First Travel: final

Zacznij od początku
                                    

"Daeng! Yanlış. En büyük hobim Taehyung'la uğraşmak. Jungkook arada kaynıyor."

Uzanıp o da Yoongi'nin gereğinden fazla uzamış gri saçlarına daldırırken sarılmalarına neden olmuş ve Taehyung'un "Boşuna kaos yaratıyorsun Jimin." dediğini duymuştu.

Jimin olduğu yerden ayrılmadan omuz silkmiş ve Yoongi'nin bağımlısı olduğu kokusunu içine çekerek sırıtmıştı.

"Sevgilin gelince unutuluyoruz hep, hadi gidelim ÇOK HEYECANLIYIM!"

Taehyung sonlara doğru dayanamayıp sesini yükselttiğinde Yoongi'nin kıkırtısı eşliğinde başını kaldırarak çenesini omzuna yaslamış ve çoktan yürümeye başlayan ikiliye bakmıştı. Tam bakışlarını çekip Yoongi'den ayrılacakken Jungkook arkasını dönerek Jimin'le göz göze gelmiş ve dudaklarını oynatarak "Gerçekten mi?" diye sormuştu.

Jimin yüzüne 'ben bilmem' ifadesini yerleştirirken geri çekilmiş ve kahkahasını bastırmaya çalışarak Yoongi'ye gülümsemişti. "Hadi gidelim."

Yoongi onu tekrar edip "Gidelim." dediğinde ellerini birbirine kenetlemiş ve çantası omzundan kaymasın diye zıplayarak yürümeye devam etmişti. Gerçekten çok eğlenecekti.

————

Saatler sonra hatta on bir saat sonra uçaktan indiklerinde ne kadar yorulmuş olsalar da, daha havaalanından çıkmamalarına rağmen ağızları açık bir şekilde etrafı izlemeye başlamışlardı. Kore'yle İzlanda arasındaki saat farkından dolayı sadece 2 saat yol yapmış gibi olsa da oldukça bitkinlerdi. Öyle ki saat daha öğlen 4'ü gösterirken Yoongi çoktan uyuma planları yapmaya başlamıştı.

Taehyung başından beri çok heyecanlıydı zaten ama Jimin'in de heyecanı uçağa bindiği andan itibaren kendini göstermeye başlamış hatta uyuması oldukça zor bir hal almıştı. Yoongi'ye sarılsaydı daha kolay uyuyabilirdi fakat, oturma yerleri buna el vermiyordu.

Taehyung ile Jimin önden birbirlerine etrafı göstererek yürürlerken Yoongi ile Jungkook arkadan onları izleyerek gülümsemekle yetiniyorlardı. Onlarda heyecanlıydı tabi ki ama yorgunlukları daha ağır basıyordu.

Yoongi cebinden telefonunu çıkararak uçak modundan çıkarttığı gibi mesajlarına girip annesinin gidecekleri otel ile ilgili bilgileri attığı mesajları kontrol etmiş ve dirseğiyle Jungkook'un koluna dokunmuştu. "Taksi bulmalıyız."

Jungkook onu onaylayıp "Çıkış kapısının önünde vardır illaki." dediğinde başını uzatarak Yoongi'nin telefonuna bakmış ve kısaca mesaja göz atmıştı. Aralarında ingilizcesi iyi olan tek kişi Jungkook'tu ve görünüşe bakılırsa bunun için oldukça minnettarlardı çünkü Jimin ve Taehyung insanlarla Korece konuşmaya çalışarak kendilerini rezil etme potansiyeline sahipti. Yoongi az çok bir şeyler bilse de Jungkook olduğu için daha rahat hissediyordu.

Jungkook'un dediği gibi dışarı çıktıklarında bir çok taksiyi arka arkaya sıralı bir şekilde görmüşler ve daha onlar bir şey diyemeden Jimin yeni fark etmiş gibi kendilerine dönmüştü. "Hadi niye arkada kaldınız? Taksiler burada!"

Etraftaki bir kaç insan Jimin'in bağırışıyla kendilerine dönmüş ve Yoongi gülerek kendisine sessiz olmasını işaret ederken omuz silkerek gülüşüne karşılık vermişti. Nasıl olsa aynı dili konuşmuyorlardı.

En öndeki taksinin kapılarını açtıklarında Jungkook şoförün yanına geçerek ingilizce bir şeyler anlatmaya başlarken diğer üçlü de arkaya oturmuş ve Jimin'in ortaya oturmasıyla Taehyung'un çatık kaşlarla kendisine dönmesine neden olmuştu.

Daha araba hareket etmeden Taehyung bir anda yükselerek "Jimin kalk, sevgilinin kucağına otur!" demiş ve onu eline aldığı çantasıyla iteklemeye başlayarak ikilinin şaşkın bakışlarını üzerine çekmişti.

Wanjeonhan (완전한) ✓Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz