"Dışarıdayız yahu ne bu resmiyet?"
"Alışkanlık komutanım. "

Barış kısaca cevap verince kafamı salladım. Oturmadan önce ceketimi çıkarıp oturacağım sandalyenin arkasına koydum ve oturdum.

"Komutan gelmedi mi?"
"Birazdan burada olur komutanım."
"Açelya derseniz sevinirim. Benden büyükler var aranızda."

Hepsi beni onaylarken son olarak Çağatay komutan da geldiğinde hep beraber siparişleri verip sohbet etmeye başladık.
Söylediklerine göre sevgilisi, nişanlısı olan yoktu. Hiç biri evli de değil. Normal aslında. Özel kuvvetlerden olduğunda öncelik olarak aklına gelmezdi. Sonrasında ise cesareti ile tüm dünyaya nam salmış kişilerden olmana rağmen buna cesaret edemezsin. Arkanda fazladan birilerini bırakmak düşüncesi her şeyin önüne geçer.
Yemek bitip tatlı ve çaya geçtiğimizde eğlenceli sohbet devam ediyordu.

"Ulan şimdi ne artistlik yapıyon, sen değil miydin vurulunca hastanedeyken üç gün boyunca sızlanan?"

Serkan dalga geçercesine Emir'e sorduğunda Emir sinirle masada fırlayacak bir şey aradı. Bulamayınca Serkan'ın yanında oturan Hakan abiye  seslendi.

"Hakan abi n'olur şunun kafasına patlat bir tane. Ben gelirsem elinde kalacak."

Serkan sırıtmaya devam ederken Hakan abi hiç oralı olmuyordu bile.

"Seni kimse elimden alamayacak."
"Enerjini yarına sakla Emir. Yarın yakın dövüş çalışması var."

Emir keyifle gülerken Serkan hala rahat bir şekilde yerinde oturuyordu.
Restorandan ayrıldıktan sonra herkes evlerine dağıldı. Demek yarın birbirimiz ile dövüşeceği. Bana uyar.
Sabah kamuflajları özenle giyip saçlarını örmeye başladım. Saçlarıma ayrı özenirdim her zaman. Dağınık olmasına asla katlanamazdım. Saçlarımı ikiye ayırıp önce sağ tarafı örmeye başladım. Daha sonra hiç bırakmadan sola geçtim ve saçlarımı tamamen önüme gelmeyecek şekilde toplamış oldum. Yukarıda örgü bittiğinde saçımı tel toka ile sabitledim. En dağılmayan yöntem buydu.
Evden çıktım ve arabama ilerledim. Komutanın arabası hala burada. Onu beklemek gibi bir niyetim olmadığı için arabaya binip yoluma baktım.
Alp timi olarak toplanmış ısınıyorduk. Parkamı bir kenara bırakıp üzerimde tişört ile kaldım ve diğerlerinin yaptıklarını yapmaya devam ettim. Yüzbaşı komutanım odaya geldiğinde herkes karşısına geçti.

"Herkes ne yapacağını biliyor zaten. Isındıysanız başlayın."

Hepsi bu anı bekliyormuş gibi ikili olarak karşı karşıya geçtiler. Ateş ve Barış, Timur ve Hakan, Serkan ve Emir. Karşı karşıya gelip tabiri caizse dövüşmeye başladılar. E ben kaldım.
Kafamı yavaşça komutana çevirdim. Bana da o kaldı.
Sessizce yanına gidip sordum.

"Komutanım bana kaldınız sanırım?"
"Sen benimle başa çıkabileceğine inanıyor musun Üsteğmen? "
"İkimiz de aynı eğitimi almadık mı komutanım?"

Kaşlarımı çatmış sinirle cevabını bekledim. Beni küçümsedi resmen.

"Bilmem farkında mısın ama iki katın kadarım?"
"Komutanım konuşmak yerine mindere gelseniz diyorum?"

Kaşlarını kaldırıp bir süre bana baktı ve elini palaskasının üzerinden çekip açtı ve çıkarıp parkası ile beraber bir kenara koydu.
Beraber mindere çıktık. Karşıma geçtikten sonra hafif eğilip pozisyon aldığında ben de onun gibi yaptım.

"Hazır mısın? Acımayacağım."
"Öyle yapmazsanız siz kaybedersiniz."

Kafasını saniyeliğine sağa eğip kaldırdı ve gülerek bana ilk hamleyi yaptı. Onun hareketlerini savuştururken gülerek doğruldu ve dalga geçercesine sinirle konuştu.

"Hiç hamle yapmayacak mısın?"
"Ona ben karar veririm."

Ciddi yüz ifadesine bürünüp tekrar üzerime gelmeye başladı. Havada olan elini tutup dikkatini dağıtırken bacağına tekme atıp geriledim. Benden gelen ilk hamle ile gülüp tekrar üzerime yürüdü. Tekrar engellemeye çalıştığımda kolumda tutup çekmesi ile dengemi sağlamaya çalışıp durduğumda yüzünden hiç gitmeyen gülümseme ile bana baktı. Sinirle ona atılıp beline sarıldığımda beni tutmaya çalışırken ileri gidip onu düşürdüm. Yattığı yerden sağa dönüp üzerime eğilirken hızla kolunun altından çıkıp ayağa kalktım.
Timin geri kalanı yaptıklarını bırakıp bizi izlemeye başladı. Ayağa kalkıp karşımda durduğunda tekrar atıldım. Bu sefer o engellerken gülüp tekme atmaya kalkıştım. Bileğimden tutup çekmesi ile minderde ayağım kayıp popo üstü yere düştüm.
Bizi izleyen timden sesler gelmeye başladığında kafamı hızla onlara çevirdim. Kızgın bakışlarımla hepsi susarken sinirle ayağa kalktım.
Biz tekrar başlarken tim yine dikkatle bizi izliyordu.
Yumruklarından kaçınırken tekrar tekme atmaya kalkıştım. Aynı şekilde tekrar tuttuğunda sol ayağımı iyice yere sabitleyip sağ ayağımı hafif kendime çektim. O bana gelmek yerine ben ona giderken keyifle gülüp yakalarından tuttuğum gibi aşağı eğdim. Bileğimi bıraktığında kendimi sırt üstü yere atıp bacaklarını karnına koydum ve kafamın üstünden onu geriye fırlattım. O takla atarak yere düşerken ben hızla ayağa kalktım.

Bordonun AşkıWhere stories live. Discover now