~3~

2.3K 203 178
                                    

Birkaç kelimeyi İngilizce bıraktım çünkü Türkçeye çevirince tuhaf hissettirdi.

———
Tartaglia ile neredeyse Guhili Plans'a kadar gelmiştik yürüyerek. Ciddi anlamda benimle yürüyordu sessizce. Ben de onu izleyerek devam ediyordum yavaşça. Ne kadar da mükemmel gözüküyorduk... Yolda giderken en az otuz kere ekran görüntüsü almıştım.

Ama şimdi işime odaklanmam gerekiyordu. Ona çiçek toplayacağımızı söylemiştim, bu yüzden onu yapmalıydık. Seni izlediğim için toplamayı unuttum diyemezdim, oyun da beni saçma bir şey söylemeye yönlendirirse kötü hissedebilirdim.

Durdum ve onun yanından biraz ayrılıp kenardaki Sweet flower'a yaklaştım. Yere eğilip alırken Tartaglia da beni izliyordu. O da durduğu yerden ayrılıp etraftaki çiçeklerden toplamaya başladı. Childe giderken ben de biraz daha adımlayıp birkaç tane Mist çiçeği ve Berrie aldım. Düz çimenlikte birkaç dakika daha çiçekler için araştırdım ve daha bulamayınca durdum. Başımı kaldırıp arkamı döndüğümde Tartaglia etraftan topladığı çiçeklerin uçlarını sarmaşıkla bağlamış bir şekilde, bana buket yapmış gibi önümde dikiliyordu. Ona döndüğümde gülümsemişti.

"Bu kadar yeter mi Nee-chan?~"

Sesinin hoş ve neşeli tınısı kulaklarıma iyi gelmişti. Saçlarına gelen güneş onu resmen bir yıldız gibi parlatıyordu. Gülümsemiştim.

"Teşekkürler, çok yardımcı olacak gerçekten."

Onun yanına ilerleyip elindeki buketi aldım. Envanterimi açtım ve çiçekleri içine koydum. "Şimdi domain yapmaya gidiyoruz, gücünü göster bana Childe."

"Her zaman senin önünde güçsüz düşüyorum ama bu sadece sana özel bir durum. Merak etme, seni yavaşlatmayacağım."

Bu kelimeleri gülümseyerek söylemesi beni etkilemişti. Tanrı gibisin Tartaglia...

"O zaman gidelim." Onun kolundan tutup haritadan domain'e olan ışınlanma noktasını seçtim ve onayladım. Haritayı kapattığımda domain kapısının dibindeydik. Başımı ona çevirip Tartaglia'nın yüzüne baktığımda beni şaşkınca izliyordu.

"Bunu çok kolayca yapıyorsun..."

"Çoğu şeyi yapabilirim Childe." Gülümsemiştim.

Onun kolunu bırakırken Tartaglia neredeyse bana neden onu bıraktığımı soracak kadar bozulmuş gözüktü bir an. Benden bu kadar hoşlandığını belli etmek zorunda değilsin! Oyun bizi ayırıyor!

"Etkileyicisin Nee-chan. Senden daha azını bekleyemezdim."

"Sigil'ler ile sen de ışınlanabiliyorsun, değil mi?"

"Bir sınırım var." Tartaglia'nın gözleri bunu söylerken kararmış gözüktü. Güçsüz olmaktan nefret eden bir çocuktu tabii. Bunu söylemek ona ağır geliyordu.

Bir şey diyemedim. Bu konuda ona motivasyon vermeye çalışmak, onun duygularını bir çocukmuş gibi bir kenara atmak demekti. -Çocuk gibi olduğunu düşünsem de.-

"Çok geçmeden girelim mi? Akşamımı seninle geçireceğim konusunda söz verdim. Geç kalmak istemeyiz."

Tartaglia'nın yüzünde birden güller açtı. "Tabii Nee-chan. Öyle çok heyecan doluyum ki, hızlı bitireceğim bu işi."

In hands of the Harbinder | Childe x Reader |Where stories live. Discover now