-Bölüm 6-

126 71 32
                                    

--------

"Bilmediğimiz şeyler bizi felâkete sürüklemez. Bizi felâkete sürükleyen şeyler, gayet iyi bildiğimizi sandığımız, fakat öyle olmayan şeylerdir."

--------

Bölüm 6| Tanışma

İçki olayının üzerinden çok geçmemesine rağmen şimdi de Olunia'ya gelmiştik. Kafe artı bar tarzı bir yerdi. Genellikle burada arkadaşlarla toplu takılmamıza rağmen bu sefer sadece ben ve Elly gelmiştik. Gelme sebebimiz ise oldukça karışıktı diyebilirim.

Arabanın kapısını sert bir şekilde kapatan Elly, topuklu ayakkabılarının sesi eşliğinde yanıma geldi. Bu sefer seksi kız moduna bürünmüştü, dikdörtgen elde tutmalık çantasını koluyla bedeni arasına sıkıştırmış, dün akşam özenle sürdüğü tırnaklarıyla güzelliğini vurguluyordu. Makyajı bu sefer abartmıştı. Makyajına katılan üstüne giydikleri de oldukça kısaydı.

Kapıdaki valeye anahtarları verip içeri geçtik. Otuzu geçkin insan vardı. Her birinden ayrı ses gelmesi ise ortamdaki gürültünün kaynağıydı. Bardak çarpma veyahut yere sürtünen koltuk sesleri en belirginleriydi. Bar kısmına kendimizi dar attık.

Bar kısmının da kafe kısmından arta kalır bir yanı yoktu aslında. Aksine gürültülü müzikleri başını şişiriyordu resmen. Yine de bir, birden fazladan iyidir, değil mi ama?

Geldiğimizden beridir konuşan Elly'i görmezden gelip etrafı incelemem, bar taburesine oturduğumuz an kesilmiş dikkatimi ona vermiştim. Gerçi konuştuğu şey ilgimi çekmemiş yine istemsizce bakışlarım ve düşüncelerim uzaklaşmıştı.

"Sen beni dinliyor musun?" Kafasıyla bakışlarımın önüne geçmişti. Bir kaşını çatmış, diğerini ise kaldırmış ve dudaklarını ise sola doğru çekmiş bana bakıyordu. Anlamsız bakışları ben konuşana kadar sürdü.

"Tabii ki, en son Helia'ya yaptığının nedenini soruyordun."

İstediği cevabı almış bir şekilde önüne dönüp, anlatmaya devam etti. Sonunda dikkatimi full ona adayıp, konuşmaya katıldım.

"Bebeğim şu arka çaprazında üç yakışıklı bize doğru bakıyor." Sesi eğlendiğini belli eden küçük bir tınıya sahipti.

Bu kadar çoşmasına karşın hafifçe arkamı dönüp çaktırmadan bakmama rağmen içlerinden bir tanesiyle göz göze geldim. Siyah, gri ve koyu mavi tonlarında giyinmişti. Aslında bu yaz havasına rağmen - Tabii bu bölgede yaz olmasına rağmen hep bulutlu veya yağmurlu bir hava olur - giydikleri kışı anımsatıyordu. Kışın çok soğuk bir günden fırlamış gibiydi. Pek kalın sayılmasada boynunda mavi-siyah karışımı atkı bulunuyordu, sağ tarafını sol boynundan aşağı sarkıtmıştı. Uzun olduğunu varsaydığım siyah ceketi ve gri tonlarında tişörtü vardı üstünde. Altına ise siyah bir pantolon giymişti.

Fiziksel özellikleri ise... Esmerdi. Açık mavi yeşile yakın rengi vardı gözlerinin. Uzun kirpikleriyle bir ahenk oluşturuyordu. Kaşları biraz kalın olsada fark edilmiyordu. Hafif dalgalı koyu kahverengi tonlarında saçı dağılmış, yüzüne dökülmüştü. Pekte küçük olmayan pembe renkli dudakları yüzüyle uyumluydu. Burnu yüzüne göre büyük dursada mükemmel bir uyum içerisindeydi.

"Ben yanlarına gideceğim." Delirmiş olan Elly'i ayağı kalktığı gibi kolundan çekip yerine oturtturdum. Çok akılsızca davranıyordu.

"Dur yerinde Elly."

"Ne var? Eğlenceli tiplere benziyor. Geceyi geçirebilecek insan bulduk işte." Dediklerini bitirdiği gibi ayağı kalkıp kolumdan tuttu.

"Hatta sende benimle gelirsen daha eğlenceli olabilir." Anlık bakışma arası hızla kaldırıp sürüklemeye başladı. Etrafındakilerin gözleri bize kaymasın diye durdurmaya çalışmasamda, sözlerimle deniyordum.

Kızıl ÇağWhere stories live. Discover now