2.6

61 5 17
                                    













"Seni, sana, sen."

-Alper Kul.














"Ağlamayı kes artık."

Akay bana bıkkınlıkla bakarken aniden gözyaşlarımı sildim. Mutlu olmuştum, normal bir şey belki ama beni mutlu ediyordu.

Bugün çok daha iyi anladım ki, hayatımda Akay gibi biri olduğu için çok şanslıydım. Benim gibi bir kızı bile sevip, değer vermişti. Ne olursa olsun hep yanımdaydı.

Yukarısı,

Orada her kim varsa hepsi şahitlik etsin ki,

Akay'a deli gibi aşıktım.

İtiraf etmem gerekirse öyleydi. Ne kadar utansam da, fazlaca dile getirmesem de ona deliler gibi aşıktım. Sanki alev alev yanan içime o gelip su dökmüştü.

Su, ateşi öldürmüştü.

Başımı salladım.

"Ağlamıyorum."

Dedim yalandan, hâlâ gözlerim doluydu. Elleri yanaklarımı buldu. Bebekmişim gibi sıktı. Zar zor gülümsedim. Beni Yaşlı Amca konserine getirmişti. Konser çıkışı tabii ki salya sümük. Duygusal biri değildim ama konu Akay olunca, duygularım karışıyordu.

"Gel oturalım şuraya."

Bunu diyen Akay'dı. Sahilin önünden geçiyorduk ve o kayalıkları gösterip, oturmamı istemişti. Elleri ellerimi buldu. Kayalıklara ilerleyince peşinden gittim. Yavaş yavaş biraz denize yaklaştık. Elimi hiç bırakmadı. Sanki bıraksa kaybolacakmışım gibi. Birden bir kayalıkta durduğunda burada oturacağımızı anladım. Olduğum gibi yere çöktüm. O da yanıma oturdu.

Bir süre sessiz kaldık. Ama ona bakmasam bile beni izlediğine emindim. Gözlerim onu bulunca gerçekten de beni izlediğini gördüm. Gülüp başımı omzuna yasladım. Ellerini hemen belimde hissettim. Belimi okşuyordu. Bu beni biraz huylandırıyor olsa da hoşuma gitmişti.

İstanbul Beyefendisi | Yarı TextingWhere stories live. Discover now