2.0

3.6K 105 25
                                    



Neden hep taşıyamayacağım yükler veriyorsun Tanrım bana? Neden? İsyan değil ama bu çok ağır. 3 kardeş bir adam? Hani umurumda olmayacaktı, hani Kerem'i unutacak geçmişi silecektik. Geçmiş o kadar karanlıktı ki bizi hiçbir şey aydınlatamazdı. Ablam Kerem'i ağına düşürmüştü en azından öyle görünüyordu, Kerem beni ve Melis'i. Ben ''Bu İntikam'' benim sanıyordum oysa ki ''Bu Kerem'in İntikamı''ydı. Bunun bedelini ise herkes ödüyordu.

Bardak elimden düştüğünde bana döndü.

''Zeynep, sen beni mi dinliyordun?'' dediğinde hala pişkince konuşması canımı sıkmaya başlamıştı. Eğer Kerem beni umursamıyorsa ben de aynısını yapacaktım. Onu umursamayacak hiçbir şey hissetmeyecektim. Yeni bir bardak alıp kendime su koydum. Arkamdan geldiğini hissediyordum. Kalp ritmim hızlanınca ne yapacağımı bilemedim. Gözlerimin dolduğunu görmesini de istemiyordum. Hızlı davranmak istiyordum ama ellerini belimde hissettiğimde daha fazla gerildim.

''Sana bundan sıkıldığımı söylemiştim.'' deyip dudaklarını boynuma gömdü. Bunun gerçekten utanması yoktu. Şerefsiz!

''Kerem bırak!'' dedim, sesim titremişti.

''Hayır.'' dedi. Alkol kokuyordu. Ne yani sabaha kadar içmiş miydi? Bana ne!

''Melis'e yaptıklarından sonra bana dokunma!'' diye boynumu çektiğimde öfkeyle beni kendisine çevirdi. Şimdi tezgah ile onun arasındaydım.

''Sana dokunmamı seviyorsun Zeynep!'' dedi tekrar dudakları boynumu bulduğunda ne yapacağımı bilemedim.

''Hayır, hayır sevmiyorum. Bundan nefret ediyorum.'' diyip onu itmak istedim sana ellerimi tut. Pis kas hayvanı!

''Bedeninin ne istediğini biliyorum Zeynep. Onu benim kadar iyi tanımıyorsun.'' dediğinde bu sefer yüzü beni buldu.

''Melis'e bunu neden yaptın? Neden!'' diye bağırmak istedim ama sesim mayhoş bir kedi yavrusu gibi çıkmıştı.

''Çünkü öyle istedim.'' dediğinde öfkemi içimde tutamadım.

''Her istediğini yapamazsın Kerem!'' diye bağırdım. Biraz yüksekti ama hala istediğim gibi değildi.

''Benim her istediğimi yaptığımı çok iyi biliyorsun Zeynep.''

''Hayır Kerem bilmiyorum, unuttun mu? Ben senin hakkında hiçbir şey bilmeyen bir zavallıyım!'' diye cevabı yapıştırmıştım. Afallamıştı, beklediği cevap bu değildi.

''Öğretirim o halde.'' deyip beni kolumdan kavramıştı. Öyle sertti ki canım yanıyordu. Hiçbir şeyi umursamıyordu bu herif. Kimseyi!

''Kerem canım yanıyor bırak!'' Kerem!'' Hayır Zeynep yapma! Ona istediğini verme. Sana acımasına izin verme! Beni yeniden odaya çıkarıp yatağa savurmuştu.

''Kerem hayır, bunu istemiyorum.'' diye bağırıp yataktan kalkmak istedim ama beni tekrar savurdu. Pantolunun kemerini çıkardı. Sonra tişörtünü. Daha ben ayaklanamadan üstüme çıkmıştı.

''Bu sefer farklı deneyeceğiz güzelim. Sevişmeden, sen istediğini alamadan. Hiçbir zevk duymadan. '' Bu kadar acımasız değildi o, alkol müydü onun katı kalbini de yok eden? Yoksa kalbi gibi beyni de mi hissizleşmişti?

Ben daha ne olduğumu anlamadan içimdeydi. Ellerim başımın yanında. Bu sefer diğerleri gibi değildi. Her zaman içimde bir istek vardı, bir iğrenç şey bana biraz zevk verirdi, tüm pislikleri bir süreliğine silerdi aklımdan. Ama şimdi çok farklıydı, hiçbir şey yoktu. Canım yanıyordu, hem de çok. Her zaman acımasızdı ama bu sefer daha kötüydü. Gözyaşlarım kardeşim için değil canım yandığı için akıyordu. İlk defa ruhsal olarak değil, fiziksel olarak. En son bu kadar acı çektiğimde bebeğimi kaybetmiştim. Zaten ruhumu, benliğimi, her şeyimi kaybetmiştim. Şimdi gerçekten kaybedecek bir şeyim kalmamıştı. Yorgundum, canım yanıyordu. Ne kadar sürecekti? Neredeyse yarım saattir bunu yapıyordu. Daha fazla dayanamaım. Yumdum gözlerimi.

İntikamın BedeliWhere stories live. Discover now