pain and love •1•

163 19 3
                                    

Önde paramedik arkalarında Taeyong en arkada ise yurt görevlilerinden bir kaçı koşmaya başladı.

Paramedik ekip sedyeyi sekiz kat yukarı merdivenle çıkarıp vakit kaybına uğramaktansa acil durum asansörününe yöneldiler.

Taeyong çoktan onları aşmış ve merdivenleri tırmanmaya başlamıştı.

-Geliyoruz, az daha dayan lütfen Chi.

------------

Odanın kapısı kat öğrencileri ile dolmuştu. Hatta video çeken gerizekalılar bile vardı.

Kun Ten'in gardolabından aldığı iki tişört ile bıçağın saplandığı yere bası uyguluyordu. Bu kan kaybını biraz olsun önlemek için yaptığı bir hareketti. Başarlı oluyor muydu? Bilmiyordu çünkü tişörtün her santimi kan içerisindeydi.

-Açılın bu paramedik!

Ekipler kapıda ki kalabalığı yarıp içeri girdiler. Bu sırada Lucas koridorun sonunda Taeyong'u tükenmiş bir şekilde koşarken gördü.

-Hyung iyi misin? Dur bi soluklan ekipler içeride.

-O içeride can çekişirken soluklanamam. Tanrı'm onu bana bağışla, yeni kavuşmuşken tekrar alma onu benden.

Taeyong eliyle saçlarını karıştırdı. Lucas içeride neler olduğunu bildiğinden sokmamak için uğraşıyordu.

-Hyung bence girme içeri.
-Kolumu bırak Lucas!

Taeyong kolunu Lucas'tan kurtarıp içeri girdiği anda başından kaynar sular döküldü.

Gerekli ilk müdahale yapılıp Ten sedyeye alınmış yerde sadece kanı kalmıştı.

-Chittaphon!

Sessiz ama bir o kadar acılı bir şekilde adını döktü dilinden Yong.

Ten'in gözleri kapanmıştı. Zorlanarak da olsa tek gözünü açıp hala gerçekten onun Yong'u olup olmadığını bilmediği adama baktı ve içinden geleni söyledi.

-Se-n-i sev--
-Şşt yorma kendini, biliyorum.

Hızla odadan çıkıp aşağı indiler. Kun Lucas'ın gelmemesi için zar zor ikna etmişti. Görevliler kalabalığı dağıtıp işlerinin başına döndüler.

Taeyong sedyenin yanında ambulansa bindi. Kun ise ön tarafa geçti.

Ten arada gözlerini açıp etrafa gülümsüyor sonra tekrar kapatıyordu.

Taeyong ambulans yolcuğu boyunca sevdiğinin elini bir kez olsun bırakmamış, Tanrı ile defalarca irtibata geçmişti.

-İkinci kez bana veda edemezsin Chittaphon. Seni tanıyorum. İnatçısın, güçlüsün. Sana yemin ederim ki asla üzmeyeceğim seni. Lütfen bu sefer beni bırakma. Seni çok seviyorum. Kalbini hissediyorum, benim için atıyor. Onun durmasına izin verme tamam mı?

---------------

-Ne yaptınız bitirdiniz mi işini? Güzel bir dayak çekseydiniz.

-Abi çocuk çok güçlü çıktı. Nerdeyse bizi dövecekti. Bu yanımdaki beyin yoksunu masadaki bıçağı alıp sapladı. Zaten o sırada arkadaşları geldi, kaçtık. Hareketsiz yatıyordu yerde öldü sanırım abi. Ne yapacağız? Nasıl kurtulacağız

-Ne! Bıçak mı?

Jaehyun telefonu kapatıp koltuğa attı. Elindeki kahve bardağını tezgaha koyup Johhny'i aradı.

message | taetenWhere stories live. Discover now