Elindeki silahı hâlâ bırakmamıştı. Hırsla saçlarını karıştırdı.
"Öyle olsun. Lafına itimat ediyorum ama" dedi. Silahı bu sefer ilk bana sonra babama çevirdi.
"İntikamsa intikam, o kan akacak ya benden ya sizden." sustu.
"Biri ölecek... Bu hikaye böy...
Tam tamına iki gün sonra yeni bir bölümle karşınızdayım❤ Demiştim çabuk geleceğimmm.
Sizden ricam bolca yorum yapmanız. Etkileşim sağlarsak hikayem daha çok öne çıkar.💚
Bölüm şarkısı: # Emircan İğrek, Tenha.
Keyifli Okumlar❤
| 13.ARIK ERCE|
Daha iyi günler olacaktı. Belki bugün değil ama bir gün.
İstanbuldan buraya gelince yanımda sadece gündelik kıyafetler getirmiştim. Çünkü niyetim ankaradan dönene kadar, geldiğimiz bu evde oturmaktı.
Bu yüzden davette giyebileceğim hiçbir kıyafetim yoktu. Zar zor birşeyleri uydurup, giyindim. En son Genco sinirle odadan çıkıp 10 dakikan var diye bağırıyordu.
Siyah uzun saçlarımı geriye atıp, hafif bir makyaj yapmıştım. Ortamına göre makyaj yapan biriydim. Bazen abartı kaçmaktan da çekinmezdim. Yeri geldimi makyajın babasını yapardım. Anladığıma göre büyük bir davete gidiyorduk ama malesef içimden hiç gelmiyordu fazla birşey yapmak. Zaten şuan ki maskülen havama abartı bir makyaj hoş durmazdı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Odadan çıkıp aşağıya indim. Kapının aralık olmasından anlaşıldığı üzere çoktan çıkmışlardı.
Kapıyı açtığımda evin önünde dizilmiş arabalar gözüme çarptı. Asla araba konvoyu olmadan bir yere gitmiyordu. Evden çıkıp onlara doğru ilerledim. Bir kaç koruma, arabalarının dışındaydı. Genco ve Atiler ise arabalarına çoktan geçmişlerdi. En önde dün akşamki gibi Genco'nun arabası arkada ise Atilerin ki vardı.
Bahçe kapısını açıp, dün akşam ki gibi Atilerin arabasına ilerliyordum ki Genco kornaya bastı. Kafamı arabasına çevirip camın arkasındaki yüzüne baktım. Camı yavaşca indirip,
"Benim arabamla gidiyoruz." dedi. Bir iki saniye yüzüne bakıp, daha yeni fark ediyormuş gibi gözlerimi kıstım.
"Doğruya, Genco Ökmen'in karısıydım bu gece" dedim sahte bir ifadeyle. Derin bir nefesi içine çekip, bıraktı.
"Bin Sibil, bin." diyip oturduğu şöför koltuğundan, yan kapıya uzanıp, açtı. Bense ayaklarımı sürüye sürüye bindim. Arabaya bindiğimde yandan bir bakış atıp,
"Kahve içmeye değil, davete gidiyoruz." Dedi. Beni baştan aşağıya bir çırpıda süzüp, gaza yüklendi. Bakışlarımı yoldan çekmeden.
"Yanıma elbise tarzı birşey almamışım." dedim düz bir ifadeyle.
