Sona yaklaşırken

Start from the beginning
                                    

"Efe!" diye yerimden sıçradığımda Şahinde küfrederek yataktan fırladı. "Şahin oğlumuz yok." Şahin yatağa kısa bir an baktıktan sonra odadan fırlamıştı ki bende peşi sıra koştum. Kapıdan çıktığımda Şahin de merdivenin başında kal gelmiş gibi duruyordu. Neden durduğunu bebeklerin ağlama sesinden sonra fark ettim. "Gel buraya." Şahin bana elini uzattığında ona doğru yürüyerek elinden tutmuştum. Saçımdan öptüğünde kendimi biraz daha iyi hissediyordum. "Ben var olduğum sürece oğlumuzu kimse bizden ayıramaz, ben yaşadığım sürece bu böyle olacak." Başımı salladığımda el ele aşağıya inmiştik.

"Annem!" Annem beni gördüğünde anda oğlumu Ekin'e verip bana doğru geldi. Anneme sımsıcak sarıldığımda babam da yanımıza doğru gelmişti. Annemden ayrılıp babamın elini öpecektim ki babam izin vermeyerek sıcacık sarıldı. "Allah daha kötülerinden korusun bizi..." Babama biraz daha sarıldığımda benden ayrılıp artık gül demişti. "Ablacım..." Bu defa Ekin'e sardığımda herkes gibi onunda gözleri doluydu. "Efe tıpkı bana benzemiyor mu?" Ondan ayrıldığımda gülümseyerek Meriç'e baktım. Kızını kucağında tutmuş bana bakıyordu, elimi ona uzattığımda elimi sıkarak "Allah'ım bi daha sizi ayırmasın," demişti. İşte şimdi tam bir aile olmuştu.

Dönüp dolaşıp babasının kucağını bulan oğlumu kucağıma aldığımda ağlamaya başladı. "Acıkmış olmalı hemen geleceğim." Şahinde geleceğiz dediğinde tekrar yukarıya çıktık fakat bu defa bebek odasına girmiştik. Bu eve ilk geldiğim gün kapısı aralık olan odaya girmiş ve küçük bir şok yaşamıştım. Sonra Rıdvan bana patronunun bu odayı kendi elleriyle boyadığını hatta bütün mobilyalarını kendinin bizzat seçip yerleştirdiğini söylemişti.

"Söylemeye fırsatım olmadı ama buraya bayıldım. Gerçekten harika bir oda olmuş." Bir bebek için ne lazımsa her şey vardı. Tekli koltuğa oturduğumda Şahin'de pencereye yaslanıp bizi seyretti. "Hep bu anı hayal ettim, bir gün gelecek ve güzel karım ve oğlum bu odanın başköşesine kurulacağını düşündüm. Zor olsa da o günler geldi. Umarım bu defa başka olur, bir başka ayrılık istemiyorum."

"Beni affettin mi?"

"Sence başka çarem var mı?" Bunu bebek için mi söylüyordu. Yüzüm düşünce yanıma gelip saçlarımdan öptü. "Asma suratını sizden başka kimsem yok, sana ne kadar kızsam da kin tutamıyorum. Lütfen bir daha aynı hataları yapma, bu defa sana olan sevgim bile seni affetmeye yetmez."

"Beni seviyor musun?" Bunu hiç dile getirmemişti. Ona hep onu sevdiğimi söylesem de hiç dile getirmemişti. Yüzümü avuçlayıp beni öptüğünde yüzüne tatlı bir gülümseme kondurdu.

"Sevmek mi? Sana ölesiye aşığım bunu hala görmüyor musun?" Dudağımı dişlediğimde Seni seviyorum," demişti. Bende ona seni seviyorum dediğimde beni bir kez daha öpüp oğlumuza baktı. "Rıdvan'a üç tane koç almasını söyledim. Baban kurban kesmemizi söyleyince sözlerini göz ardı edemedim. Büyük ihtimalle almıştır ben gidip ilgileneyim sende biraz dinlen.

"Şahin bir daha eskisi gibi olmayacağız değil mi? Bir daha ayrılık yok." Yok dediğinde üstümden koca bir yük kalkmıştı. Bundan sonra onu üzmeyecektim. Bütün sevgimi oğluma ve kocama verecektim. Oğlumu karnı doyunca tekrar aşağıya indim. Ekin oğlumun koktuğunu söyleyince neden koktuğunu anlasam da alt değiştirme konusunda tecrübem sıfırdı. Annem olaya dahil olarak bizi bebek odasına çıkarıp uzun uzadıya neler yapmamız gerektiğini söyledi. Ekin'e baktığımda bana göz kırpmış ve aynı annemize öpmüştük, Anne olmadan annelerin kıymeti bilinmiyordu. Annem bu sevgi gösterimizin karşısında çok mutlu olup bize bağrına basmıştı.

Şahin söylediği gibi koçları kestirmişti. Babam Efe'nin alnına sürmek istese de Şahin ile karşı geldik, kanda mikrop varsa ve bebeğim hasta olursa ne olacaktı. Annem araya girip hayır dediğinde sorun halledilmişti. Yalnızca Meriç biraz durgundu, gülse bile hiç mutlu görünmüyordu. "Ekin aranız nasıl? Kendi derdime düşüp sizi tamamen unuttum. Meriç iyi mi?"

"Bilmiyorum abla, son günlerde çok durgun, Ada gözle görülür şekilde büyüdükçe onunda acısı artıyor. Biliyor musun bana kızımın beni tekerli sandalyede görmesini istemediğini söyledi. O yürümeye başlamadan yürümek istiyor." Onun adına çok üzülüyordum. Gençliğinin en güzel döneminde yürüyemiyordu. "Abla artık bende ne düşüneceğimi bilmiyorum, doktoru hiç ümitli konuşmuyor. Yine de pes etmeyeceğim ben Meriç'i çok seviyorum. Nefesimin yettiği kadar kızımla birlikte yanında olacağız."

"Senin sevgini gözlerinde zaten görebiliyorum Ekin, seni Meriç de seviyor mu?" Elbette dediğinde konuşmayı çok uzatmamıştım. Ve aklımıza gelmişken Ada ve Efe'nin fotoğrafını çekip yengeme attık, bebeklerin fotoğrafını görünce çok mutlu olmuştu. Bir gün abinin yasını bıraktığında onunda çok mutlu olmasını diliyordum.

"Mavi..." Şahin'in sesiyle birlikte hemen yanına gittim. "Annenler için misafir odasını hazırlamalarını söyledim, sende ilgilen eksik olmasın." Tamam, dediğimde uzanıp yanağımdan öptü. Anneme burada kalmalarını söylediğimde pek razı gelmeseler de bebek için ikna etmiştim. Oğlumla nasıl ilgileneceğimi bilmiyordum ki Ekinlerde bir geceliğine burada kalmaya ikna oldular.

"Kızım kardeşine söyle sabah erken kalksın, söylemeyince öğlene kadar uyuyor." Tamam, anne dediğimde uykusuz gecelerin beni de beklediğinde haberim yoktu. "Ekin ben..." Diyerek içeriye daldığımda Meriç'in kucağında oturuyordu ki hemen girdiğim gibi geri çekildim. Neden sürekli onları yakalıyordum ki? "Ablacım?"

"Ben Meriç'i dışarıda Şahin'in yanında sanıyordum... Her neyse annem erken kalmanı söyledi, ona göre uyanmak bilmiyorsun."

"Annem bebek bakalı neredeyse yirmi yıl olmuş abla bebeklerin sabaha kadar uyuyamadığından bir haber ve eminim ki seninde sabahlara kadar uyuyamayacağın günler çok yakın..."

"Söyleneme de söylediğini yap, sabah hep beraber olalım istiyor," Ekin omuz silktiğinde gözlerimi devirdim. "Neyse ki kocam var, benden çok o Ada'yla ilgileniyor ki uykumu alabiliyorum. Sen asıl kendini düşün bakalı erkenden uyanabilecek misin?" Sen çok biliyorsun dediğimde göreceğiz demişti. İyi geceler dileyip oğlumun odasına çıktığımda hala huzur içinde uyuyordu. Ah ne güzel karnını doyuruyorsun hemen uykuya dalıyor, boşuna uyusun da büyüsün demiyorlar... Arkamda sıcaklık hissettiğimde Şahin belime sarılarak çenesini omzuma yasladı. "Biz ne zaman uyuyoruz?"

"Galiba biz uyuyamıyoruz, Ekin'in söylediğine göre bebeğimiz bizi sabaha kadar uyutmayacakmış ki ben her şeye razıyım."

"Uyanana kadar biz biraz yatsak mı?"

"Hayır, Şahin sırasını bekleyeceksin..." Efe kömür gözlerini aralayıp ağlamaya başladığında gülmüştüm. "Hoş geldin uykusuz geceler..."





EH HER ŞAKIN MUTLU BİR SONU OLURMUŞ...

O HADLE FİNAL BÖLÜMÜ İÇİN HAZIR MIYIZ?

Final bölümü için kalplerimizi alalım





AŞKA TUTSAK 🚬 BİZE SEN KALA 3Where stories live. Discover now