>6.BÖLÜM<

26.1K 757 40
                                    

Sabah uyandığımda yaser yoktu yanımda. Dün beni sardığı kollarını bedenimde hissettiğim an miğdemi bulandırmıştı bu durum. Banyoya girdim ve onun bedenini kokusunu üzerimden atmak istedim. İğreniyordum ondan yaptıklarından söylediklerinden. Kabul ediyorum babası sayesinde o iğrenç hayattan kurtulmuştum. Ama oğlunun bana mal'mışım gibi davranması canımı yakıyordu. Banyodan çıktım ve saçlarımı kuruttum doğal bir dalga aldı. Üzerime dizimin çok az üzerinde çiçek desenli bir elbise giyindim. Ayağıma hafif topuklu krem rengi bir ayakkabı giydim.(Multimedyadaki ezra ve kıyafeti) makyaj yapmamıştım canım istememişti. Aşağı indiğimde kahvaltı masası duruyordu yerinde hasan dede ve yaser salonda oturuyorlardı kahvaltıyı es geçerek direk salona yöneldim canım birşey istemiyordu. Yaser yerinden kalkıp

"Günaydın hayatım" elini belime koyup yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Dün bana nasıl davranıyordu şimdi nasıl davranıyor. Ruh hastası pisikopat. Ben cevap vermemiştim soğuk bir şekilde gülümsemekle yetindim sadece. Hasan dedeye yönelip

"Günaydın dedecim"

"Günaydın kızım geç kahvaltını yap daha gelinlik bakmaya gideceksiniz 3 gün kaldı şurda duyduğuma göre hiçbirseyiniz hazır değilmiş" süper şimdide yaserle alışverişe gideceğiz. İsteksiz olduğumu pek belli etmemeye çalışarak

"Aç değilim dedecim. Biz hemen çıkalım" dedim yasere küçük bir bakış atarak. Yaser ayaklanmış yanıma gelmişti.

"Aaa kızım aç aç olur mu birseyler yeseydin çok solgun görünüyorsun zaten" gidip yanağına küçük bir öpücük kondurdum.

"Ben iyiyim dedecim biz gidiyoruz şimdi kendinize dikkat edin" diyerek evden çıktık. Arabaya bindik ve yola koyulduk hiç konuşmuyorduk ta ki yaser bana bir kağıt uzatana kadar

"Bu ne ?" elinden aldım.

"Alacak listesiymiş annem vermişti, şimdi alacaklarınızı bilmezsiniz falan dedi" Listede ki şeyleri sesli bir şekilde sayarken

"Gelinlik

Damatlık(Sanki bilmiyoruz)

Havlu takımı

Sütyen..." ahhh bir dakika ben az önce ne dedim lanet olsun yasere döndüğümde pis bir sırıtış vardı suratında. Bense sinirliydim. Bana döndüğü anda suratındaki sırıtışı kayboldu. Elimdeki listeyi buruşturup attım önüne. Birden arabayı durdurup koluma yapıştı. Sinirlenince korkutucu oluyordu ve ben ondan korkuyordum. İstemsizce gözlerim doldu bu huyumdan da nefret ediyordum çok sulu gözlüydüm. Hemen herşeye ağlayabilirdim. Kolumu biraz daha sıktıktan sonra

"Senin derdin ne lan ?"

"Benim bir derdim yok bırak kolumu lütfen" bırakmak yerine daha fazla sıkıyordu.

"Senin gibi bir sürtüğe iyi davranmaya çalışıyorum ama herşeyin içine sıçıyorsun"

"Yeter artık be yeter" arabadan hızla indim arkama bakmadan yürüyordum ta ki saçımda koca bir el hissedene kadar

"Bırak beni" Yaser beni saçlarımdan tutmuş arabaya sürüklüyordu

"Bırak beni dedim canımı acıtıyorsun" kapımı açtı ve beni arabaya attı. Kaba herif. Sustum sadece ağlıyordum ne yapabilirdim ki ben ona mecburdum.

"Bana bak sana yüz verdikçe tepeme çıkıyorsun bu kadar tölerans yeter tamam mı katlanmaya çalışıyorum ama işleri zorlaştırıyorsun sana verilen paranın hakkını ver sürtük" bir süre sustuktan sonra

"Senden Nefret Ediyorum" tam arabayı çalıştıracaktı ki durdu ve tekrar saçıma yapıştı

"Bir daha sakın o cümleyi kullanma" Bütün gücüyle saçımdan ittiği gibi yüzüm cama sert bir şekilde yapışmıştı. O arabayı çalıştırdığında elim dudağıma ve kaşıma gitti kanıyordu. Bir an ona baktım oda bana bakıyordu. O sinir hastası bir herifti. Çantamdan peçete çıkardım ve patlayan dudağımı sildim kafamı kaldırdığımda araba çoktan durmuş gelinlik mağazasının önündeydik.

"İn arabadan" dediğini yaptım ve hızlı adımlarla mağzaya ilerleyen yaseri takip ettim. Onu sinirlendirmek istemiyordum daha fazla. Ben ona ne demiştim ki bana bunu yaptı anlam veremiyorum. Mağazaya girdiğimizde Görevli kadına yaserle bedenimizi söyleyip bir gelinlik ve bir damatlık getirmesini söyledi. Görevli geldiğinde sesini duydum

"Denemek istermisiniz efendim"

"Paketleyin lütfen" Gelinliği dahi görmemiştim. Arkam dönük camdan dışarı bakıyordum. Bir kaç dakika sonra

"Gidelim" sesini duydum. Arkamı döndüğümde yaser elindeki paketlerle çıkışa ilerliyordu onu takip ederek arabaya bindim o bagaja paketleri yerleştiriyordu. Nihayet eve gidecektik onunla aynı arabanın içinde başbaşa kalmak istemiyordum. Bir anda kapım açıldı.

"Sana arabaya binmeni söylemedim in"cevap vermedim neden inecektim ki hemde. Kolumdan tuttuğu gibi beni arabadan indirdi ve sürüklemeye başladı bir kaç adım ilerledikten sonra gelinlik mağazasının yanında ki iç çamaşır mağazasına girdik. Askılardan bakmaya bile tenezül etmeden eline geçeni alarak kucağıma tutuşturdu ve kabine doğru itti beni. Ne yapıyordu bu anlam veremiyordum.

"İstemiyorum" kucağımdaki bütün iç çamaşırlarını yere attım. Çıkışa ilerliyordum ki kolumdan tuttu.

"Seni son kez uyarıyorum al şunları kabine gir" aklınca beni iç çamaşırları içinde görecekti. Ahh bende ne diyosam üstüne para versen seninle yatmam diyen adam neden beni iç çamaşırlar içinde görmek istesin ki. Peki amacı neydi. Amacı ne olursa olsun onları giymeyecektim ondan iğreniyordum dediği şeyleri yapmayacaktım.

"İs.te.mi.yo.rum." üzerine basa basa söylediğim anda kendimi onunla aynı kabinde buldum. Çok sinirli görünüyordu. Bu korkutuyordu beni.

"Ne yapıyorsun ?" cevap vermedi ve arkamı döndürdü. Kabin okadar dardı ki nefesini ensemde hissediyordum. Elbisemin fermuarını açıyordu ben ise tepiniyordum ama nafile.

"Sana güzelce söyledim dimi" dediğinde elbisem çoktan üzerimden kayıp gitmişti. Gözlerim dolmuş utanıyordum ama ifadesiz buz kesilmiştim. Beni kendine çevirdiğinde vücudu kasılmış ve vücudumu inceliyordu. Gözlerime baktığında bir an duraksadı ve eli sütyenimin kopçesine gitti. Şuan üzerimde kilodum hariç hiç birsey yoktu ve o beni görüyordu. Kendimi daha fazla tutamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Sinirle elini kabindeki cama geçirdi. Eli kanıyordu ama gözlerini benden ayırmıyordu.

"Elin kanıyor"

"5 dakikaya arabada ol" kabinden çıktı. Hızla üzerimi giyindim ve arabaya bindim.

Yaser;

Yol boyunca hiç konuşmadık. Onu o halde... Çıplak... Ahhh tanrım bu kız beni deli ediyordu onu istiyordum onu arzuluyordum. Göz ucuyla ona baktığımda kötü haldeydi solgun görünüyordu. Onu bu hale ben getirmiştim. Kendime kızıyordum. Sanırım üstüne çok gittim. Eve geldiğimizde saat 8 civarındaydı bagajdaki pakerleri alırken ezra bir anda sendeledi ve dizlerinin üzerine düştü. Elimdeki paketleri bırakarak yanına koştum. Kaldırmaya çalıştım

"Ezra iyimisin" onu tutmamdan rahatsız olmuş ki bir anda uzaklaştı benden.

"İyi değilsin dünden beri birsey yemedin izin ver içeri kadar götürim seni " cevap vermedi ve kapıya doğru yürümeye başladı ne olur ne olmaz diye arkasından ilerliyordum salona girdiğimizde dedem ortada yoktu ezra koltuğa oturdu. Hizmetçilere şekerli su yapmalarını söyledim. İki dakika içinde hizmetci getirmişti ezraya uzattım

Ezra;

"İç şunu" yüzümü buruşturdum

"İstemiyorum"

"İç dedim sana"beni deli ediyordu istemiyorum anlasana.

"Bende istemiyorum dedim sana" Sinirlendiği gerilen kaslarından belli oluyordu. Ayağa kalktı ve

"Ölmek mi istiyorsun lan "

"Nihayet anlayabildin ruh hastası" elindeki bardağı duvara fırlattı. Hıncını benden çıkarmak istiyordu ama zor tutuyordu kendini bu hali beni korkutuyordu. Ayağa kalkıp odama yönelecektim ki karşımda hasan dedeyi gördüm. Şimdi ne diyecektik ona. Tanrım... Miğdem bulanıyordu. Başım döndü ve tekrar dizlerimin üzerine düştüm. Gözlerim kararmaya başlıyordu. Bir anda yerden yükseldiğimi hissettim ve sonrası mı ? Sonrası karanlık...

Yazım hataları olabilir. Şimdiden özür dilerim. Bu benim ilk deneyimim oy ve yorumlarınızı bekliyorum teşekkürler.... :))))

AĞIR PSİKOPAT (TAMAMLANDI)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora