Aradan geçen dakikalardan sonra odaya çıkmak istedim. Odaya çıkıp biraz olsun dinlenebilmek ama ayağa kalkacak gücüm yoktu. Bu ev Şahin olmadan ıssızdı. Oysa hastaneden çıktığımda buraya gelmiştim, burada kocamın yakınında olacaktım ama Şahin buraya bir kez olsun uğramamıştı. Sonra kalıma o kadının sözleri düşmüştü. Aranızda hiç karı koca ilişkisi olmamış bebekte başkasına aitti, diyordu. Bunu ona Şahin söylemişti ki kendinden emin şekilde dile getiriyordu. Eğer bunları oğlumuz için söylemiş olmasaydı ikisini de oracıkta öldürürdüm.

Bu kesilen parmaklarımı avuçlarıma sıkarken kapı açılmıştı. Aslında araba sesleri duysam da korumalar olduğunu düşünmüştüm. Kapı yavaşça kapandığında göz ucumla Şahin'e bakıp tekrar önüme döndüm. Her ne olursa olsun ona hala kızgındım. O gün yüzüğünü fırlatıp beni yapayalnız bırakmıştı. Ona en muhtaç olduğum anda beni kimsesiz bırakmıştı. Tekli koltuğa oturduğunda soğuk nevale gibi ayak ayaküstüne attı.

"Bugün planlarımı berbat etmeye çalışırken ne yapmayı düşünüyordun?" Planların öyle mi? Başka kadınlarla sürtmek ne zamandan itibaren plan oldu? Tabi bunları söylememiştim. Artık bütün düşüncelerimi kendime saklayacak bir daha da onunla kavga etmeyecektim. "Kime diyorum Mavi, hangi akla hizmet bulunduğumuz mekana gelirsin, nende bunu yapıyorsun? Neden her seferinde işleri daha da zorlaştırıyorsun?" Cevap alamayınca küplere binmiş bende inatla yüzüne bakmamıştım. Baksaydım ağlayacaktım. Yine cevap vermeyince sesli şekilde iç çekti

"Aşk, adamı zayıflatırmış Mavi! Sen bana bunu öğrettin... Yine de tek güçsüz kalan taraf ben değilim. Sende benimle birlikte kendi benliğinden yoksun kaldın, artık karşımda o eski polis Mavi yok, başı dik gururlu kadın yok! Sende benimle birlikte dibe çöktün ve o bataklık ikimizi birden yutacak. Artık gör bunu buna hiçbir güç engel olamayacak..."

Ne dememi istiyordu ne? "O gün... O gün öleceğini sandım. İlk defa ama ilk defa içimde seni kaybetme hissi oluştu. Seni kaybetmeden nefesini bir daha hissedememekten ölesiye korktum." Bu defa kendimden emin şekilde yüzüne baksam da gözlerim dolmuştu. "Yeni doğum yaptım, canım acıyordu. Henüz dişlerim bile kapanmamıştı. Ne sanıyorsun keyfimden mi peşine düştüm. Yine keyfimden mi oğlumu yalnız bıraktım. Bilseydim.. Bilseydim onu yalnız bırakır mıydım? Neden hala öfken dinmedi neden hala tek suçlu benim nende beni artık görmüyorsun. Canım yanıyor..." Yalnızca oğlumu değil seni de kaybettiğim için canım yanıyor.

"Artık dövünüp durmanın ikimiz içinde bir faydası yok Mavi, geçmiş geçmişte kaldı. Benim tek derdim çok geç olmadan oğlumu bulmak. Tek derdim cennet kokusu kaybolmadan kalbine nifak tohumları ekilmeden onu bulmak."

"İşte kendi ağzında itiraf ediyorsun. Oğlumuzun kaçırılmasına benim hiçbir suçum yok. Oğlumuzu senin düşmanların kaçırdı benim düşmanlarım değil."

"Benim sana kızdım tek nokta bana çok geç kalmış olmandı. Eğer bana o tokadı atmamış olsaydın aramıza abini sokmamış olsaydın sizi ölsem de yalnız bırakmazdım. Bir anlık gafletle belki de biraz da olsun senden uzaklaşıp nefes almak için sizden uzak düşmüştüm ki hayatımın hatasını yapmış oldum. Dua et ki oğlumuz bulunsun."

"Etmiyorum mu sanıyorsun, o benim oğlum canımdan can! Sende gördün bizzat şahit oldun. Nasıl acı çektiğimi hangi şartlarda dünyaya getirdiğimde gözlerinle gördüm. Canımdan can gitti Şahin, lütfen beni suçlamayı kes." Seni suçlamıyorum dediğinde anlamadım, demiştim. "Sende biliyorum sana hayatımda ilk kez çok kızdım ve delicesine korktum. Önce seni kaybetme korkusu sarmıştı sonra da oğlumu kaybetmiştim. Oğlumun düşmanlarımın eline düşmesi nasıl bir azaptı tahmin dahi edemezsin. Bu yüzden seni oğlundan yoksun bırakacağımı söyledim ki bunu asla yapmam. Oğlumuzu annesinden asla ayırmam."

Keşke bu güvenceyi bana daha önce verseydin. Sana o tokadı asla atmazdım. "O kadın? O kadınla oğlumun nasıl bir bağı var?" Ben bir an önce oğlumu kucağıma almak istiyordum, onsuz bir gün dahi geçirmek istemiyorum.

"Oğlumu kimin kaçırdığını bilsem de yeri bir sır gibi saklı... Bu yüzden kızıyla iletişim sağladım ki bu çok kolay oldu." Bana uzun uzadıya planını anlatırken dişlerimi sıktım. "Peki, ya güvenini kazanmak için ileriye gitmen gerekirse onunla birlikte olacak mısın?" O sevdiğim gözleri kararınca midem kasılmıştı. "O yoksa siz çoktan?" Buna tahammül edebilir miydim? Hem demez miydi dün boşanmak istiyordun bugün derdime mi düştün diye. "Hayır, söyleme. İstemiyorum. Lütfen hiçbir şey söyleme bana yalnızca oğlumu getir. Oğluma ihtiyacım var."

Şahin cüzdanını çıkardığında nefes alamdan ona baktım. Cüzdanından bana mavi kimlik kartı uzattığında gözlerim dolmuştu. Titreyen ellerimle kimliği aldım. "Efe Korhan!" Oğlum yoktu ama kimliği vardı. Oğlum, diye inlediğimde Şahin ayaklanmıştı. O kadının yanına mı gidecekti. "Acil olmadıkça beni arama hata hiç arama. Bir sorun olursa Rıdvan'a söyle bana iletir." Rıdvan benim kocam değil, sensin... Yine de sözlerimi yutup başımı salladım. Onunda en az benim kadar acı çektiğini biliyordum. Oğlumun kimliğine sarılıp günlerdir hasretini çektiğim uykuya dalmıştım.

Bebek ağlama sesiyle yerimden fırladığımda etrafım bomboştu. Efe diye bağırırken bir beni dürtükledi. O an gözlerimi açtığımda Şahin ile göz göze gelmiştim ki yine kulaklarım çınlıyordu. Ben rüya mı derken Şahin'in kucağında tutuğu şeyi gördüm. Ayaklarımı kendime çekip oturur pozisyona geldiğimde yaşlar gözlerimden sicim gibi akmaya başlamıştı. "Oğlum!" desem de hala bir rüyanın içindeyim korkusuyla kendimi cimcikledim. Canım acısa da hala inanmakta güçlük çekiyordum.

"Oğlumuzu kucağına alamayacak mısın?" Elimin tersiyle gözyaşlarımı silip ağlamaktan kızaran bebeğe baktım. Gerçekti en az Şahin kadar gerçekti. "Hadi ama annesi oğlumuz seni çok özlemiş." Gerçekti, hayal olmayacak kadar gerçek. Mutluluktan dilim tutulurken Şahin yüzünü avuçlayıp dudağında öptüm. Kısa bir öpücükten sonra hızla oğlumu kucağıma alıp ayaklarımın üstüne oturmuştum. "Efe..." Kokusunu içime çektiğimde kokusu hala tanıdıktı. "Karnı aç... Evet, aç ondan ağlıyor yoksa oğlum beni tanır susardı." Oğlumu babasının verip gömleğimin düğümlerini açtım. Tekrar kucağıma alsam da hala ağlıyor beni de ret ediyordu. Defalarca denesem de istemedi.

"Şahin istemiyor, oğlum istemiyor." Şahin uzanıp gözyaşlarımdan öptüğüne alnımı alnıma dayadı. "Pes etme. Her ne olursa olsun pes etme. Kabul edecek, tıpkı babası gibi bir gün seni kabul edecek..." Susmuyordu. Ayağa kalkıp etrafta dolaşırken Şahinde etrafımda fır dönüyordu ama olmuyordu.

"İstemiyor, beni istemiyor... Oğlum değil, bu bebek oğlum değil. Götür onu Şahin, kimin bebeğiyse al götür, ben oğlumu istiyorum ben kendi oğlumu istiyorum."

"İşte sen bu kadarsın, her zora geldiğinde küçük çocuk gibi kaçıyorsun. Hadi beni adam yerine koymuyorsun el kadar bebeğine de acımıyorsun, sen nasıl bir annesin? Bir anne bebeğini kokusundan tanır. Ama ben kime ne diyorum ki sen asla değişmeyeceksin asla ama asla değişmeyeceksin. Hep nankör kendine bencil bir kadın olarak kalacaksın.



Yeni bölüm için pasajın altına kalpler alalım.


Kocaman birini sevdim
Saçlarında ak var, ellerinde aşk var
Yapma desem durmaz

Kocaman birini sevdim
Konuşunca kalp durur, dokununca ağlatır
Sevme desem durmaz



İnstagram: Sldakser



AŞKA TUTSAK 🚬 BİZE SEN KALA 3Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon