4. BÖLÜM (Öğretmen)

38 11 54
                                    

Multimedia: Esra

Dördüncü bölüm ile karşınızdayım demek isterdim ama okuyan yok 😂
Neyse ben yine de yazıyorum.

Hadi hemen bölüme geçelim öptüm 💋

•••

Teneffüs zilinin çalmasıyla birlikte Esra'yla yerlerimizden kalktık ve sınıftan çıktık. Sabah kahvaltı etmediğim için karnım biraz acıkmıştı. Esra'nın da benden pek bir farkı olmadığı için hemen kantinin kafeteryasına indik. İki kaşarlı tost ve meyvesuyu aldıktan sonra henüz dolmamış kafeteryanın cam kenarındaki her zamanki masamıza yerleştik. Lisenin başından beridir hep burada otururduk, artık alışmışlıkla beraber ayaklarımız bizi bu masaya götürürdü.

Esra oturur oturmaz tostundan bir ısırık alıp çiğnemeye başladı. Ben meyvesuyunun pipetini açarken, Esra masanın altından ayağıyla beni dürttü.

Kafamı kaldırıp ona 'ne oldu?' gibisinden bakarken o ağzındaki lokmasını yuttu ve gözleriyle arkamı işaret etti. "Geliyor, çaktırmadan bak."

Ama Esra'nın bu lafını umursamayarak merakla kimin geldiğine bakmak için omuzumun üstünden baktığımda, kafeteryanın girişinde yeniden yeni çocuğu gördüm. Ellerini okul pantolonunun ceplerine sokmuş yavaş yavaş kantin tarafına yürüyordu. Yeniden yakalanmamak için hemen Esra'ya geri döndüğümde bana ters bakışlarla baktığını fark ettim.

"Çaktırmadan bak dedim Nisa," dedi Esra hayıflanarak.

"Görmedi zaten," dedim omuz silkerek ve bileğimdeki lastik tokayla saçlarımı yukarıdan bir at kuyruğu yaptıktan sonra meyvesuyudan bir yudum aldım. Ben tostumu yemeye başlarken Esra bakışlarını benden çekip, yeni çocuğu gözleriyle takip etmeye devam etti.

"Çok yakışıklı, şuna bak," dedi. Kelimelerinden hayranlığı adeta hissediliyordu. "Sevgilisi var mıdır acaba?"

"Abarttın," dedim gözlerimi devirerek. Ben de dönüp yeni çocuğa baktım ve üstünkörü yeniden süzdüm.

"Senin sevgilin var diye hakkını yeme çocuğun," dediğinde dönüp Esra'ya ters ters baktım. O da söylediği lafın farkına sonradan varmış olacak ki, bana bakarak dudak büzdü.

"Ay, pardon Nisa."

Konuyu uzatmak istemediğim için tostumdan bir ısırık daha alıp geçiştirdim. "Okulda onlarca var Akgün gibisi," dedim omuz silkerek. Biraz atmış olabilirdim. "Yeni geldi diye büyütüyorsun."

"Ne dersen de, dibim düştü o kadar diyorum." Esra lafını bitirir bitirmez yanımızdaki sandalyeler çekildi. Levent, Derin ve Burak ellerinde sandviçlerle yanlarımıza otururken selam verdiler.

"Ee, gençler ilk ders bensiz nasıl geçti?" Derin alaycı bir soru sorduğunda güldüm. Derin bizden ayrıydı, karşı sınıftaydı.

"Biraz kafa dinledik," dedi Burak espirisine yanıt olarak. Sandviçinden koca bir ısırık alıp yarım ağızla gülerken Derin gözlerini kısarak Burak'a baktı. Birbirleriyle didişmeye bayılırlardı.

Elimi kaldırarak, "Benim anlık ders tahammül seviyem dolmuştur," diyip arkama yaslandım. Son lokmamı da ağzıma atıp meyvesuyundan bir yudum çektim.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kırılan ZincirlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin