerledi, hyunjin de o sırada kitabı aldığı yere geri koydu.

"hadi" dedi hyunjin yataga zıplayarak çıktığında. "yanıma gel."

felix küçük adımlarla gitti ama önce komodine koyduğu telefona uzandı.

"alarm kuralım geç kalırız yoksa" dedi. alarmı kurduktan sonra da ışığı kapattı.

kapalı gözleriyle onayladı onu hyunjin.

felix de hyunjin'in yanında yerini aldığında ona arkasını dönmüştü. hyunjin o an felix'in cidden beklemediği bir şeyi yapmıştı, onu belinden kendine çekip sırtını göğsüne yaslamıştı.

felix'in uykuya dalmadan önce düşündügü tek şey ise uzun olanın kollarıydı.

kolları. kolları keşke hep orada olsa keşke hep felix'i sarsaydı.

uzun olan da ona benzer şeyler düşünüyordu.
kolları, sanki orası, felix'in beli için yaratılmış gibiydi.

felix'den

alarmın gürültüsüyle gözlerimi araladım. hyunjin'in uyanmaması için hemen komodine uzanıp alarmı susturdum, yavaşca kollarını belimden indirip ayaga kalktım. tuvalete gidip işlerimi hallettikten sonra mutfağa gittim. yiyecek bir şeyler hazırlayıp tekrar yukarıya hyunjin'i uyandırmaya çıktım.

"hyun" diye seslendim kapıdan girerken. uykusu hafif oldugu için ikinci seslendişimde uyandı.

"iyi uyuyabildin mi" diye sordum yumuşak oldugunu düşündüğüm ses tonumla.

"hm hm perdelerden herhalde karanlıktı ya" diye mırıldandı.

yeni uyandıgından olsa gerek sesi mahmur çıkıyordu ve bu çok hoşuma gidiyordu.

"hadi gel yiyecek bir şeyler hazırladım. yiyelim çıkarız, geç kalınca biliyorsun başımıza neler geliyor"

kıkırdadı.

"tamam geliyorum hemen"

hyunjin de geldiğinde bir şeyler atıştırıp üzerimizi değiştirdik kapıdan çıkarken seslendi.

"lix anahtarı atsana ben kullanayım."

"hop yakala bakalım" diyip anahtarı ona doğru fırlattım o da yakalayıp kilidi açtı ve şöför koltuguna geçti ben de yanına oturduktan sonra yine şaşırtmadan hemen sihirli cümleyi söyledi.

"felix, kemer"

kemerimi takarken söylenmeye devam etti.

"nasıl her seferinde unutuyorsun şu kemeri takmayı aklım almıyor, tanrı korusun ya bi kaza falan olursa kemer ne kadar önemli bilmiyor musun?..."

"hyunjin tamam sakin ol dikkat ederim bir dahakine" dedim gülücüklerimin arasından.

ve ardından chan hyung'un evine dogru yola koyulduk.









selam💘
felix hyunjin'e çok aşık🧚
hatalarım varsa görmezden gelin lütfen😭

ve hala alien dinleyerek aglıyorum😭

ve hala alien dinleyerek aglıyorum😭

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

nasıl bu kadar güzel olabilir 💓💓

nasıl bu kadar güzel olabilir 💓💓

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

çok asıgım❤️

œil | hyunlixWhere stories live. Discover now