1.BÖLÜM

266 20 7
                                    

O günü hiç unutamıyorum. Şimdi bile aklıma gelince tüylerim diken diken oluyor O dehşetli gün aklımdan çıkmıyor. O gün işe gitmek için evden çıkmıştım. Çalıştığım yer Eskişehir'in üç dört kilometre uzaklığında ıssız bir yerdeydi. Etrafında iki üç yıldır ekilmeyen boş tarlaların kenarında bulunan bir gazinoydu Daha aklım bu işe yatmıyor belediye oraya nasıl çalışma ruhsatı verdi hele ki bir eğlence merkezine aslında cevabı çok basit. Patronum yani gazinonun sahibi Rusya'lı Bir iş adamı John Jacob yüklü miktarda belediyede çalışan bir yetkiliye rüşvet veriyor o yetkilide gözünü kırpmadan para teklifini kabul ediyor yüz bin doları bana verseniz o parayı ben de kabul ederdim. Çok tuhaf sen kalk Rusya'dan Türkiye'ye gazinoya açmaya gel üstelik Eskişehir'in ıssız bir yerine karar ver yüz bin dolar Harca garip. Bu rusyalılar gerçekten tuhaf bir millet. Daha da Tuhafı bu ıssız yere akın akın müşteri geliyor günlük hiç kazanç yapmıyorsa on bin TL  kazancı var bizim patron bu işi biliyor. Eskişehirliler artık gazinonun ismini adı gibi ezberlemiş. "Luna Gazino" Adını da bizim patronun kızının isminden alıyor Sen kalk gazinoya Kızının ismini koy zenginlik böyle bir şey olsa gerek. O gün işe biraz geç kalmıştım Allah'tan bizim müdür Ayhan izinliydi. Bu Ayhan öyle bir şerefsizdir ki bu Eskişehir'de onu tanımayan yoktur çıkarı için bir sakıza bile adam satar egosundan geçilmez, işçilerin bir hatasını görürse üzerine binmeyi pek sever bizim müdür. Müdür kısmı değil mi işte hepsi aynı. Hemen personel odasına girip üstümü değiştirdim. Siyah kumaş pantolon ve beyaz gömleğimi ve siyah ceketimi bir hışımla giydim. Saat 21:00'dı müşteriler biraz sonra gelecekti onlar gelene kadar kendime bir rakı koydum bir sandalye çekip oturdum ne de olsa Ayhan iti yok bugün Keyif günü. Rakım bitti bitecekti gazinoya birisi geldi 1,67 boylarında orta kilolu oval yüzlü koyu kahve saçlı bir kadındı sağa sola bakıyor onaylar gibi ikiye bir kafa sallıyordu bir hata arar gibi bakıyordu  "Buyurun." dedim. Hâlâ gözlerini ayırmadan masaları izlemeye devam etti sonra durdu ve yüzünü bana döndü dudağını içine büzerek kafa salladı "Güzel mekanmış." Eliyle orta masayı ortayı göstererek"Yalnız şu ortadaki masayı biraz daha ortaya getirirseniz sevinirim sahnedeyken dikkatimi dağıtır. Ben de biraz simetri hastalığı varda." hiçbir şey anlamamıştım Kafam karışmıştı ne sahnesi ne masası? "Hanımefendi ne masası ne simetrisi." Biraz sırıttı sonra kim olduğunu açıkladı. "Merhaba ben Yeni Müzisyen Gülizar beni Resul gönderdi Ayhan beyin haberi varmış akşam sahne alacağım." Tamam ya şimdi jeton düştü! Bizim eski müzisyen işi bırakınca biz de yenisi için ilan vermiştik Resulde bizim eski müzisyen demek yerine bu kadını bulmuştu. Bana bir an gülme gelme geldi. Müzisyen bu kadın mıydı? Küçük gördüğümden filan değil bu işle uğraşıyor gibi bir ifade yok yüzünde. Kadın şaşırarak yüzüme bakıyordu. "Beyefendi ne oldu da gülüyorsunuz?" Hemen gülmeyi bırakarak vaziyeti düzeltmeye çalıştım. " Pardon hiç bu işte uğraşıyor gibi durmuyorsunuz ona şaşırdım." Kadının yüzü ciddi bir hale büründü. "Ne demeye çalışıyorsunuz beyefendi?." Kadın baya sinirlenmişti elinde olsa bir kaşık suda boğacaktı haklı olarak konuyu değiştirmeye karar verdim. "Hanımefendi yanlış anlaşılma oldu kusura bakmayın siz şöyle oturun ben size soğuk bir şeyler getiriyim." Kadın bir anda hiddetle "İSTEMEM" deyince ürperi verdim. Sonra derin bir nefes aldı "Kulisi gösterin bana yeter." Diyerek bastıra bastıra söyledi. İyi dayak yemeden bitirirsek iyi kadın iyice bana taktı hanımefendiyi kulisinin önüne kadar götürdüm. Kulisinin kapısını açmasıyla yüzüme sertçene kapatması bir oldu. Anlaşıldı başımıza ikinci Ayhan gelmişti!

ESKİŞEHİR'DE BİR GAZİNOTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang