𝑆𝑒𝑝𝑡 -𝑀-

Start from the beginning
                                    

Onu yeniden altıma aldığımda sızlandı biraz, kesinlikle üstte olmak istiyordu.

Bedeninde aşağıya kayıp hoş pijamasının lastiğinden tuttum, o kadar indeydi ki beli; pijama ona bol gelmişti. Biraz pijamayı ve aynı zamanda iç çamaşırını indirip karnına küçük öpücüklerimi bıraktım. Pürüzsüz, ılık teni dudaklarıma her değdiğinde karıncalanıyordu dudaklarım.

Pijamasını iç çamaşırıyla beraber tamamen çıkarıp kasıklarına geldim. Erkeklüğünü elime aldığımda beni durdurdu.

"Dur bakalım orada, daha zamanı değil."

iki parmağıyla çenemi tutup yüzüne yaklaşmamı sağladı, gözlerini yumup beni dudaklarına çektiğinde nazikçe öptüm onu. Dudaklarımdaki dudakları o kadar güzeldi ki asla sıkılmıyordum.

"Lube çekmecede, becer beni."

Burunlarımız birbirine değerken, nefes nefese fısıldadı Jimin. Baygın bakışlarımız birleşikken dudağımı ısırdım hafifçe, o kadar kışkırtıcıydı ki...

"Sen nasıl istersen."

Sertçe dudaklarımızı birleştirdiğimde yine saçlarımdan sıkıca tuttu. Beni kendine bastırıyor, öptükçe öpüyordu. Zor da olsa dudaklarımızı ayırıp çekmeceye uzandım. Kayganlaştırıcıyı elime alıp Jimin'e baktım. Dominant olmayı seviyordu sonuç olarak.

"Genişleteyim mi?"

"Tabii."

Dizlerini kırıp iki yana açtığında elime biraz kayganlaştırıcı aldım. Tek parmağımı yavaşça içine ittiğimde sessizce inledi, o inleyince daha da ittim parmağımı.

"Ellerinin güzel olduğunu biliyordum ama bu kadar güzel hissettireceğini hiç düşünmemiştim."

Gülümseyip yüzüne bakarken ikinci parmağımı da ittim içine. Her bir mimiğini görmek o kadar güzeldi ki...

"Jungkook, bu kadar yeter."

Parmaklarımı içinden çıkarıp dizlerimin üstünde doğruldum. Tam ona yaklaşacakken bir anda yatakta doğrulduğunda afalladım.

"Yatağa uzan Jungkook, her şey benim kontrolümde olacak."

O kesinlikle dominanttı, yönetilmekten nefret ediyordu. Sözüne uyup yatağa uzandım. Beni içine alarak kasıklarıma oturduğuna, derin inlemelerimiz birbirine karıştı.

"İşte bu bağımlı olabileceğim bir şey. Aynı dudakların gibi."

Gülümseyip ellerimi beline yerleştirdim, nazikçe tutup ona yardımcı olmaya çalıştım. O, o kadar iyiydi ki her an her şeyi bırakıp ağlayabilirdim. Gözlerimi aralayıp ona bakacakken hemen arkasında olan duvardaki tablo takıldı gözüme. Karmakarışık, dopdolu, mükemmel bir tabloydu.

İçimi heyecan basarken, kucağımda bağırarak inleyen Jimin'e kaydı gözlerim, İçimdeki o rahatsız edici heyecan kendini hoş bir hazza bıraktığında afalladım. Jimin tüm tablolardan daha güzeldi.

Kendimi tutamayıp ensesinden nazikçe tuttum, kendime çekip öpüşmemizi sağladığımda gülümseyerek çekti dudaklarını.

"Bir şey mi oldu? Garip bakıyorsun."

"Arkandaki tablo beni rahatsız etmiyor, sen ondan daha güzelsin."

"Birbirimizi iyileştirecek olan, yine biz miyiz yani? Sen beni, ben de seni mi iyileştireceğim?"

Gülerek başımı olumlu anlamda salladım, "Evet... Evet Jimin."

Hareketlerini durdurup ellerini karnıma koydu. Gözlerimin tam içine bakıyordu.

Stendhal Syndrome |Kookmin| ✔️ Where stories live. Discover now