|•|22.Bölüm|•|Bir Canavar Yarattın

2.3K 434 97
                                    

     " Gök kalabalıksa, dibe kazarım..."

   

     "Tanrım Allia!" diyerek bağıran Rose gözlerini dehşet içerisinde açmış, kırmızı rengin damla damla yere düşüşüne bakıyordu.

      Allia kıpkırmızı olmuş elleriyle anlamayarak Rose'a baktı.

  
      "Resim yeteneklerin berbat..." diyen Rose bir ıslak mendil çıkarttı ve genç kızın ellerini özenerek silmeye başladı. "Boyayı eline sıkıp tabloya sürtmek...güzel ama senin için çok ileri bir seviye tatlım." dedikten sonra yere damlayan boyaları da sınıfın köşesinde duran pas pas yardımıyla temizlemişti.

     Allia anlamayarak etrafa baktıktan sonra yan tarafta kendisine bakan garip üçlüyü gördü. Her zaman...ama her zaman...kendisine garip garip bakıyorlardı.

     "Yine bize bakıyor." diyen Tom ellerini gergince ovuşturdu.

  
       "Uğursuzluk geliyor..." diyerek Jacob tedirgince etrafa baktığı sıra Zack gözlerini devirdi.

    
       "Gençler sadece tesadüf diyorum. Şansızsınız..." dediği sıra sandalyesinin arka bacağı kırılan genç adam sırt üstü yere düştüğünde Tom hızla ayağa kalkmıştı.

     "Gördüm!" diye bağırmış ve gözlerini dehşet içerisinde açmıştı.  "Gözleri mavi oldu! Bak ciddiyim!" diyerek yerde kıvranan Zack'in omuzlarını tutup sarsmaya başladı.

      "Lan oğlum, ben burda acı çekiyorum!" diyerek elini acıyan beline götürdüğü sıra Jacob köşede Tanrı'ya işlediği günahların tövbesini ediyordu.

     "Gördüm diyorum. Bir an gözleri mavi oldu." diyerek Zack'i kaldırdığı sıra Allia sırıtarak Rose'a döndü.

     Bu deliler ile uğraşmak son zamanlarda aşırı hoşuna gidiyordu. Birkaç şey öğrenmişti ve bunları kullanmak da eğlenceliydi.

      "Rose kantin?" dedi gülerek. Rose onun bu lafına küçük bir kahkaha attı ve elindeki paspası yerine bırakıp yanına geldi.

      "Öğrendiğim kelimeler hep işine gelen kelimeler gibi Allia?" dedikten sonra Allia'nın elini tuttu ve ayağa kaldırdı. Beraber atölyeden çıkarken karşılarına çıkan Mike ile Rose bir iki adım geri çekildi.

     Genç adam gözlerini devirip yanlarından geçtiğinde Allia kendisine bakan diğerine ters bir bakış attı. Ne zaman görse garip garip kendisine bakıyor ve dişlerini gösterip duruyordu.

      "Allia keşke beni anlasan. O zaman sana Jackson'ın sana yürüdüğünü anlatabilir ve beraber pijama partisi yaparken bunun dedikodusunu yapabilirdik."

      Merdivenleri çıkıp da kantine geldiklerinde Allia cebinden bir miktar para çıkartıp Rose'a verdi. Rose gülerek genç kızın kendisine verdiği parayı alıp kantine girip sırada durdu.

   
     Allia yanından geçip giden kişilere bakıyor ve hepsinin hareketlerini inceliyordu. En çok dikkatini çeken bazı dişi ve erkeklerin el ele tutuştuğuydu.

       Kafasının yanında hep bu durumu düşünen ve tartan bir kısım vardı. Acaba anlamı neydi? Genel olarak el ele tutulanlar sanki daha mutlu, çekingen? Tam olarak anlamlandıramıyordu ama kötü gözükmediği belliydi.

     O sırada Rose elinde latte ve çikolatalı gofret ile gelmişti. Allia resmen gözlerinin parladığını düşünüyordu. Dünya'daki en güzel şeydi bence yemek.

       İki kız atölyeye geri dönmüş ve tablolarını çizerken yiyip içmişlerdi. Allia ne yaptığını bilmeden boyaları zavallı tabloya atıp durmuş, Rose ise çok güzel bir deniz manzarası çizmişti.

Bir Canavar Yarattın Onde histórias criam vida. Descubra agora