pain and love •2•

171 17 16
                                    

Taeyong gözlerini açtığında yüksek dozda beyaz ışık görünce öldüğünü sandı.

-Ulan Ten'in uyandığını görmeden ölmüş olamam. Lütfen bir kere dönsem dünyaya, görsem onu. Sonra tekrar ölebilirim.

Johnny Taeyong'u dürtüp kendine döndürdü.

-Henüz ölmedin hyung. Ama Ten, hyung ben bunu söylemek istemezdim ama...

Bir kaç saniye durdu Johnny. Boğazını temizledi. Taeyong'un vereceği tepkinin büyüklüğünü kestirmeye çalışıyordu.

Taeyong anlık bir hızla yatakta doğrulunca başı döndü. Elini başına koyup biraz ovdu.

-Konuş. Devam et, Johhny korkutuyorsun beni lütfen, lütfen iyi şeyler söyle.

-Hyung doktorlar hiç şansı yoktu dedi. Bıçak baya kötü bir yerden saplanmış. Kun söyledi bayılmadan önce hemşire ile konuşuyormuşsun o sana söyleyecekmiş ama bayılınca söyleyememiş haliyle. Benden duy istemezdim. Ama malesef hyung Ten, onu kaybettik.

Taeyong yüksek bir desibelde bağırmaya başladı.

-HAYIR, HAYIR, HAYIR JOHNNY SUS! ÖLMEDİ, ÖLMEDİ. O ÖLMEDİ.

Johnny ayağa kalkan Taeyong'un koluna girdi. Henüz enjekte edilen ilacın etkisi tam olarak geçmediği için tek başına ayakta duramıyordu.

-Hyung ben gerçekten özür dilerim. Onu görmek ister misin?

Taeyong çaresizce başını sallamakla yetindi. Sevdiğine bu sefer arkadaşlık olarak değilde aşkla kavuşacakken onun cansız bedenine son kez dokunmaya gidiyordu. Johnny'e sıkıca tutundu ve göz yaşlarının akmasına izin verdi.

Henüz bilmiyordu en yakın arkadaşlarından Jaehyun'un sevdiğinin ölümüne sebep olduğunu. Yuta  Şimdilik bilmemesi herkesin sağlığı için daha iyi diye düşündüğü için Johnny'i söylememesi için uyarmıştı.

Johnny kendine tutunan bedeni iyice sardı. Yavaş adımlarla yürümeye başladı. Sakinleştirmek için konuşmaya çalıştı.

-Yong dermiş sana öyle mi? Yong ne kadar tatlı.

Taeyong cevap vermemişti. Sadece yere bakıp ağlamaya devam ediyordu.

Sonunda Johnny bir odanın önünde durdu. Taeyong odanın adına bakmak için kafasını kaldırmaya yeltenmeyip sadece kapıyı açtı.

-Bu, bu nasıl olur Johnny!

Kapıyı açtığında karşısına gri dolaplar ve ortada sevdiğinin  cansız bedeni çıkmasına kendini hazırlamışken bir hastane odasına girmişti.

Her halde daha onu "o" odaya indirmemişler diye düşündü.

Ama ters giden bir şeyler vardı.

Yatağın başında Yuta ve şu dans kulübündeki çocuk vardı.

Ters giden ikinci şey ise makinelerden nabız sesi geliyor oluşuydu.

Ne yani sevdiği ölmemiş miydi?

Johnny ona şaka mı yapmıştı?

Ama böyle şaka olmaz olsundu.

-Hyung dur, dur vurma! Ah sırtım! Ah, ah acıyor. Yeter dur,tamam.

Taeyong ellerini Johnny'den ayırıp yakasını düzeltti.

-Sen aptal mısın be? Gerizekalı! Ne kadar korktum haberin var mı? Bir gittim geldim öbür tarafa.

-Sana söylediklerimden tek doğru olan ameliyatın zorlu geçmiş olmasıydı. Valla iyi yaptım bence. Biraz acı çek oğlum. Senelerdir çocuk seni bulmak için neler yapmıştır. Sen kıçını kaldırmadın.

-Sahiden kıçımı kaldırmadığını mı düşünüyorsun? Neyse bunu sonra konuşuruz. Seninle hala işim bitmedi. Bir tur daha dayak yiyeceksin.

Taeyong Ten'in yanına oturdu. Elini eline sardı. Onunla baya uzun zaman  sonra bu kadar yakından kurduğu ilk iletişimdi. Asla bu şekilde hayal etmemişti. Ama en azından sevdiği hala hayattaydı.

-Merhaba Chittaphon . Ben Taeyong. Senin ifadenle Yong. Buluşmamız için anı kutumu getirmemi istemiştin ama getiremedim. Zaten şu an onu açmak için hiç doğru bir ortamda değiliz. Bu ilk buluşmamızı tekrarlayalım. Olur mu? Seni o kadar özlemişim ki Chi. Bana neden mektup göndermeyi bıraktın?  Ben sana  göndermeyi asla bırakmadım. Neler yaşadığını çok merak ediyorum. Uyanınca bana hepsini tek tek en ince detayına kadar anlatacaksın. Sana ramen yaparım. Bilirsin çok güzel yaparım. Gerçi sen gittikten sonra yediğim ramen sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Seninle tekrardan  eskisi gibi olmak istemiyorum. Ambulansa götürülürken beni sevdiğini söylemeye çalışıyordun Chi. Ben de seni seviyorum. Her şeyden, kendimden bile çok. Hadi aç gözünü, konuş benimle.

Odadaki herkesin gözü dolmuştu. Kun sürekli arayan Lucas'ın merakını dindirmek ve biraz olsun nefes almak  için dışarıda telefonla konuşuyordu.

-Johnny varya beni böyle seven biri olsa yeminle direkt evlenirim. Okulu falan boşver. Adamın aşkına bak. Gözü başka bir sey görmüyor. Ulan senelerdir nasıl dayandın?

-Benim birinci sinif mezuniyet notuma yazdığım paragrafı hatırlıyor musun? Taeyong birine aşık demiştim. Kahin miyim neyim be. Bugün de bu ölüm şakasını yapma sebebim aslında Çöpçatan Johnny olarak görevimi tamamlamaktı. Ehehe beş dakika kadar sürse de süründüğünü görmek nasıl mutlu etti beni.  Arkadaş dedik bağrımıza bastık şerefsiz ne yaptı. Ten yavrum senin için nerdeyse ölüyordu.

Taeyong başını Johnny'e çevirdi.

-Anlamadım. "Arkadaş ,senin için" derken? Ne biliyorsunuz siz?

Johnny içinden kendine küfrederken arada durup olayın asıl kahramanına sövmek için mola verdi.

İşte şimdi sıçtın Jaehyun. Seni ben bile kurtaramam.











Özür dilerim, özür dilerim valla durun kızmayın bana. Ten'i öldürme şakası fikri uykuya dalmadan hemen once aklıma gelmişti. Dedim ki niye olmasın


{200121}

message | taetenWhere stories live. Discover now